Sabah başımda öten alarmı kapattıktan sonra saate bakmak için telefonumu aldım.Saate bakmam ile yataktan fırlamam bir oldu.Saat 09.40 dı.Hemen banyoya gidip hızlıca elimi yüzümü yıkadım ve üstüme rastgele bir şeyler geçirdikten sonra anahtarları alıp evden ayrıldım.
................................................................................................................................................................
Hızlıca koşuştururken ayağım kaydı ve maalesefki düştüm.Yanıma bir kadın geldi ve kalkmam için bana yardım etti."Teşekkür ederim." dedikten sonra doğruldum ve kalkmak için hareketlendim.Tam gidecekken kadın "Kızım gel sana bir kahve yapayım hem ayılırsın." dedi.Bende karşılık olarak "Ah çok teşekkür ederim ama işe geç kaldım.Bir daha ki sefere olsun." dedim.Kadının yüzünü şüpheli bir ifade aldı."İşe başlama saatin kaç?" diye sordu kadın.Bende "Normalde 07.00 ama ben bugün biraz geç kaldım" dedim.Kadın ise gülerek cevap verdi."Saat 10.20 sen baya bir geç kalmışsın".Kadının dediği şey ile gözlerim fal taşı gibi oldu.3 saattir yoktum ve büyük ihtimalle şirkette kriz çıkmıştır."Ee geliyor musun?" diye sordu bir kez daha kadın.Bende gönlü olsun diye tamam dedim.
................................................................................................................................................................
Kadın bir çiçekci dükkanı yönetiyordu.Elinde iki fincan kahve ile yanıma gelip oturdu.Birini bana verdi diğerini de kendisi aldı.Kahvelerimizi yudumlarken sohbet ediyorduk.Kadının müşterisinin gelmesiyle bende teşekkür edip kalktım.Tam kapıdan çıkacakken yağmur yağmaya başladı.Herkes koşuşturuyordu.Şansa yanımda hem şemsiye yoktu hem de montumun şapkası yoktu.Bende diğerleri gibi koşuşturmaya başladım.Bir durağa geldiğimde hemen altına girdim.Sırılsıklam olmuştum.Yağmurun sesi bir melodi gibi geliyordu.Yağmur biraz daha yağmaya devam etti ve en sonunda durdu.Cebimden telefonumu çıkardım ve yürümeye başladım.Direkt telefona bakarak yürüyordum.Sonra birisine çarptım.Hem ben hem de telefonum düştük.Telefonumun kırılmış olan camına dolu gözlerle bakarken bana çarpan kişi "Kalkmayacak mısın?" diye sordu.Ben sinirli bir şekilde kalkarken oda telefonundan bir şeye bakıyordu."Kalkman tam 20 saniye sürdü".Cidden bunu mu hesaplamıştı?Bunu hesaplayacağına benim telefonumun masrafını düşünsün!"Hey hem telefonumu düşürüyorsun hemde yerden kalkma süremi hesaplıyorsun.O telefonun ücretini ödeyeceksin!".Çocuk bir elimde duran kırık telefona bir de bana baktı."Zorunda değilim" dedi.Buna cidden sinirlenmiştim işte ne demek zorunda değilim?Çok ukalaca tavırları vardı."Telefonumu kıran sensin birde gelmiş bana zorunda değilim diyorsun.Ya alıcaksın ya alıcaksın?".Çocuk çok bilmiş bir tavırla yüzüme baktı.Ukalaca bir gülüşten sonra "O zaman şöyle yapalım ben telefonu almayayım sende yoluna devam et olur mu?" dedi.Bu sırıtışı ve sözünden sonra daha da deliye döndüm."Bak bay ukala.." "Jimin.İsmim Jimin" "Bak Jimin bu telefonun parasını ödemeni senden RİCA ediyorum" dedim."Bende diyorum ki ÖDEMİCEM".Tek kaşımı kaldırarak"Ödemeyeceksin?" dedim.İsmi Jimin olan şahısda kafasını evet anlamında salladı.Jimin'in elinden telefonunu alıp yere attım.Bana şaşkın ve kızgın bakışlar atıyordu.Aynı anda bir sürü duygu yaşıyordum.Öfke,sevinç,pişmanlık,endişe..Ama şuan yoğun olan sevinçti.Jimin öfkeyle telefonunu yerden aldı."Ne yaptığını sanıyorsun?Parasını ödeyeceksin!" "Sen benim telefonumun ücretini ödedikten sonra bakarız bir ara" "O nedemek ya öyle?" "Hatırlatırım sen benim telefonumu kırmıştın." "Senin yüzünden işe geç kaldım" dedi Jimin. "Umrumda bile değil". "O zaman senin telefonunda benim umrumda değil.Ben gidiyorum" diyerek gitti.1 günde neler yaşamıştım ya.Jimin'in arkasından,dil çıkararak el salladım.
