1.Bölüm: İlk gün

446 8 5
                                    

Merhaba arkadaşlar. Bu benim ilk hikayem ve ilk defa internet ortamın da yayınlıyorum. Umarım beğenirsiniz ve severek okursunuz. Söylediğim gibi daha çok yeniyim ve açıkcası çok heyecanlıyım. Hikayemde ki karekterler sizin okumalarınızla, yorumlarınızla can bulmak için sabırsızlanıyor. Okuduğunuz zaman görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim. Eminim çok eksiklerim vardır. Şimdiden teşekkürler. Multimedia da Derin var.

"Evet, evet. Aynen şuan buradayım ve sizi görmek için sabırsızlanıyorum." diye uzun zamandır görmediğim arkadaşım Çisem ile konuşuyorum. Yaklaşık 2 yıldır görüşmüyoruz. Çünkü ben bu süre boyunca Fransa da kaldım.

İnsan hayatında bazen belli tercihler yapar ve sonuçları her ne olursa olsun katlanmak zorunda kalır. Hayat tercihlerimiz ile şekillenir ve bunun yöneticiside bizleriz. İstenmeyen olaylar olur ve bazen sadece izleriz. İzlemek zorunda kalırız. Hayatımızda yaşadığımız her olay bize bir şeyler katar. Ya da bir parçamızı götürür.

"Bende tatlım. Seni o kadar çok özledik ki! Okulun sensiz tadı tuzu yok valla. Bir sürü şey yaşandı sen yokken. Hepsini anlatmam lazım!" diye heyecanlı bir şekilde konuşuyordu. Telefonumu kolum ile omzum arasına sıkıştırıp altıma giydiğim okul eteğimin fermuarını yukarı çektim. Çisem geçen yıl ayrıldığı erkek arkadaşını anlatmaya başlayınca hızla telefonu yatağın üstüne koyup üstümde ki geceliği çıkardım. Okul gömleğimi kollarımdan geçirdikten sonra telefonu tekrar elime aldım.

"İşte böylece ayrılmış olduk. Ama sence de haklı değil miyim Derin?" diye kendince benden onay bekliyordu. Çisem hiç değişmemişti anlaşılan. Her zaman ki gibi bir erkek arkadaş faciası.

"Haklısın tabi." diye onu destekledim. Olay ve kişileri bilmiyordum ama Çisem de olay buydu. 2 yıl önce de Çisem'in hep hoşlandığı erkek olurdu ve bizimle konuşup dertlenirdi. Bir süre sonra onun bu hallerini takmamaya başladık. Ciddi bir şey olmadığı bildiğimizden böyle davranıyoruz. 

"Çisem ben hazırlandım. Kahvaltı yapacağım sonra da evden çıkarım. Okul da görüşürüz. Tamam mı?" diye dolapta asılı olan hırkamı ve yatağın üstünde ki çantamı alıp odamın kapısına doğru ilerledim.

"Peki tatlım. Ay seni göreceğim için o kadar mutluyum ki! Neyse tamam kapattım telefonu sarı şeker. Bay" diye yüzümü güldürüp telefonu kapattı. Odamın kapısını açıp kendimi evin koridoruna attım. Aşağı kata inip mutfağa girdim.

Ayşegül teyze sofraya portakal suyunu koyuyordu. Masa da her şey vardı ama tek kişilik servis açılmıştı. Anlaşılan babam evden çıkmıştı. "Günaydın Ayşegül teyze." diye yüzümde ki gülümsemeyi soldurmadan sandelyeyi çekip oturdum. Tabağıma bir kaç şey koyduktan sonra portakal suyumu da önüme çektim.

"Günaydın kuzum. Baban erken çıkması gerekti o yüzden evde yok. Ama sen kocaman kız oldun ve okulun ilk günü için babana ihtiyacın yok değil mi kuzum?" diye beni teselli etmeye çalışıyordu. Sonuçta burada yoktu. Benim için işine bir saat erken gidebilirdi ama o işine geç kalmamayı seçti.

"Tabiki de öyle. Zaten sen demesen farketmezdim evde olmadığını." diye yalan söylüyor olabilirim ama bir kişinin bile bana bu konuda acımasını istemiyorum.  Ayşegül teyze pek inanmış gibi durmuyordu belki ama ben hiç yüz ifademi değiştirmeden dik bir şekilde oturmaya devam ettim.

Ayşegül teyze mutfaktan çıkarken yalanımı da beraberinde götürmüş gibi dik olan sırtım kamburlaştı ve güller açan suratım üzgün bir ifadeye büründü. Artık iştahım kalmadığı için çatalımı sessizce tabağımın yanına bıraktım. Çok sevdiğim portakal suyunu bile içemeden sandalyemden kalktım. Diğer sandelyeye bıraktığım hırkamı ve çantamı alıp mutfaktan çıktım. Botlarımı ayağıma geçirip hırkamıda üstüme giydim. Eteğimin biraz üstünde biten gri lacivert hırka üstüme biraz bol olmuştu ama umursamadım. Bu annemin hırkasıydı. Okulun ilk günü onun yanımda olmasını istiyordum. En azından ondan bir parça yanımda olursa daha rahat ve güvenli hissedebilirdim kendimi. 

KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin