Lisa'dan;
JungKook'un tarif ettiği dolabı bulduğumda ufak çaplı da olsa sevinmiştim. Rameni almak için uzandığımda boyumun yetişmediğini fark ettim. Aramızda yaklaşık 10 cm olduğundan bu dolapların boyu ona göre ayarlanmış olmalıydı.
Parmak uçlarıma çıkıp, almaya çalışırken arkamda hissettiğim kişi ve rafa uzanan kemikli eller ile JungKook olduğunu anlamıştım.
Doğrulamak için arkamı döndüğümde, iyi haber o JungKook'tu. Kötü haber şuan gereğinden fazla yakındık
Ramen paketini almasına rağmen pozisyonunu bozmayan JungKook'a doğru fısıldadım
-JungKook lütfen çekilir misin?
Başını hayır anlamında salladıktan sonra başını saçıma yaklaştırdı. Burnunu saçıma dayadığında kokladığını anlamıştım.
-JungKook n-ne yapıyorsun?
Başını hızlıca geri çekerken konuştu. İfadesiz suratıyla baktı.
JungKook'tan;
Sadece içimden gelen hislerle saçına burnunu yaklaştırdığımda fısıldadı.
-JungKook n-ne yapıyorsun?
Sana kendimi yavaşça kaptırıyorum diyerek doğruyu söylemek yerine hafif gülümseyen yüzümün ifadesini değiştirdim. İfadesiz surat ifademle konuştum
-Benim şampuanımı kullanmışsın bir daha olmasın
Dedikten sonra hızla salona gittim. Ben bir vampirdim. Vampirler duygusuz olmalıydı. Kendimi ona kaptırmamam gerekiyordu.
Lisa'dan;
Gittikten sonra kıpırdamadan durmuştum.
Yalan söyleyemezdim, beni fazlasıyla etkiliyordu
Ama o sonuç olarak bir vampirdi. Ve ben bir anlaşma için buradayım.
Ramenimi hazırlayıp salona gittiğimde, o da oradaydı.
Gülümsüyordu ve beni görünce gülümsemesi hemen solmuştu. Benden nefret ettiğini düşünmeye başlamıştım. Ağzıma getirdiğim rameni bitirdikten sonra konuştum.
-Jackson nerede?
Dediğimi duyduktan sonra kaşları çatılmıştı.
-Bu seni neden ilgilendiriyor?
Bende kaşlarımı çattım
-O benim tek arkadaşım
Gözlerimi bana dikip, konuştu
-Bodrum katta, son halini gördükten sonra gelip bana kızma. Kötü olur
Nedensizce sinirlenmişti ama şuan umrumda olan tek şey Jackson'un durumuydu.
Yemeğimi bırakıp bodrum kata indiğimde öksürük seslerini takip etmiştim.
Kapıyı açtığımda yerde her yeri kan içinde olan bir Jackson beklemiyordum
Hemen yanına eğilip, yüzünü elim içine aldım. Yanağında hissettiği el ile gözleri açılmıştı
-Lisa..
Dedikten sonra yine öksürmeye başladı. Ben ise onu kendime çekip sarıldım.
-Şşşt, konuşup kendini yorma. Ben buradayım
Gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. O benim çocukluk arkadaşım gibiydi daha çok. Birden beynimde yankılanan ses ile durdum
Jackson'u bırak ve yukarı çık
Dinlemedim. Bir kez daha bu söz beynimde tekrar edildiğinde boynumda daha önce hiç hissetmediğim bir acı hissettim.
Bedenim benden bağımsızca yukarı çıktığında yine bağımsızca salona gidip, yanına oturmuştum.
-Bir anlaşma yaptık Lisa. Sözümden çıkmayacaksın
Dolu gözler ile başımı salladığım bedenim artık benim kontrolümdeydi.
O ise ışık hızında kucağıma yattığında ağzımı araladım. O ise gözleri kapalıyken, benden önce davrandı.
-Sakın tek kelime dahi etme. Bir vampir olarak uyumam imkansız. Sadece gözümü dinlendiriyorum.
Yine ağzımı açtığımda konuştu
-Susmazsan ağzını kapatmak için başka yollar da biliyorum
Dediğinde ağzım kapandı. Bahsettiği şeyin öpüşmek olduğunu herkes anlardı!