Logan Barnes,Manhattan'ın Upper East Side'ının çok yukarısındaki binanın asfalt çatısının kenarında durdu.Açık, aydınlık bir gündü ve Hudson Nehri grafit yüzeyinde parlayan beyaz ışık kıvılcımlarıyla ışıldıyordu.Kenara daha yaklaşıp aşağı bakarken ve altındaki caddelerde araçların yavaş yavaş ilerlediğini seyrederken korkudan ürperdi.Ürpertiyi bastırdı ama fazla değil.Biraz korku iyiydi:sizin hedefinize odaklanmanızı sağlardı.Yukarı baktı.Tepesinde yalnızca gökyüzü vardı.Aşağıda her şey... Çok sevdiği şehir,ayaklarının altına saçılmıştı.
Başka bir adım attı,ki bu onu doğrudan çatının kenarına getirdi ve ardından atladı.Havada uçarak geçirilen saniyeler sonsuza dek sürecekmiş gibi geldi.Zaman uzayıp cömert bir biçimde uzadı.Logan mutlak açıklığı hissetti.Vücudu New York'un sert kaldırımlarına doğru hızla inerken dünya onun keskin bir şekilde odağındaydı.
On beş metre aşağıda, ikinci bir adam çatıda hareketlilik işaretleri var mı diye göz gezdiriyordu.Kendini,olmak üzere olan şeyi açık açık izleyebilecek şekilde konumlandırmıştı.Küçük video kamerasını kontrol etti ve ardından ufuk çizgisini izlemeyi sürdürdü.Bir an sonra çatıda duran küçük vücudu,onu gördü.Aşırı derecede incinebilir ve korunmasızdı...
Johnny kamerasını kaldırdı ve vücut çatıdan ,havada duran bir tekerlekteki hamster gibi yuvarlanarak,takla atarak ve ardından düzelip kollarını bir kuş gibi açarak düşerken filme çekmeye başladı.Birkaç kişi onu fark edip gösterdi veya oldukları yerde kaldı ama çoğu insan,öğle yemeği randevularına yetişmek ya da işe geri dönmek için acele ederlerken,yukarı bakıp düşen adamı göremeyecek kadar meşgul bir halde yürümeyi sürdürdüler.
Ve sonra,Johnny her şeyin bittiğinden tam eminken kaçınılmaza hazır bir biçimde nefesini tutarken paraşüt yukarı doğru mantar gibi açılıp esintiyi yakaladı ve Johnny rahatlamış bir çığlık attı.Rahatsız görünümlü bir iş adamı,yürüyüp gitmeden önce Logan'a kısa bir bakış fırlattı.
Zemine doğru yavaşça inerken Logan,vücudunu kendini güvenli bir iniş noktasına yönlendirmek için kullandı.Üstünden atladığı bina Central Park'ın karşısındaydı ve çimler üzerinde süzülürken faytonlardaki turistler ve koşucular durup bakakaldılar.Logan,gökyüzünde bir vücut şekli seçip onun cennetten çıkmış gibi beliren bir adam olduğunu fark ettiklerinde yüzlerine yayılan şaşkınlık bakışlarından hep zevk alırdı.Tam küçük bir ağaç kümesi hizasına gelirken acı bir feryat duydu.Omzunun üstünden kafasını çevirdi.Ve tam arkasında şahlanan at ve hayvanın bedeni korkudan sıçrarken onu dizginleyip üstünde kalmaya çalışan binicisi görüşünü kapladı.Dümen iplerine asılarak Logan keskin bir şekilde döndü ve yere inerken atın toynaklarını kıl payı sıyırdı.Binici,nihayet atı üstünden inebilecek kadar sakinleştirdi ve açıdan dolayı tuhaf bir biçimde iniş yapıp toparlanmaya çalışan Logan'ın üstüne yürüdü.Dehşete düşmüş seyirciler manzaraya bakakaldılar.
"Seni lanet olası kaçık!Tanrı aşkına ne yaptığını sanıyorsun? Beni ve atımı neredeyse öldürüyordun! Hangi lanet yerden çıktın öyle? "diye bağırdı binici Logan'a,yüzü kıpkırmızı halde.
"Kusura bakmayın."Logan ayağa kalkıp kıyafetlerinden Central Park'ın grimsi tozunu silkeledi."Bir şey oldu mu? Bırakın yardım edeyim."
"Hayır...Pis ellerini benden uzak tut,seni hıyar." Kadın,Logan'a yumruk savurdu ama elleri titriyordu ve Logan,yüzü yatıştırıcı bir halde geriledi.Bir kaç metre ileride Johnny onlara doğru yavaş yavaş yürüyordu.Kadın,esmer teni altında artık solgunlaşmış ve ağlamaya başlamıştı.
"Affedersiniz."dedi,"kaba davrandım,ben sadece..."Kadın ona garip garip bakıyordu."Sizi bir yerden tanıyor muyum ?"
Logan gülümsedi."Hayır,tanışmadık.Bakın büyük korku yaşadınız.Oturun lütfen."