"Jimin kendine gelir misin artık?" diyerek çıkıştım.
Salona yeni giriş yapmıştık ve Jimin artık gerçekten heyecandan ölecek gibiydi.
"Çok duygusuzsun Jin. Dünyanın en iyi tasarımcılarından olan Jeon Jungkook tarafından bir geceye davet edildin. Sen ise burada somurtuyorsun."
Sıkıntıyla ofladım.
"Of Jimin ne yapayım ben elin tasarımcısını. Ben söz yazarıyım, şarkıcıyım. Ve zaten bir stilistim var bildiğin üzere." diyerek kendisini gösterdim.
Gururla diklenerek konuştu Jimin.
"Peki sana ilgilenebileceğin birilerini bulursam? O zaman da mı somurtacaksın?"
Bir süre düşündüm. Sanırım fena olmazdı. En azından bana eğlence çıkardı.
"Bu durumda belki biraz kendime gelebilirim." diyerek sırıttım.
Jimin ise gülümseyerek beni yönlendirmeye başladı.
◀▶
Geldiğimizden beri yaklaşık iki buçuk saat geçmişti ve artık daha ne kadar sıkılabileceğimin hesabını yapmaya başlamıştım.
Bir aksiyon olsaydı fena mı olurdu anasını satayım? Yemin ediyorum bunamıştım artık.
Kaç bin kez yaptığımı sayamadığım oflamama yeni bir tanesini ekleyerek bıkkınlıkla etrafıma tekrardan bakındım.
O sırada gözüme bir şey takıldı. Camdan dışarı baktığımda bir sürü simsiyah giyinimli adamlar vardı.
İyi de bunlar biz geldiğimizde karşılayan kişiler değildi.
Merakıma yenik düşerek hızla terasa çıktım ve görünmeyecek şekilde terasın demirliklerine yaklaştım.
Bir şeyler konuşuyorlardı ama anlayamıyordum. Sonrasında adamlardan birinin telefonu çaldı ve hızla cevapladı.
Bir süre karşıdaki kişinin konuşmasını dinledi sonra cevapladı.
"Evet efendim. İstediğiniz gibi her şey ayarlandı. Bir sorun çıkmayacağından eminiz." dedikten sonra telefonu kapattı.
Neydi lan şimdi bu? Kim, neyi ayarlamıştı? Yoksa bilinmedik bir aksiyon filminin içine mi düştüm? Ya da birine komplo mu kuruldu?
En önemlisi ise, benim mükemmelliyetime bir zarar gelecek miydi?
Yok canım o kadar olamaz. Yani umarım.
Düşüncelerimi bölen şey aşağıdaki adamların bir anda dağılmalarıydı.
Her ne olacaksa birazdan yaşanacak gibi duruyordu ve bunun tehlikeli bir şey olacağından adım gibi emindim.
Aklıma gelen şeyle hızla salona koştum.
Jimin de içerideydi. Can yoldaşım da oradaydı. Ona bir şey olmasına izin veremezdim.
Kalabalık arasından gözlerim mor saçlar arıyordu. Acilen onu bulmam lazımdı.
Bir süre daha etrafa bakındıktan sonra sonunda Jimin'i bulmuştum.
Çarptığım insanları umursamadan hızlı adımlarla yanına ilerledim ve kolundan tutarak kendime çevirdim.
Maskesinin altından bana attığı şaşkın bakışları görebiliyordum. Kaşlarımı çatarak konuştum.
"Jimin, buradan çıkmamız lazım."
diyerek Jimin'i kolundan tutup kapıya doğru sürüklemeye başladım.Elimi tutarak beni durdurmaya çalışıyordu fakat çabaları boşaydı. Cüsse olarak da ondan büyük olduğum ve onun da zaten minicik bir şey olması işimi kolaylaştırıyordu.
"B-bir dakika. Ne oluyor? Neden gitmemiz gerek? Anlamıyorum Jin, açıklar mısın?" dedi şaşkınlıkla.
Bir anda durdum ve arkamı dönerek yüzüne baktım. Maskesinin altından kaşlarını çattığını hissedebiliyordum.
Oldukça ciddi bir yüz ifadesine bürünmüştüm aksi taktirde şaka falan sanacaktı.
"Bak Jimin. Dışarıda bir sürü adam var. Fakat hiç birinin Jungkook'un koruması olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Onları konuşurken duydum ve bir şeyler planlıyorlardı. Eğer hemen buradan git-"
Cümlem yarım kalmıştı. Sebebi ise bir anda salona açılan ateşleri.
✔✔
Bu şarkıya tek düşen ben olamam değil mi?
Neyse;
Ehehhey ekşınlı bölümler olacak.
An itibariyle Jin'in götü tutuştu arkadaşlar şu an Jimin de sakinleştirmeye çalışıyor.
Bu arada...
Ani gelecek darbeyi kaldıramayacak olanlar medyaya bakmasınlar lütfen.
Bizzat ben tarafından test edildi :)
💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr.kim | •taejin•
Fanfiction"Eğer bu arkadaşın kadar iyi bir parçaysan onu bırakırım ama yerine seni alırım." Çaresiz olan çocuk ne yapacağını bilmeksizin öylece dikiliyordu. En sonunda katil olan konuştu. "Maskeni çıkar ve bana yüzünü göster." Çaresiz kalan çocuk maskesini çı...