8.Bölüm

150 6 0
                                    

Tarih: 02.03.2015
Irene Mcountdown'da ki sahneleri bittikten sonra kızlarla beraber sahne arkasında ki insanları selamlayarak kulislere doğru ilerliyorlardı. Kulis kapısına geldiklerinde Seulgi kulis kapısını açtı. İçeri girdiklerinde her yer karanlıktı. Yerim ışık butonuna bastı. Işıklar açıldığın "Sürpriz" diye bağıran bir EXO üyeleri ile karşılaştılar. Junmyeon öne çıkarak baş parmağını kaldırdı ve
"Hana,Dul,Set.. We ara one. Aniheseyo EXO imnida." selamladılar kızları. Kızlarda karşılık olarak
"Happiness. Red Velvet'imnida" diye selamladılar.
Selamlamalar bittikten sonra Junmyeon
"Biz EXO olarak güzel hoobaelerimiz olan Red Velvet üyeleri için Mcoutdown'dan kazandıkları birincilik ve yeni üyeleri maknae Yerim'in aralarına katılmasını kutlamak için burdayız." Junmyeon konuşmaya devam ederken Chanyeol araya girip
"Hyung ödül töreninde değiliz,lütfen kısa kes açız." dedi. Junmyeon
"Neyse kızlar, çok tebrik ederiz. Çok güzel bir şarkı ve çok güzel bir sahneyi gerçekleştirdiniz. Daha iyi günler görmek için Red Velvet fighting."diye bağırdı. Peşinden tüm EXO üyeleri tekrardan
"RED VELVET FİGHTİNG" diye bağırdılar.
Tezahüratlar bittikten sonra Irene
"Çocuklar çok teşekkürler. Ne kadar da uğraşmışsınız." Xiumin
"Ne demek. Güzel hoobaelerimiz için her daim hizmete hazırız." deyip göz kırptı. Baekhyun araya girerek
"Eee bu girişten çok sıkıldım.Hadi eğlence başlasın." dedi ve içecekleri dağıtmaya başladı. Herkes yemeğe ve eğlenmeye devam ederken Sehun
"Hey millet bu kutlamayı akşam SM rooftop'ta devam etmeye ne dersiniz. Hem Junmyeon hyung bize yemek ve içki ısmarlayacak." diye bağırdı. Junmyeon şaşkın bir şekilde
"Ben mi?" diye tepki verdi. Bunun üzerine herkes
"Junmyeon,Junmyeon,Junmyeon" diye tezahürat etmeye başladılar. Junmyeon bıkkınlıkla
"Arasso,arasso. O zaman bu akşam içkiler ve yemekler benden ancak Yerim en fazla kola içebilir." Yerim
"Yaaa!!! Oppa neden?" diyerek isyan etti.
Minseok hafifçe Yerim'in kafasına vurarak
"Aigoo. Seni küçük fare daha reşit değilsin. Ne içmesi ha!" Yerim boynu bükük bit şekilde
"Anladım Minseok Oppa" dedi.
Chanyeol
"Neyse millet akşam herkes çatıda. DJ Yeol'i olarak diyorum ki hadi hazırlanmaya." dedikten sonra herkes dağılmaya başladı.
****
Akşam olduğunda çocuklar mekana önden gidip tüm hazırlıkları yaptılar. Mekan tamamen hazır olduktan sonra kızlarda geldi. Kızlar geldikten sonra Junmyeon konuşmasını yapıp eğlenceyi başlattı. Herkes bir yanda içip bir yanda eğleniyorlardı. Bir taraftan Lay ve Chanyeol DJ kabininde müziklerle ilgileniyor. Baekhyun Joy ve Yerim'e şaklabanlıklar yapıyor, Chen ve Wendy yüksek sesle birbirlerine bir şeyler anlatıp gülüyorlardı. Diğer tarafta Kai ve Seulgi birbirlerine dans hareketleri gösterip yapma üzerine bir oyun oynuyor, Xiumin ve Sehun hyung-maknae olarak içkilerini içiyorlardı. Tao kendini rahatsız hissettiği için erkende yurda dönmüştü. Irene ise bir köşede durmuş dostlarını seyrediyordu. Uzun zamandır olmadığı kadar kendini mutlu hissediyordu. Bunları düşünürken ellinde bir şişe birayla  Suho geldi ve
"Ne kadar güzel bir gün olduğunu düşünüyorsun değil mi?" diye sordu. Irene tebessüm ederek
" Nerden anladınız Kim Junmyonsshi?"
