Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Saracak bizi dört duvar yalvar yakar kacmak isteyecegiz bu gri kentten
Birakmayacak pesimizi asla
Dünümüzü ve hatta düşümüzü alacak bizden
Peki biz ödlek gibi izleyecek miyiz kaybettiklerimizi yoksa bir Don Kişot misali savaşacak mıyız yel değirmenleriyle.
Ya da gamsızca izleyecek miyiz olup bitenleri sanki hiç kaybetmemişcesine.
Yeni düşler kurup yok olmasını bekleyeceğiz belki de çaresizce.
Bilemiyorum Ziya kafam çok karışık şu sıralar.
Aç sıçanlar gibi kemiriyor beynimi düşünceler
Her şey diyorum daha farklı olabilirdi
Belki bir paralel evren silsilesinde
Belki de gerek yoktu öyle garip evrenlere düşlerde yeterdi intihar etmeseydi tutunduğumuz hayaller o karanlık gecede
Seni sevmeye yeniden başlardım inan umut tüketmezdi beni yavaş yavaş cigerime dolan sigara dumani gibi
Her şey çok farklı şimdi sen yoksun yanımda çaresiz çırpınışların sonu belki de kafayı bulmaktı o köpüklü birada
Yapamadım Ziya seni içimde öldüremedim işte gülerken öyle o masumane göz bebeklerinle
Üzerine tuz dökülmüş ilbiz gibi erittin bitirdin beni o içinde galaksilerin dizildiği gözlerinle
Şimdiyse geçmiş karşıma unut diyorsun unut beni
Öyle bi cümleyle bitecek bir şey değil bu Ziya
Naif kalbimle umutsuzca sevdim ben seni
Düsünuyorum da bazen Ziya yoklugun mu yoksa varligin mi daha cok yakiyor canimi
Gerci varliginda da yoklugunda da sevdim seni
Sen devrimlerin en buyuguydun haliyle kalbim de direnemedi
En güzel kaybedisimdi bari sonu boyle bitmeseydi
Keşkeler fayda etmezmiş Ziya geç de olsa anladım.
Satırlara sığmayan sevdamı da yarım kalan her şey gibi bıraktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİYA
PoetryBir varoluş kriziydi Ziya İsmiyle var olamamış bir varoluşun ta kendisiydi.