prologue

20 12 11
                                    

meant it when I told you I would change
meant it when I told you I would stay*

2015

Turuncu saçlara ufak ufak buseler bırakırken, küçüğün kıkırtılarını dinledi. Şuan o kadar mutluydu ki, ölse dünyada ki en mutlu ölüm olurdu ölümü. Kolları arasında yaşam tutuyordu sanki, bu yaşam o kadar çok yakışıyordu ki kolları arasına; onu hiçbir ölüm ikna edemezdi çirkin oluşlarına.

"Seni kocaman seviyorum." dedi küçük, büyüğünün daldığını fark ettiğinde. Aslında büyüğü ona dalmıştı ama Jimin bunu anlamamıştı.

"Öyle çok seviyorum ki hyung, nefes yerine senin kokunu solmak istiyorum. Seninle yaşamak." dudakları titrerken buldu kendini turuncu saçların sahibi. Onu bu kadar güzel sarmalayan tek şey sevdiğinin kolları değildi; onun kokusu, bakışları ve öpücükleriydi.

Jimin gözlerini yumup derin bir soluk daha çekti içine. Bu kokuya yanıyordu. Onu zaten sadece Yoongi yakabilirdi.

Yoongi kanser gibiydi, küçüğe göre. Tüm kanına, organlarına, vücuduna karışıyordu. Onu amansız bir şekilde sarmalıyordu. Günün sonunda aptallaşıyordu, Jimin; beyaz teninin, kokusunun, gülüşünün ve öpüşlerinin onu nasıl bu kadar yaktığına şaşırıyordu.

"Ben de Jiminie," tekrar turuncu saçları öptü. "Ben de seni çok seviyorum."



*Sana değişeceğimi söylediğimde bunu kastetmiştim

Kalacağımı söylediğimde bunu kastetmiştim

Kalacağımı söylediğimde bunu kastetmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
i didn't know your significance back thenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin