İlk başta üstü kapalı bir smut yazmak isterken birden kendimi kaptırıp bölümün yarısını kaplayan detaylı bir smut yazdım... rahatsız olanlar geçebilir. Ben bile neye uğradığımı şaşırdım açıkcası.
•
Hayatımız da ki en güzel şeyleri anlık bir an elimizde tutunca o hissettiğimiz duygu, mutluluk bazen her şeye bedeldir. Bazen mutlu olabilmemiz için tek gereken şey sevdiğimiz küçük şeylerdir. Mutluluğu her zaman en küçük yerlerde kolaylıkla bulabiliriz.
Jimin sabah uyandığında, karnının üstünde toplanmış iki güzel el, boynuna sıcak nefeslerle değen dudaklar ve ensesini gıdıklayan saçlar fark edince mutluluğun bu olduğunu düşündü. Sevdiği kişinin kollarında bir anlığına da olsa olmak, onu o sabah için mutlu etmeye yetmişti.
Yerinde yavaşça döndü, Taehyung'u uyandırmamak için dikkat etti. Dün gece Taehyung'un çöküşünden sonra - ki ağlamamak için kendini tutmuştu ve en sonunda uyumakla geçiştirmişti- geceyi Jimin de geçirmişti. Jimin ilk başta tuhaf olacağını düşünse de kendisinden daha uzun olan çocuk rahat bir şekilde ona sarılıp uyumuştu. Jimin de huzur içinde uyuya kalmıştı.
Şimdi daha sabahın erken saatleriydi. Alarmının çalmasına büyük ihtimal biraz daha vardı ve Jimin bütün geriye kalan saniyelerini Taehyung'un yüz hatlarına bakarak harcadı.
Bu kişi belki de hayatında görüp görebileceği en yakışıklı insandı. Burnunda ki benden dudağında ki bene kadar her bir noktasını inceledi. Nefes kesiciydi.
Bir süre daha yüzünü inceledikten sonra, o hiç sevmediği alarmın sesi yankılanmaya başladı. Ama aynı zamanda Taehyung'un rahatsızca sesler çıkardığını da duydu. Masasına doğru uzanıp alarmı kapadı. Taehyung yavaş yavaş uyanıyordu, kaşları birbirine çatıktı.
Taehyung gözlerini yavaşça açtı ve Jimin'e baktı, gözleri acımıştı, bir kaç kere kapatıp tekrar açtı. Sabah uyanır uyanmaz bir melek görmüştü, gözleri parlak ışığına karşı zor direniyordu. Bir kaç kere daha kapayıp açınca gözlerini, sonunda ışığa alıştı ve karşısında sarı saçlı, büyük dudaklı genci gördü. Bu görüntü hoşuna gitti ve ister istemez bir tebessüm oluştu yüzünde.
Uyanınca kendisine tebessüm eden genci gören Jimin de, bu hareket karşısında kalbi hızlanmaya başladı.
İkisi içinde hayatlarında çok değişik bir sabah olmuştu.
•
Son bir aydır, hayat Jimin için bir rüya gibiydi. Taehyung o günden beri her zaman kendisiyle takılır olmuştu. Bir süre Jeongguk la konuşmamıştı ama sonra aralarını düzeltmişti, Jeongguk ise her zaman Jimin'e neler olduğunu sorup duruyordu ama sarışın genç hiç bir şey söylemiyordu. Ona kendisi ve Hoseok'u da sormamıştı çünkü eğer küçük olan ona daha anlatmak istemiyorsa, o da ona saygı gösterip sormazdı.
Bunların dışında hayat güzeldi, ders aralarında Taeyung ve Jimin genelde buluşup sohbet ediyorlar, birbirlerini yakından tanıyorlardı. Jimin'in öğrendiği çoğu şeyden biri Taehyung'un resim yeteneğini büyük annesinden aldığıydı. Bu onu çok duygulandırmış, ve ilk seferde gördüğü orta yaşlı kadın portresi büyük annesinin olup olamayacağını düşünmüştü.
Bazen beraber okul kütüphanesinde oturup ders çalıştıkları oluyordu, birbirlerinin eksiklerini tamamlıyorlardı.
Jimin aralarının gün geçtikçe iyileştiğini, yakınlaştıklarını hissediyordu. Arada sırada Taehyung'un ona uzun bakışlarını yakalıyordu ve ister istemez kalbi hızlanmaya başlıyordu.
Bir cuma günüydü, Jimin dans provasını bitirmişti, Jeongguk ve Hoseok ikilisine görüşürüz demiş, eşyalarını toparlarken yan gözle onlara bakmaktan kendini alı koyamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
noir, vmin ✓
FanfictionBu kişi adeta bir yunan tanrısını andırıyordu, biçimli kaşları çatıktı ve gözleri kahvenin en koyu tonundaydı. Jimin dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti, tekrardan âşık oluyormuş gibi hissetti, içinden bir titreme geçti, yüzüne vuran güneş fazla...