Mavi ve sarı ışıkların aydınlattığı bara adım attıkları sırada Doyoung, Jaehyun'a kendini daha fazla yakınlaştırdı. Ayakkabılarının ahşap zeminde çıkardığı sesler, hoparlörlerden gelen Bonnie & Clyde'ın sesine karışırken dinleme cihazının çıkardığı cızırtıyı duydular.
" Barın orada oturuyor, kahverengi bir ceketi var. Saçları hafif kırlaşmış. Haechan hazırda bekleyecek. Doyoung, ne kadar çabuk adamı yukarı çıkarırsan o kadar iyi. Çok göze batmamanız lâzım. "
Doyoung karşıdaki barda omuzları çökük bir şekilde oturan adama baktı. Duruşundan bile içkiyi biraz fazla kaçırdığı belli oluyordu. Hoş, sarhoş olmasa bile adamı kolayca avucunun içine alabilirdi.
" Hah, otuz dakikamı bile almaz. "
Gözlerini devirdi. Adımları bara yaklaşırken belinde olan güçlü el daha da sıkılaşmıştı. Hissettiği sıcaklığa çok fazla alışmamaya çalıştı. O sırada Johnny'nin " Gözlerini devirdiğini buradan bile hissedebiliyorum. " diye fısıldadığını duydu. Dudakları birkaç saniyeliğine bir gülümsemeyi ağırladı. Sonrasında ciddi ifadesini takınarak yüksek sandalyelerden birine oturdu. Özellikle kır saçlı adamın yanına yakın olan sandalyeyi seçmişti.
" Ne içmek istersin bebeğim? "
Diğer yanında yerini alan Jaehyun'a döndü. Evli gibi davranmaları gerektiğini biliyordu ama istemeden de olsa dolgun dudaklardan ve tok sesten dökülen takma ad midesini çalkalamaya yetmişti.
" Neden bu gece içkimi sen seçip beni şaşırtmıyorsun? "
Kahverengi saçlı adam karşısındaki çocuğa gamzeli bir gülümseme sunarak barmene döndü.
" Bize iki Tütsülenmiş Manhattan lütfen. "
Başını onaylar anlamda sallayıp, içkileri hazırlamaya girişen barmen o kadar genç görünüyordu ki, Doyoung bir an onun reşit olup olmadığını düşündü. Şişkin yanakları ve altına attırılmış açık renk saçları ile liseli bir çocuktan farksız görünüyordu.
" Doyoung, dikkatin dağılmasın. "
Derince bir iç çekti. Jaehyun ile sohbete dalmış barmen üzerinde kürdandan geçirilmiş vişnelerin olduğu kırmızı içkiyi ona uzattığında ufak bir teşekkür sunup, yan sandalyesinde oturan adama döndü. Kafası tezgaha gömülmüş olan adam, sidik rengine benzer bir sıvıyı elleri arasında tutuyordu. Siyah saçlı çocuğun içki ile hiç alâkası olmadığından ne olduğunu tahmin bile edemiyordu. Yine de ağır bir şey olduğunu söyleyebilirdi, adam şimdiden harcanmış görünüyordu.
Kendi içkisine baktı bir süre. Üzerinde vişnelerin dizili olduğu kürdanı bardağının içine atarak içkiyi ağzına götürdü. Bir yudum aldı. Alkolün etkisi ile boğazı yanarken yüzünü buruşturmamaya çalıştı. Bardağını koymak adına kolunu indirdiğinde kolunu bilerek yanındaki adamın koluna çarpmıştı. Bu, adım birdi. Hedefinin dikkatini çek.
" Oh, çok özür dilerim. "
Kır saçlı adamın ifadesiz bakışları ona ulaşınca değişti. Yüzüne aptal bir gülümseme oturdu.
" Sorun değil, olur öyle şeyler. "
Bazı insanları anlamak çok kolaydır, bilirsiniz.
" Bay Kang Minhyun, değil mi? Gazetelerde adınızı çokça gördüm ve haberlerde de. Sizi burada görmek beni şaşırttı. "
Adamın yüzüne gururlu bir ifade oturdu. Kırdığı belini düzeltip, sandalyesinde daha dik oturdu ve bedenini Doyoung'a döndürdü.
" Evet, ta kendisi. Peki ya siz adınızı bahşeder misiniz? "
Doyoung içkisinden bir yudum daha aldı. Karşısındaki adamı daha da gaza getirmek için dudaklarını yaladı.
" Dongyoung. Ama maalesef sizin kadar önemli biri değilim. "
Adamın iltifatı ile gözlerinin parladığını görünce gülümsedi. Bacağını diğerinin üstüne attı ve o da kendi bedenini kır saçlı adama döndürdü. Jaehyun barmenin dikkatini üstünde tutarken, dirseğini tezgaha yaslayıp elini başının altına aldı. Karşısında kendi egosunu tatmin eden adamı izlemeye koyuldu.
" İnanın bana, şu an gözüme sizden daha önemli başka biri takılmıyor. Sormamın sakıncası yoksa, sizin gibi yakışıklı bir adam burada kendi başına ne yapıyor? "
" Of, bu adam 2012'de falan kalmış. Bu ne biçim tavlama taktiği? "
Kıkırdadı. Bu kıkırtı hattın diğer ucunda olan Johnny'e olsa da adamın kendisine olduğunu düşünüp, sevinmesine izin verdi.
" Aslında eşimle geldim ama o, " başı ile arkasında duran ve barmen ile sohbete dalmış olan Jaehyun'a işaret etti. " benden daha iyi bir konuşma arkadaşı bulmuşa benziyor. "
Kır saçlı adam yüzünü düşürdü.
" Bu kötü olmuş sanırım. Eşini yalnız bırakmaması lâzım. Kötü insanlar çevrede olabilir. "
Sidik rengi olan içeceğini ağzına götürüp büyük bir yudum aldı.
" Peki ya ben o kötü insanları arıyorsam? "
İçki bardağı havada kaldı. Sarı ışıklar altında parlayan bardağın yansıması adamın koyu renk gözlerine vuruyor, siyah irislere bir kor gibi düşüyordu. O gözlerden bakışını hiç çekmeden bardağın içindeki kürdanı aldı ve çekirdeği alınmış, yapay bir tadı olan vişneyi dişleri arasında sıkıştırarak kürdandan çıkardı. Küçük, kırmızı meyveyi dili ile döndürüp yerken adamın yutkunduğunu adem elmasının hareketinden anlayabiliyordu. Adım iki, hedefi kendine çek.
" Söylesenize bayım... "
Adamın yüzüne doğru eğildi. Nefesinin yüzüne değdiğine emin olacak kadar yakındı.
" Benimle odama kadar gelmek ister misiniz? "
⌀
İçkinin güzelliğine bak be.
Bir de Doyoung'un çıldırtan hareketleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heavenly feeling • dojae
Fanfic"İkimiz de çok şey kaybetmişken aramızda bir kazanan olduğunu düşünmen oldukça komik doğrusu." "Seni henüz kaybetmedim." • • Yağmurlu bir gecede karşısına çıkan adamın yabancı olduğunu göz ardı ederek ona sığınmıştı genç çocuk. Geleceğin ne getirec...