Keyifle Okuyunuz 😆😊😍
Alacakaranlıktan biraz önce, gün doğumundan biraz sonra uyanmıştı seven adam. Hep bu vakit uyanır, sessizce yatağından doğrulur, ayakları soğuk zemine değince derin bir nefes alırdı. İçinde ki ağırlığı biraz olsun hafifletir umuduyla. Hiç hafiflemez, aksine daha da artardı sanki. Yine de hiç vazgeçmedi bundan. Geçemedi. Uykusundan erken ayrılmasına rağmen gram yorgunluk yoktu yere diktiği gözlerinde. Elleri hemen iki yanında yatağının çarşafını sıkıyordu. Her sabah yaptığı gibi kendini dizginlemek adına, bir konuşma yaptı kendine. Her seferinde aynı kelimeleri tekrar tekrar dile getirmek canını sıksa bile yapmak zorundaydı. Başka türlü tutamazdı içinde ki duygularını.
Kendine yaptığı konuşma bittiğinde yavaşça ayağa kalktı. Elinden geldiği kadarıyla sessiz adımlar atarak odasının kapısına ilerledi. Eli yavaşça kapının koluna uzanmış, uzun parmakları zarifçe sarmıştı soğuk metali. Derin bir nefesi daha ciğerlerine bahşedip, soğuk kapı kolunu usulca indirdi. Açılan kapı kısık bir sesle gıcırdadığında alt dudağını dişlemişti. Gözlerini hafifçe kısmış gövdesini biraz eğmişti. Kapıyı ağır ağır kendine çekerek geçebileceği kadar açmıştı. Elini kapı kolundan çekerek iki adımda aralıktan geçip koridora adım atmıştı.
Ayaklarının altında ezilen yün halıyı zarif ve sessiz adımlarla geçmiş koridorun sonunda her santimini ezbere bildiği kapının önünde durmuştu. Gözleri sanki ardında olan odayı görür gibi dikkatli bir şekilde dolaşıyordu beyaz kapının yüzeyinde. Aslında görüyordu kapının ardını. Her seferinde, her sabah kalkıp buraya geldiğinde görüyordu. Orada yatakta sereserpe üstü beline kadar açık, dudakları aralı uyuyan sevdiğini görüyordu.
Aldığı hiç bir nefes yetmiyormuş gibi yeniden derin bir nefes almıştı. Beyaz kapının, en az kendi kapısında ki kol kadar soğuk olan metal kolu kavramıştı. Uzun parmaklarının sardığı kolu hafiften titreyen eliyle sıkmış, yavaşça aşağı doğru indirmişti. Kapı kısık bir gıcırdama sesiyle geriye doğru açılmıştı. Geçebileceği kadar bir aralık yapıp iki adımda içeri girmişti. Kapıyı kapatmadan, olduğu gibi durması için dikkatle sabitlemişti.
Yutkunarak ellerini iki yanına indirmişti. Yumruklarını sıkarak iki yanına bastırmış, yavaş ve sakin adımlar atmaya başlamıştı. Her adım atışında, bir önceki atışla yarışır gibi daha hızlı, daha gür atan kalbi göğüs kafesini acıtıyordu. Adımları yatağın hemen baş ucunda son bulmuştu. Ağır soluklarla derin bir uykunun kollarında olan sevdiği, öpmeyi dilediği dudaklarını öne doğru uzatmış huzurla yatıyordu.
Bakışları dikkatle, incitmekten korkan bir ürkelikle sevdiğinin uyuyan yüzünde dolaşmıştı. Sabahın bu vakitlerinde yaptığı bir alışkanlıktı bu. Sevdiğini diyemediği, dokunamadığı, yakın olduğu kadar uzak olduğu sevdiğini izlemek, sabah uyanır uyanmaz nefes almak gibi elinde olmayan bir alışkanlıktı. Belki de bir yaşam ihtiyacıydı.
Yumruk yaptığı elleri yavaşça gevşediğinde biri ağır ağır sevdiğinin dağınık ama bir o kadar yumuşak saçlarına uznadı. Parmak uçlarına kadar tirtitriyordu eli. Sevdiğinin saçına naif bir dokunuşla değen parmak uçlarıyla bedenini sarsan bir akım hissetmişti. Sanki mum alevine değmiş gibi anında çekti elini. Parmakları yeniden yumruk olmuş geriye çekilmişti. Sevdiğini uyandırmaktan deli misali korkuyordu. Biraz daha seyretti doyamadığı güzel esmer yüzü. Biraz daha derine kazıdı her santimini. Böyle gizliden gizliye sevmek, sadece bakmakla yetinmek zor geliyordu canına. Katlanmak zorundaydı ama. Yapmalıydı bunu. Onun iyiliği için. Kendimden bile korumalıyım onu. Kendi aşkımdan bile korumalı sakınmalıyım. İncinmesine dayanamam. Kaldıramam benim yüzümden akan gözyaşlarını. Diye düşünmüştü. Adımlarını geriye doğru atarak geldiği gibi sessizce, hafif bir bahar esintisi gibi çıktı sevdiğinin odasından. Beyaz kapıyı büyük bir öznele sessizce kapatmış, elini yüzünü yıkmak için banyoya yönelmişti. Banyoya girer girmez yüzüne defalarca soğuk su vurmuş aynada ki yansımasına bakarak yine kendi kendine bir konuşma yapmıştı. Yüzünü yumuşak bir havluya kuruladıktan sonra banyodan çıkmıştı. Daha sert adımlar atarak koridorun başında ki merdivene ulaşmış seri adımlarıyla inmeye başlamıştı. Son iki basamağı es geçerek büyük bir adımla inmiş, doğrudan mutfağa yönelmişti. Sevdiği için güzel ve sağlıklı bir kahvaltı hazırlamalıydı seven adam. Onun için yaptığı onca şeyden biriydi sağlığına dikkat etmek. Çünkü biliyordu ki sevdiğinin aklı bir karış havadaydı. Kendine dikkat etmez, çocuk gibi nem olsa bile hasta olurdu. Dudaklarında ki hafif bir gülümseme ile kahvaltı hazırlamaya koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenya / One Shot
FanfictionKim Jongin, güzel ve bir o kadar yalancı bir kadına aşık olduğunu sanıyordu. Do Kyungsoo, uzaktan sevmenin tadına doymayan sevdiği adamın gözünde Hyung' tan öteye gidememiş bir aşıktı. Kader ise aşkı hep sınayan bir bilgeydi ve Kyungsoo' nun aşkın...