................................................................................................................................................................
Şirkete geldiğimde saat 13.20 di.Montumu çıkarıp oturduğum koltuğa bıraktım ve bilgisayarımı açıp çalışmaya başladım.Geldiğimi kimse fark etmemişti.Bende yokluğumuda fark etmemişlerdir diyerek umursamadan çalışmaya devam ettim.
................................................................................................................................................................
Akşam çıkış saatinde montumu giydim ve kapıya doğru ilerledim.Tam kapıdan çıkacakken Bay Kim "Haneul" diye seslendi.Arkamı dödüm ve Bay Kim'e "Buyrun efendim" dedim.Bay Kim "Bugün seni aradım ama yoktun telefonuna da cevap vermedin?" dedi."Aa şey efendim ben arşivdeydim telefonumun da şarjı bitmiş şansa" "Arşivde ne işin vardı?" "Şey efendim son yaptığımız toplantının dosyalarına bakıyordum.Grafiksel durumlarını karşılaştıracaktım." diye bir yalan uydurdum.İşimden kovulmak istemiyordum."Tamam ama bir daha ki sefere seni aradığım zaman bulayım.Heh bide oğlum gelecek oda artık bizimle çalışacak.Sende onun kişisel asistanı olacaksın." "Tamam efendim" "Onuda aradım bugün ama oda açmadı telefonunu.Sanırım bugün herkesin telefonunun şarjı bitti." Küçük bir gülümseme attıktan sonra iyi akşamlar diyip şirketten çıktım.
................................................................................................................................................................
Milkshakemi yudumlarken yanıma arkadaşım Tyuzu geldi."Sonunda gelebildin Tyuzu" diyerek çok beklediğimi ifade ettim."Kusura bakma çok beklettiysem.Trafik vardı,taksi bulamadım derken biraz gecikmişim" dedi mahcup bir ifadeyle."Sorun yok.Ne içersin?" diye sordum.Oda biraz düşündükten sonra "Bir fincan acı kahve alırım" dedi.Kahvesini sipariş etti.O acı kahve diyince aklıma bu sabah yaşadıklarım geldi.Çiçekci dükkanı olan kadın,telefonumu düşürüp kıran bay ukala Jimin..Ne kadar çok şey geçti başımdan bugün.Ben bunları düşünürken Tyuzu'nun kahvesi geldi ve sohbet etmeye başladık."Ee sen ne yaptın işlerini halledebildin mi?" diye sordu Tyuzu."Yani sayılır." diyerek kısa bir cevap verdim.Bir yandan içeceklerimizi yudumluyor bir yandan da sohbet ediyorduk.
................................................................................................................................................................
Anahtarları masanın üstüne bıraktıktan sonra montumu astım ve kendimi direkt koltuğa attım.Tyuzu kahvesini bitirdikten sonra saatin geç olduğunu söyleyip kalkmıştı.Bende bir taksi çevirip eve gelmiştim.Odama çıkıp üstümü değiştirdim ve bu yorucu günün ardından kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Merhabalar umarım yeni serimizi keyifle okursunuz.
Oy vermeyi unutmayın.Sizleri seviyorum<3