"Ben sizin tek kaşınızın hareketinden bile ne düşündüğünüzü anlarım Bae Joohyunsshi." dedi.
İki genç birbirlerine içten birer gülümseme sundu. Irene
"Nerdeydin? Biraz önce sana baktım ortalıklarda yoktun." diye sordu. Suho muzip bir sırıtışla
"Bu bir sır küçük hanım" dedi. Irene aynı muziplikle
"Hmmm. Sır demek. Sırları severim. Peki bu sırrı benimle paylaşabilir misiniz beyefendi?" diye sordu. Suho
"Tabii ki Hanımefendi. Önce burdan kaçmamız gerekiyor" dedi elinde ki şişeyi bara bıraktı ve
"Şimdi ben önden çıkıyorum beş dakika sonra sende peşinden gel. Senin şirketin girişinde bekleyeceğim." dedi. Irene onaylar şekilde kafasını salladı. Suho terastan ayrıldıktan sonra Irene'de peşinden ordan ayrıldı. Şirketin lobisine indiğinde Suho'yu ileri geri volta atar bir şekilde buldu. Irene
"Eee beyefendi neymiş bu sır bakalım?" dedi.  Sığı danışma masasına doğru gitti ve masanın arkasından bir kutu çıkardı ve Irene uzattı. Irene kutunun üstünde yazanı okumaya başladı
"1876,La Deluxe,Paris.  Vay Suhosshi bu çok pahalı olmalı." dedi. Junmyeon gerinerek
"Elbette Irenesshi. Ne sandınız?"
"Eee bunu niye yukarda açmadın?"
"Sence o açgözlü veletlerle bu kadar değerli bir şarabı paylaşır mıyım?"
"O zaman neden benimle paylaşıyorsunuz Suhossh?"
"Çünkü, dostumun çıkışını kendi sorunlarım yüzünden güzel bir şekilde kutlayamadım. Aslında bunu ilk kendi paramı kazandığım zaman almıştım beraber güzel bir kutlama yaparız diye. Ancak şimdiye nasip oldu." dedi. Irene gülümseyerek Suho'ya sarıldı ve
"Hayatımda olduğun için çok teşekkürler"dedi. Suho sarılmalarını böldü ve Irene'nin elinden tuttu ve
"Hadi gel. Bizim veletler üşüşmeden başka bir yere geçelim" dedi. Irene'ni stajyerlik zamanlarından beri kullandığı pratik odasına getirdi. Irene içeri girmek için kapıyı açtı ve karşısında hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştı. Salonun ortasında iki minder konulmuş etrafında küçük mumlar, orta iki şarap kadehi ve bir gül bir defter vardı. Irene ortamı incelerken Suho kapıyı kapattı. Irene kapının kapanma sesiyle arkasını döndü. Bir cevap arar gibi Suho'nun gözlerine baktı. Suho Irene'nin elinden tuttu ve minderlerin yanına getirip oturmasını sağladı. Kendisi de Irene'nin yanına oturdu. Yerde ki gülü aldı ve Irene uzattı. Irene'nin ağzından sadece
"Jun..." ismi çıktı. Suho Irene'nin boşta kalan elini tutu ve gözlerini içine baktı
"Bae Joohyusshi. Şu an aklını çok karıştığının ve burda neler döndüğünü merak ettiğinin farkındayım. Sende sadece beni dinlemeni istiyorum. Bae Joohyunsshi seni tüm kalbimle seviyorum. Seni ilk gördüğün andan beri kalbim durmaksızın sana doğru koşuyor. Şu zamana kadar kalbimin sesini hep görmezden geldim,çünkü seni kaybetmekten ölesiye korktum. Bundan böyle belki benden köşe bucak kaçacaksın ya da beni artık hiç görmek istemeyeceksin ama ben bunu göze alarak sana geldim. Sende sadece kalbini dinleyip bana dair bir parça, bir umut kırıntısı varsa bize bir şans vermeni istiyorum. Bar Joohyunsshi, kalbini vana açar mısın?" dedi ve diğer elini uzattı. Irene ne yapacağını bilemedi. Kalbi kulaklarında atıyordu sanki. Yıllardır kalbinde kilitlere vurduğu duygularla savaşıyordu. Yıllardır her baktığında yüreğini eriten o gözler kendisi için bakıyor, onun sevdiği pamuklara sardığı Junmyeon'un kalbi onun için çarpıyordu. Irene yüreğini ona ne dediğini çok iyi biliyordu. Gözlerini kapadı ve boşta kalan elini kaldırıp Suho'nun uzattığı elini tuttu. Yavaşça gözlerini açtı. Karşısında ona şaşkınlıkla ve umutla bakan sevdiğini gördü. Suho
