Bölüm 2

1.9K 30 2
                                    

  Babam arabayı sakin bir yere park edince kulaklığımı çıkarıp inmeye hazırlandım.Sanırım okula biraz erken gelmiştim.Olsun,atölyeye hemen kurulup resimlere devam etmem gerekiyordu.Tuvallerimi ve boyalarımı rastgele attığım resim çantamı alıp arabadan indim.Hava ne kadar soğuktu böyle.Gerçi Ankara'dan ne beklersin ki? Okulun alt katında sadece basketbol sahası ve atölye olduğu için atölye aşırı sessizdi.Bu sessizliği ve sabahın erken saatini tuvallerimi bitirmek için bir fırsat olduğunu farkedip hemen işe koyuldum.

  Resim hocam tarafından adeta zorla çizmek zorunda kaldığım manzara resmim bitmişti.Uzaktan resmimi incelerken çantamdan bir enerji içeceği alıp içmeye başladım. Bacaklarım ve popom oturmaktan uyuşmuştu artık.Güzel Sanatlar okuyacağım kesinleştiği için okuldaki zorunlu dersler hariç  derslere girmiyordum.Özel Okul sağolsun.Üst katlara çıkmak çok yorucu geldiği için basketbol sahasına gitmeye karar verdim.Top sesleri atölyeden çıktığım an yankılanmaya başlamıştı bile.Erkek basketbol takımı maçlara hazırlanıyordu şu sıralar.Rahatsız etmek istemeyen adımlarla sakince arka koltuklardan birine oturup kulaklığımı taktım.Yanımda bir kıpırdanma hissedince kulaklığımı çıkarıp yanıma döndüm ve kan ter içinde kalmış gülümseyen Kerem'i görünce ister istemez ben de gülümsedim.

  "Selam,seni hiç görmezdim burada.Hangi rüzgar attı seni?"

  "Atölyenin camlarını açtım içerisi havalansın diye,kantine çıkmak da zor gelince kendimi buraya attım." Kerem tebessümlü bir yüz takınarak,
"İyi yapmışsın.Ders başlamış.Sonraki derse giremem bu yorgun halde.İstersen kantine çıkıp bir kahve içelim mi?"  Aslında  şuan tek ihtiyacım olan şey bir kahve olabilirdi.Ama resmimin ince işleri kalmıştı hâla.Kerem cevap bekler halde bana bakarken,
"Olur.Ama dersinin başlamasına daha varsa kahveleri atölyede içsek?" diye teklifte bulundum.Hoşuna gitmiş olacak ki,
"5 dakika bekle hemen duş alıp geliyorum." deyip cevap beklemeden hızlı adımlarla soyunma odasına gitti.



"Bunların hepsini sen mi çizdin cidden!Ben birini çizmek için aylarca uğraşırdım.Vay bee..." diye sesli şekilde düşünürken sadece tebessüm etmek ile yetindim.Kahvemi sigara eşliğinde bitirmiştim ama Kerem ağzına bile sürmemişti.
"Neden içmedin?" deyip gözümle sigara paketini işaret edince,
"Sabahları sigara içemem ben." deyince geçen bizde neredeyse 1 paket sigara içen o muydu diye düşünmeden edemedim.

"Ee Egemen,biraz kendinden bahsetsene." deyince ne anlatabileceğimi bilemedim.
"Sen kendin hakkında bir şey söyle,sonra ben." diye teklif sununca beğenmiş olacak ki hemen gözünü duvara dikip düşünmeye başladı.

"Kedim ve köpeğim var.Aslında kedi Buket'in.Dünyanın en manyak kedisi.Sabah evden çıkar gecenin bir yarısı gelir paşazade.Ama benim köpeğim öyle mi?Öyle tatlı ki minicik,avucum kadar."

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle köpeğini anlatmaya devam etti.Aslında Kerem dışarıdan soğuk ve sert birisi gibi duruyordu nasıl bir canlıyı anlatırken böyle tatlılaştı şaşırmıştım doğrusu.Önyargılarımı bir kenara çekip ben de kendim hakkında bir şey düşünmeye başladım.Basit bir bilgi olması için,
"Sadece kahve içerken sigara içerim.Ha bir de normal sigara içemem mentollü içiyorum günde belki 1-2 tane." Gözlerini faltaşı gibi açmış beni dikkatle dinliyordu.Sıranın onda olduğunu anlamış olacak ki tam düşünmeye başlayacakken ders zili çaldı.Omuzlarını düşürüp, "Yarın devam ederiz." deyip koşa koşa derse gitti.Şaşkınlık içinde arkasından bakakalmıştım.Kerem de mi benim gibi asosyal birisi acaba da atölyede benimle oturmayı sevdi?



   "Gençler 10 dakika içinde tüm yemek veya tuvalet gibi ihtiyaçlarınızı halledip buraya gelin,oyunun akışını alacağız." Herkes hocanın bu sözlerini beklercesine sahneden atlayıp  kantine ve tuvaletlere dağıldılar.Sessizliği fırsat bilip kulaklığımı taktım ve oyunumuzun textini alarak hazırlanmaya başladım.Tüm enerjimi takınarak  sahnemi çalışmaya başladım. Seda'nın beni izlediğini farkedince sarılmak için yanına gittim.Dikkkatini bana vermesi için dudaklarından öpüp telefonunu hemen cebime attım.Günlerdir göremiyordum,telefonu ile uğraşmasını istemiyordum.Dudaklarımızı ayırıp,
"Sahneni beğendim." deyince cevap olarak dudaklarına bir öpücük daha kondurup kolumu omzuna attım.Oyuncular yavaş yavaş sahneye toplanınca Seda birden benden ayrıldı ve koltuklardan birine oturdu.Anlam veremez bakışlarla onu süzdüm.Umursamaz bir şekilde sahnedeki oyuncuların ısınmalarını izliyordu.Göz devirip kulise geçip benim sahnemin gelmesini beklemeye başladım.



Oyun akışı bitince tüm oyuncu arkadaşlarım ile eksiklerimizi konuşmaya başladık.Tam Ayda'ya sesini güçlendirmesi gerektiğini söylerken Seda bana bakmadan gitti.1-2 dakika sonra herkes dağılmaya başladığında binanın dışında Seda'yı aramaya başladım.Duvarın dibinde beni beklediğini görünce hemen yanına ilerledim ama konuşmama izin vermeden,

"Egemen,bana artık hiç zaman ayırmadığının farkında mısın.Sürekli ya atölyen ya tiyatron.Ben hayatının hangi konumundayım?" deyince şaşkınlık içerisinde ona baktım.Böyle bir şey beklemiyordum.Ama asla altta kalmayı sevmeyen bir insan olarak,

  "Seda tamamen bencillik ediyorsun.Hayatımı bu yönde sürdüreceğimi sen de biliyorsun.Sen hayatımda ailemden,tiyatrodan ve resimden sonra geliyorsun." deyince gözünden bir yaş düştü.İçimde vicdan sızlamalarını susturmaya çalışarak ona dikkat kesildim.Yıldönümümüzde ona aldığım güneşli kolyeyi boynundan çıkarıp elime tutuşturdu.

"Egemen."
"Seda bu konuyu daha sonra sakince konuşalım tatlım lütfen."
"Daha sonra konuşmayacağız Egemen.Daha doğrusu hiç konuşmayacağız.Sana sanat ve aşk hayatında başarılar diliyorum.Beni sakın arama." deyip hızlıca sarı ceketi ile karanlıkta kayboldu.

Duman•bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin