Millie
"Tamam, Millie. Şimdiki sahne biraz daha zor olacak." Benimle konuşan yönetmene baktığımda bu sahneden daha zor bir sahne nasıl olabileceğini düşünüyordum. Bugünkü sahnelerin hiçbiri kolay geçmemişti ve neredeyse ilk defa çekimlerin bitmesi için tanrıya dua etmiştim. Ama lanet çekimler bitmek bilmiyordu.
Normalde olsa çekimler bitmesin diye gereksiz sakarlıklar falan yapardım ama bu sefer cidden yorulmuştum. Şu an Finn'i görmek bile beni tatmin etmiyordu.
Kimi kandırıyorum ki? Bu çekimlerde ölecek olacağımı bilsem bile sırf Finn'i görmek için gelirdim. Ona yaklaşık olarak iki aydır platoniktim ve sanırım bu işi olması gerekenden çok daha fazla abartıyordum. Ya da sadece daha önce hiç platonik olmadığım için bana öyle geliyordu.
Finn
"Tamam, Millie. Şimdiki sahne biraz daha zor olacak." Millie ile konuşan yönetmene yorgun gözlerle baktıktan sonra Millie'ye bakmaya devam ettim. Fazlasıyla yorulmuştu, fazlasıyla yorulmuştuk... Bugünkü çekimler cidden zor geçmişti ve biz yorgunluktan ölmek üzereydik. Özellikle de Millie.
Eleven rolünü o oynadığı için yüklerin büyük bir kısmı onun üzerine kalıyordu. Bu yüzden de en fazla o yoruluyordu. Ve bugünkü çekimlerden sonra cidden yorulduğu belliydi. Fakat güzelliğinden bir şey kaybetmemişti.
Ona ne kadar olduğunu bilmediğim bir süredir platoniktim ve buraya her sabah -veya akşam- uçarak gelmemin sebebi oydu. Onun olmadığı günler buraya adım atasım gelmiyordu.
"Hadi Finn," diye seslenen yönetmenin sesi düşüncelerimi bölerken yavaşça ona döndüm ve çekimin yapılacağı tarafa doğru yavaşça yürümeye başladım.
===
İlk bölüm kısa ama olsun