" Şimdi bu kabul ediyorum mu demek?" diye sordu. Irene gülümseyerek
" Sence şapşal. Seni tüm kalbimle kabul ediyorum Kim Junmyeonsshi." dedi. Junmyeon aldığı cevap üzerine sımsıkı sarıldı Joohyun'a ve
"Seni çok seviyorum. Sana söz seni hep mutlu edeceğim ve koruyacağım." dedi. Suho geri çekildi ve yavaşça elleriyle Irene başını iki yandan tutup gözlerinin içine bakarak
"Bar Joohyunsshi bugün itibariyle sadece bana aitsin ve bende sana aitim. Bunu kimse engelleyemez." dedi ve sevdiği kadının dudaklarına kendi dudaklarını yasladı. Yavaşça kaybetmekten korkarcasına öpmeye başladı. Irene ise acemice eşlik ediyordu. Öpücük o kadar masum ve tatlıydı ki sanki bir rüyada gibiydiler. En sonunda Suho sevdiğinin dudaklarından ayrılıp alınlarını birbirine dayayıp
"Bunu o kadar hayal ettim ki hiçbiri bu kadar güzel değildi." dedi ve Irene'in gözlerinin içine baktı. Irene yanakları Suho'nun sözleri üzerine kızardı. Suho kendini biraz geri çekip şarap kutusuna uzandı. Şarabı kutundan çıkarıp birer bardak doldurdu. Kadehlerden birini Irene'e uzattı ve kendi kadehini tokuşturup
"Ömrümüzün geri kalanına"
"Ömrümüzün geri kalanına" deyip şaraplarını içmeye başladılar. Suho aklına bir şey gelmiş gibi kadehini bıraktı ve yanında duran defteri aldı. İçinden bir sayfa açtı ve Irene uzattı. Irene
"Ne bu?" diye sordu gülümseyerek. Suho
"Sır" dedi ve göz kırptı. Irene defteri eline aldı ve okumaya başladı
"Tarih:06.02.2009
Saat:06.00 am
Bu gecede uyku tutmadı. Artık sona gelmiş gibi hissediyorum. Sanki Benim için umut yokmuş gibi. Ellerimde ki hayallerim yavaş yavaş elimden kayıp gidiyor ve ben nasıl tutacağımı bilmiyorum."
Sayfayı okuma bitirince Suho'ya dönerek
"Myeonah" dedi. Suho
"Devam et." diye karşılık verdi. Örene sayfayı çevirip tekrar okumaya başladı
"Tarih:07.02.2009
Saat:02:00 am
Umudumun tükendiği anda bugün hayatıma bir melek değdi. Hayallerim elimden kayıp giderken biri benimle beraber toplayıp tekrar elime verdi sanki. O kızın gözlerinde ki umut,tutku,istek bana unuttuğum o Junmyeon'u hatırlattı. Benim yeniden kendime inanmam için bir mucize olarak yollandı. Her ne olursa olsun tüm hayallerimi gerçekleştireceğim ve herkese 'İşte Kim Junmyeon yine dediğini yaptı.' dedirteceğim. Hayallerim için savaşırken bana umut olan o kadını koruyacağıma da söz veriyorum. Umut Işığım Bae Joohyun..." Irene'nin gözlerinden damla damla yaşlar akmaya başladı. Suni elinin tersiyle yavaşça akar yaşları sildi ve
" Bae Joohyunsshi işte sen busun. Benim hayatıma girdiğin günden beri benim umut ışığımdan unutma bunu olur mu?" Irene sadece kafasını sallayabildi. Suho tekrar Irene'i öpmek için yaklaşırken duydukları ses gençleri durdurdu. Koridordan
"Hyung,Unnie" diye bir kadın bir erkek sesi duyuldu. Irene panikle başını sallayarak
"Yerim" Suho sinirli bir şekilde
"Seni küçük velet" dedi. Irene panikle "Şimdi ne yapcaz?"
"Sakin ol kapı kitli giremezler ama ne olur olmaz şunları saklayalım. Sen ışığı aç ben bunları hallediyorum. Tamam mı?"
