lisa'dan
Yunan mitolojisine göre insanlar dört kol, dört bacak ve iki yüzü olan bir kafa ile yaratılmıştır. güçlerinden korkan Zeus onları ikiye ayırmış ve onları hayatları boyunca diğer yarılarını aramaya mahkum etmiştir ve diğer yarını bulduğunda "aşk" sizi birlikte tutarmış, birbirinizi tamamlarmışsınız.
benim diğer yarım da Jungkook'tu. ve birbirimizi bulmuştuk, tamamlamıştık. hiç ayrılmamak üzere birleşmiştik.
bu güzel zamanları görebilmek için ikimiz de çok çabalamıştık. bazı şeylerden, hatta kimi zaman kendimizden bile vazgeçmiştik.
içimdeki mutluluk hissini asla kelimelerle ifade edemem. zaten kelimelere ihtiyacım da yok.
yorganımı iyice üzerime çektim. gecenin köründe kafamdaki bu güzel düşünceler yüzünden uykum kaçmıştı. onu düşünmek her türlü uykumu alıp götürüyordu gerçi.
çat!
bu ses de neydi?
çat!
yatağımdan sessizce kalktım ve cama doğru yürüdüm.
"Jungkook!"
elimle ağzımı kapattım. yine sessizce camı açtım.
fısıldayarak konuştum.
"ne yapıyorsun burada?"
"sevgilimi görmeye gelemez miyim?"
"tamam da bu saatte mi?"
omuzlarını silkti.
"kapıyı açacağım, bekle."ufak adımlarla aşağı inip kapıyı açtım. tanrıya şükürler olsunki annem kapıyı kilitlemeyi unutmuştu. Jungkook'u sessizce odama çıkardım.
"annemin bizi yakalamasını istiyorsun her halde."
"beni içeri sen aldın."
"sanki istemiyordun."
gülümsedi. kolumdan tutarak beni yatağa çekti."uyku tutmadı. sevgilimin kokusunu duyarak uyumak istedim."
yanağına bir öpücük kondurdum ve yorganı üzerimize çektim. elini belime koydu."seni seviyorum."
"ben de seni seviyorum Kook."