"Bamgonggiga ajik chagawo ireona
Gece havası hala soğuk, kalk"
Beklediğinden daha zordu dünyada yaşam melek için. Bedeninin buraya alışması için gereken süre çoktan geçmişti ama onun tek yaptığı boş boş sokaklarda dolaşmaktı.
Her sabah diğerinin onu dürtmesiyle uyanıp kahvaltılarını birlikte yapıyorlardı. Bu süre içinde onun hakkında birçok şey öğrenmişti. Mesela okuyordu. Ne kadar derslerini geçmesi için çok çalışsa da bu hayatı sevdiğini gözlerinden okumuştu Sehun.
Sonra onun da kendisi gibi ailesi yoktu. Annesiyle babasından bahsederken bu sefer hüzün görmüştü gözlerinde. Uzanıp sıkıca sarılmak istemişti ona. Ama durdurmuştu kendini. Çünkü ne zaman ona dokunsa vücudunda garip değişiklikler oluyordu. Yanaklarının sıcaklıktan kızardığını, ateşinin çıktığını hissetmişti.
"Geu hwangholhan pyojeongeun bon jeogi eobseo
Daha önce hiç o büyüleyici ifadeyi görmemiştim"
Akşamları oturup birlikte televizyon izlemek Sehun'un en sevdiği etkinlikleriydi. İnsan yapımı dizilere alıştırmıştı kendini. Duygusal bölümlerde diğerine peçete uzatırken gülümsemeden edemiyordu yine de. Luhan Sehun'a kıyasla çok duygusaldı. En küçük bir hüzünde bile ağlama kapasitesine sahipti.
Ama en çok korku filmi izlerken eğleniyordu Sehun. Çünkü ne zaman ekranda bir yaratık çıksa kollarında titreyen bir beden buluyordu. Başta garipsese de artık onun için normaldi, hatta sırf bu anı daha çok yaşamak için birçok korku filmi bile araştırmıştı.
Ama sürekli burada kalamayacağını biliyordu Sehun. Kendisine bir hayat kurup diğerine yük olmaktan vazgeçmeliydi. Odasından çıkıp salona geçti. Bu konuyu konuşup bir sonuca varması gerekiyordu.
Mutluydu insan olan. Hiç yaşamadığı kadar güzel geçmişti son birkaç haftası. Sürekli çevresinde dolanan varlığa alıştırmıştı kendini. Her gün onunla kahvaltı yapmaya alışmıştı.
Korktuğunda yanında sarılabileceği biri olmasını sevmişti. Ağladığında gözünden akan yaşı silen biri olmasını sevmişti Luhan.
Güldüğünde kısılan gözlerini görmeyi özlemek istemiyordu Luhan. Ya da her şeye yeni görüyormuş gibi bakıp, onun hakkında binlerce soru sormasını bırakmasını istemiyordu.
Ama ona bu kadar alışmak git gide üzüyordu onu. Daha doğru düzgün kim olduğunu bile bilmezken şimdi tek istediği hep yanında kalmasıydı. Belki de bunun için bir şeyler yapmalıydı.
"Luhan bir şey konuşmamız lazım."
Korkarak kapıda ona seslenene döndü Luhan. Belki de beklediği zaman gelmişti. Gideceğini söyleyip tek bırakacaktı onu.
"Bir şey mi oldu Sehun?"
"Evet, hayır yani aslında olmadı. Sadece biraz konuşmak istiyorum."
"Tamam, gel otur."
"Ben şu ana kadar yaptıkların için teşekkür ederim Luhan. Hiç tanımasan da evine aldın beni."
"Ö-önemli değil."
"Ama sanırım daha fazla burada kalamam. Sana yük oldum bu zamana kadar. Artık kendi yoluma gitmem lazım. Hayatını resmen işgal ettim."
"Hayır, hayır öyle düşünme Sehun. Bana rahatsızlık vermiyorsun."
"İyi olmana gerek yok Luhan, o kadar sene tek yaşadıktan sonra benim gibi biriyle yaşamak zor gelmiştir sana da."
"Gelmedi gerçekten, hep tek yaşamaktan sıkılmıştım zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Every Song Is A New Story (Hunhan One Shot)
FanfictionDüşen bir melek... Düşen bedeni acıtmayan bir dünya... Cenneti kucaklayan bir insan...