"Tamam. Şey Jun bu durum bir süre aramızda kalabilir mi?" diye sordu. Suho hızlıca bir sevgilisinin dudaklarından bir öpücük çaldıktan sonra
"Sen nasıl istersen." dedi. Irene ışığı açtı, Suho mumları perdenin arkasına mumları ve defteri koydu, bardak ve şarabı da koyacak iken iki gencinde telefonları çalmaya başladı. Koridorda telefon seslerini duyan ikili kilitli olan kapıya geldiler ve Sehun
"Hyung orda mısın?" diye seslendi. Suho
"Ben bu veleti gerçekten öldürecem." dedi, sinirle kapıyı açtı ve
"Burdayım Oh Sehun. Ne var?" diye bağırdı. Sehun korkarak küçücük Yerim'in arkasına geçti
"Şey... Hyung biz yukarda Noona ile seni göremeyince merak ettik. Bir sorun mu var diye. Yerim ile aramaya çıktık." Suho
"Var Oh Sehun. Senin var oluşun bir sorun." dedi. Yerim iki adamı arasına girerek
"Oppa sakin ol. Hem siz neden burdasınız. Deminden beri kaç kez seslendik cevapta vermediniz. Siz ikiniz ne işler karıştırıyorsunuz bakim." diye gözlerini bir Suho'ya bir Irene'e doğru devirdi. Irene
"Yerim ben sana böyle mi öğrettim. Karşında ki hem senin bir büyüğün hem de bir sunbaen. Bu şekilde kaba bir şekilde konuşman hiç hoş değil." dedi. Sehun
"Sizinde haber vermeden ortalardan kaybolmanız hiç hoş değil noona." dedi zafer kazanmış bir edayla. Yerim
"Hem siz niye hala cevap vermediniz. Ne işler karıştırıyorsunuz siz?" diye sordu. İki genç aynı anda "HİÇ" diye cevap verdiler. Yerim Sehun'a bakarak
" Oppa üç değince. ÜÇ" dedi ve iki maknae liderlerini iterek içeri girdiler. Salonda duran şarap şişesi ve iki boş kadehi gördüler. Sehun şarap şişesini eline alıp ve inceledikten sonra
"Oooo daebak. Bu şarap çok pahalı. Hyung neden bize bundan almıyorsun." Yerim merakla
"Ne bu Oppa?" diye sordu.
"Pahallı bir şarap Yerimah. Özel zamanlar için"
"Özel zamanlar?!! UNNİE,OPPA YOKSA SİZ?" diye heyecanlı bir şekilde sordu. Irene panikle
"Ne biz,ne!!! Sadece Junmyeon sadece bana verdiği söz için hediye olarak almış." dedi ve Suho'da
"Aynen öyle. Siz veletler otlanmayın diye gizlice içelim dedik ama yakalandık." diye destekledi. Sehun sinsice
"Gizlice demek has. Benim sevgili zengin hyungcum burda sanki saklamam gereken bir durummuş gibi seziyorum." dedi.
Suho dişlerini sıkarak
"Evet benim baş belası maknaem. Söyle bakalım ne istiyorsun?"
"Şöyle bir haftasonu Paris tatiline hayır demem.Ha ne dersin?"
"Tamam baş belası tamam."
"Sağol canım zengin hyungcum. Yerimah sen ne istersin hiç çekinmeden Junmyeon Oppandan isteyebilirsin" dedi.
Yeri şaşkın bir şekilde
"Ben mi?!!! Haaa ben Oppa ben bu şaraptan istiyorum. Tabi reşit olduğumda." dedi. Suho bıkkın bir şekilde
"Ona da tamam. Neyse siz daha fazla bir şey istemeden yukarı çıkalım." Irene
" Çocuklar burda olan burada kalıyor tamam mı?" diye sordu. Yerim
"Bir şey mi oldu Unnie. Ben bir şey görmedim sen Oppa?" diye Sehun'a döndü. Sehun'da hayır anlamında kafasını salladı. Dört genç gülüşecek hep beraber odadan çıktılar.

****
Merhaba arkadaşlar ben AvalonL. Umarım bölümü seversiniz. Yakışıklı, Super Leader Hyung, Bunny Kim Jun Myeon'un doğum günü şerefine.
#HAPPYKİMJUNCOTTONDAY

 #HAPPYKİMJUNCOTTONDAY

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Its our story...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin