Asi kız

7 2 0
                                    

ÜÇ GÜN ÖNCE ÇARŞAMBA
Her zamanki gibi okuldan çıktım. Dersaneye sonrada piyano dersine... O sırada Güneş bir fikir attı ortaya "Kızlar bu gün ne yapıyor sunuz? Bişeyler içmeye gidelim mi?"dedi. "Evet demek çok isterdim ama önce dersaneye sonrada piyano kursuma yetişmem gerekiyor."dedim üzülerek o sırada bir adam yanımdan geçerken yanlışlıkla mı bilmiyorum ama koluma girdi resmen. "Öküz!" Diye bağırdım arkasından bir anda durdu ve arkasını dönerek "Ailen sana terbiye vermedi mi kedicik?" Kedicik mi? "Hayvan ya!" Ben sözümü bitirmeden o gitmişti bile. Kim bu ya?Rahat Öküz! O sırada "Ben senin yerinde olamazdım." Dedi Selin. "Nasıl yani?" Diye sordum. Biraz kırılmıştım. "Yani, baksana okuldan yeni çıktık ve sen dersaneye ordan piyano kursuna koşuşturuyorsun. Artık kendine gel ve biraz hayatı yaşa. Bu dünyaya bir kere geliyoruz sonuçta." Selin'in dediklerini bir düşündüm de aslında haklı! Benim hayatım hep bunlarla geçti. On sekiz yaşındayım ve daha kendi başıma kararlar alamıyorum bile! Şu an kendi kendime sinirlenmiştim. Annem ve babam ben ne yaparsam yapayım benimle hiç ilgilenmiyorlardı. Okulumda birinci oldum yaranamadım, kupa aldım yaranamadım, konserlere çıkıp piyano çaldım yaranamadım. Buna katlanmak zorunda değilim ben! Asi mi olmamı istiyorsunuz? O zaman olurum. Hadi okulu asalım...
ÜÇ GÜN SONRA CUMA
Üç gün boyunca çok eğlenmiştim. Resmen hayatta olduğumu hatırladım. Tamam biraz abartmış olabilirim ama o kadarda olsun...
Annem ve babam hala gelmemiş. Ahhhh! Ben onlara ne diyeceğim? Bul dertsiz başına derdi. Off yaaa! Neyse bir şeyler derim.nasıl olsa yokluğumu bile hissetmemişlerdir. O sırada annem ve babam geldi. Annem " Bütün karakollara sordun mu Umut?" Diye geveliyordu. "Hoş geldiniz" dedim. Bana öylesine kızgın bakıyorlardı ki anlatılmaz yaşanır... "Sen neredesin üç gündür? Yaşamadığımız şey kalmadı senin yüzünden! Saat kaç biliyor musun? Onu geçtim üç gündür nerede kaldın sen!" Annem kükremesini bitirdikten sonra konuşmama bile fırsat vermeden kolumdan tutup beni odama sürüklerken durdum." Yeter! Ben artık çocuk değilim bana bağıramazsınız! Bende insanım. Benimde mutlu olmaya eğlenmeye ihtiyacım var. Benimle ilgili mutlu olduğum bir anı söyler misiniz?" İkisi de bana öylece baktı." Gördünüz mü? Evlatlık olduğumu düşünmeye başladım." Ortam çok gerilmişti. "Peki okulu ve piyano derslerini asmana ne demeli?" Dedi annem." Üste çıkmaya çalışma anne!" Dediğim an hızlı adımlarla yanıma gelerek yanağıma okklı bir tokat indirdiği an elim yanağıma gitti. Ben hiç bu kadar düş kırıklığına uğramamıştım. Gözlerimden izinsiz yaşlar akmaya başlamıştı. Annemin gözlerine bakarken pişmanlık duygusunu gördüm. Askılıktan hırkamı aldığım gibi dışarı attım kendimi. Yürüyordum ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Yürüdüm, yürüdüm ve yüdüm gururum o kadar incinmiştiki. Bir sokağa girdim banka oturdum etraf sisliydi. Ağladım göz pınarlarım kuruyana kadar, bağırdım avazım çıktığı kadar... Sakinleştikten sonra etrafa baktım. Ben neredeyim? Burası sanırım dumanlı kentti. Burası ile alakalı hiç iyi söylentiler duymamıştım ve buraya gelmem ölümüne yasaktı. Ama şu an umrumda değildi. Yine ağlamaya başladım. Hiç durmadan ağladım. Geç saatlere doğru yanıma biri geldi. Oturdu. Ama ben hala ağlıyordum. Paketinden bir sigara çıkararak yaktı ve içmeye başladı. Ben ağlayıp durdum. Birden kendimi uykunun derin kollarında buldum...

Dumanlı KentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin