Harzamanki sıradan bir gündü Zeynep yanımda oturmuş dertleşiyorduk aslında haraketli olması gereken saatler arada birkaç müştari galsede hızlıca sparişini verip tekrar konuşmaya devam ediyorduk.
Taki konuşmamızı sert ve keskin bir sesin bize seslenişiyle duraksadık; hemen kalk ordan ve eve gidiyoruz !!! Ben o anda ayağa kalkıp kaynayan ocağın altını kıstım ve ona bakarak sakin olun önce eğer Zeynebin bir yere gitmesi gerekiyorsa ben onu gönderirim dediğimde gözlerini bana dikti vucudundaki bütün sinir hücreleri gözlerinden fışkırcak gibi, göz bebeği büyümüş kenarlarındaki kılcal damarların kırmızılığı agresifliğini gösteriyordu anlık bir olaydı girdiğimiz göz gözedeki etkileşim iki yabancının girebileceği en büyük etkileşimdi.
Ben onun ablasıyım sen karışma demesi üzerine Zeynepe dönarek ablan olduğunu bana söylememiştin evet söylememiştim tanıştırm Berrin ablam elime boş bardak alarak sıcak suyla çarkaladıktan sonra çay doktüm Zeyneple dışarı çıktık buyurun çay için ben yabancı değilim bu sempte herkes beni bilir buradaki gençlerin çoğunun abisi sayılırım ben Barış diyerek elimi uzattım keskin bakışlarıyla bana baktı bende Berrin dedi ve sıktı elimi bakışları hâlâ gözlerimdeydi elini çektikten sonra devam etti bugün özel bir gün ve misafirim gelecek zeynepte bir saat önce evde olacaktı ama senin yanında muhabbet peşinde ve ayrıca ben seni tanımıyorum ve benim için yabancısın.
Evet diyerek sözünü kastim zeynep kardeşimdir biraz dertleştik eve gitmesi gerektiğini bilsem onu yollardım bu arada bugün 14 şubat belliki sevgililerinzle buluşacaksınız sizi tutmim güle güle diyerek yolladım. Akşamuzereydi hava serindi onları yolcu ettikten sonra bir saat kadar büfede durdum son müşterimi gönderdikten sonra kapatmaya başladım o sırada zeynep aradı açtım abi ablam arkadaşıyla buluşacak babam bensiz dışarı çıkmasına izin vermiyor onlar sohbet ederken yanlız kalmayayayım işin yoksa benimle gelirmisin dedi.
Benim işim yoktu kabul ettim teklifini sabah okula gider okuldan sonra harçlık olsun diye büfeye yada ekstra işlere koştururdum onun dışında boş vakit bulursam sporumu yapardım deli kanlarımızın damarlarımda aktığı gencecik yaştaydım birçok şeyi aynı anda üstesinden gelip hayatıma devam ederdim eve genellikle geç giderdim bir kardeşim iki ablam birde annem vardı babam ise ben üç yaşımda trafik kazasında hayatını yitirmişti eve üğrayıp üstümü birkaç şık kıyafetimle değiştirdim ve buluşacağımız yere doğru yola çıktım.
Yirmi dakika yürüdükten sonra vardım ilk ben gelmiştim birküç dakika sonra onlar geldi selamlaştık mekenın başköşesindeki masaya oturduk Berrin beni görünce şaşırmış gibiydi sen neden geldinki der gibiydi haklıydı da biri kardeşim diğeri birbuçuk saat önce tanıştığım ablası diğeri ise hiç tanımadığım biri ve günlerden 14 şubattı zeynep beni ablasının arkadaşıyla tanıştırdı ardından Berrinle olan sevgililer gününü kutldım ve zeynebi yalnız bırakmamak adına orda bulunduğumu anlattım gereği yoktu bu açıklamanın fakat kendi içimde rahatsızlık duyduğum için anlatma gereği duydum güldü biz sevgili değiliz sadece arkedeşız Berrinde evet diyerek destekledi içim biraz rahatladı.
İki saat kadar oturup muhabbet ettikten sonra Berrinin arkadaşını son metroya yetişmesi için yolcu ettik tuhaf bir akşamdı birkaç kez burda ne işim var diye kendime sormuştum güzel geçmişti ama yinede kendime kızıyordum hayır demeyi öğrenmeliyim insanlara neyseki akşam bitmişti eve doğru dönüyorduk hafiften yağmaya başladı eve dönüş yolunda Berrin biraz açık giyindiğinden uşuyordu evede yetişmeleri gerekiyordu üstümdeki ceketi çıkarıp Berrine verdim almak istemedi sen üşiceksin ben iyim dedi ve reddeti ben üsteledim alması için ve üstüne ettı nazikçe teşekkür etti adımlarımızı biraz daha hızlandırdık on beş dakika sonra evlerinin önüne vardık güzel akşam için birbirimize teşekkür ettik ceketi geri verirken gözlerime baktı ilk karşılaştığımızdaki o bakışı hatırladım ondan eser yoktu yumuşamıştı ceket için teşekkür etti gönüldendi diyerek cevap verdim ve eve doğru çıktılar ardından bende eve geçtim.