Bir kız varmış. Kimseden farklı bir özelliği yokmuş. Ailesiyle mutlu mesut yaşarmış.Aradan zaman geçmiş ve bir gün ailesi ölmüş. Ailesi ölmeden kızına yaşadıkları büyük ve 3 katlı villayı miras bırakmışlar. Kızın başka kimsesi olmayınca villa da tek başına yaşamaya başlamış.
Günün birinde kız yanık kokuları almaya başlamış. Merakına yenik düşüp pencereden bakmış ama etrafta hiçbir şey görememiş. Korkmaya başlamış. Yavaş yavaş tüm odaları gezmiş.Ve villanın en alt katındaki yangını fark etmiş.Kız bağırmaya başlamış. Bir çıkış yolu aramış fakat en üst katta olduğundan yüksekten atlarsa ölürmüş. Orta kata inmeyi düşünmüş fakat o böyle düşünürken orta kat alevlenmeye başlamış. Biraz daha beklerse evle birlikte yanacakmış.Her şeye rağmen gözlerini kapamış ve merdivenleri inmeye başlamış. Merdivenlerden yuvarlanmış ve yanmaya başlamış. Sonunda dışarı çıkabilmiş ama cayır cayır yanıyormuş.
Evlerinin hemen karşısında bir köprü varmış. Kız koşarken o köprünün altına ve köprünün tam ortasına gelmiş ve ilerleyememiş. Kız bir yandan cayır cayır yanarken bir yandan da çığlık atıyormuş.
Daha fazla dayanamamış ve kendini bırakmış. Vücudu kül olmuş ve köprünün ortası kül dolmuş.
Şimdi bu köprünün altından geçen herkes genç kızın çığlıklarını duyuyor.Ama kimse hiç birşey yapamıyormuş. Çünkü kız kül olup gitmişti,ne yazıki herkes o kız kül oldu diye üzülüyordu çünkü annesi kız onlara emamet etmişti. Emanete göz kulak olamadık diye herkes kızın cenazesini yapalmıda annesi nur içinde yatsın demişSON