3

8.4K 678 3.6K
                                    

Zil çalar çalmaz sınıftaki herkes ayağa kalktı. Dersi sürdürmesinin imkansız olduğunu fark eden zavallı edebiyat öğretmeni, cümlesinin yarıda kalmasını önemsememeye çalışarak masadan kitaplarını topladı. Lisede öğretmen olmak zordu, Helsby Lisesi'nde öğretmen olmak ise hayatta kalma mücadelesi gibiydi.

Burada öğretmen olmaktan daha zor bir şey varsa, o da öğrenci olmaktı. En azından Harry'ye göre. 2 yıldır, yani geldiği günden beri bu okulu sevemiyordu. Enteresan öğrencileri olan bir okuldu. Özellikle Harry'nin yaşıtları olan Sophomore'lar ve bir üst sınıftaki Junior'lar.

Bu iki yaş grubu arasında tuhaf bir ilişki vardı. Freshmen ve Senior öğrencileri tanımıyorlardı. İki grup sadece birbirini tanıyor, birbiriyle muhattap oluyordu. Lisede ikinci yılını okuyor olan Sophomore öğrencilerin bir kısmı, üçüncü sınıftaki Junior öğrencilerden hoşlanıyordu. Junior öğrencilerin de bu hoşlantı sebebiyle burunları kalkmıştı, birisinden hoşlanan zavallı kişilere hayatı dar ediyorlardı.

Örnek vermek gerekirse; öğle arası geldiği için dersten uçarak çıkmış, kitaplarını dolabına sığdırmaya çalışan Harry bir Sophomore'du. Junior öğrenci olan Cooper'dan hoşlanıyordu.

Bir bakıma sapyoseksüeldi. Okula ilk geldiğinde, Cooper onun ilgisini çekmişti. Çalışkandı, sürekli kitap okuyordu, genel kültürü zengindi. Kimseyle konuşmazdı ve çok mutsuz görünüyordu. Her türlü, Harry'nin radarlarındaydı.

Tanıdıkça da Harry onun iyi kalpli olduğunu düşünmüştü. Tam aradığı insanın o olduğundan emindi. Ondan fena hoşlanıyordu.

Sonra Cooper evrim geçirmişti. Harry'nin sevgisiyle şımarıp onu kullanarak kendine arkadaş ortamı oluşturdu, arkadaşlarının Harry'e eziyet etmesine göz yumdu, normalde metafizikle ilgilenip kitaplar okuyan çocuk, arkadaşlarıyla saçma sapan geyik muhabbetleri yapıp futbol oynayan bir ergen oldu.

Cooper'dan hoşlanmak, onun arkadaşlarının hedef tahtası olmaya dönüştü. Mason, Owen ve Louis. Ah, Louis... Harry onu her an boğarak öldürebilirdi. Her şey onun başının altından çıkıyordu. Cooper'ı yoldan çıkaran kişi en başta oydu zaten.

Owen önceleri Harry'yi severdi, ona herhangi bir konuda yardıma ihtiyacı olursa yardımcı olabileceğini bile söylemişti. Ama sonra Louis onu da ayarttı, böylece Owen da çakma Louis haline geldi.

Yemekhane sırasında beklerken, Harry'nin en yakın arkadaşı olan Niall heyecandan kıpır kıpırdı. Etrafta tanıdık kimse olup olmadığına baktıktan sonra Harry'nin kulağına yaklaştı. "Hey, anlatsana, Louis ile mesajlaşmak nasıl gidiyor?"

Onun sahte bir hesap açıp Louis'ye mesaj attığını bilen tek kişi Niall'dı. Bu ikisinin ortak eğlencesiydi.

"Sana attığım ekran görüntüleri dışında bir şey yok. Beklediğimden daha sıkıcı." dedi Harry. Sıra kendisine geldiği için çelik tabldot tabağını yemekhane görevlisine uzattı. Yağlı sebze yemeğinin ve patetes püresinin tabaktaki bölmelere konuluşunu izledi.

"Ne bekliyordun ki, mesajlaşırken amuda kalkmasını mı?" dedi Niall. O kendi şakasına gülerken Harry gözlerini devirdi. Kendisine bir dilim ekmek ve bir tane kırmızı elma aldı, Niall'ı bırakarak diğer arkadaşının olduğu masaya ilerledi. Sarışın çocuğun arkadan geldiğini hissediyordu.

"Selam!" dedi Liam; Harry ve Niall'ı görür görmez. İkisi de onun olduğu masaya oturdu. "Selam, n'aber?"

"Pazartesi günü ne kadar iyi olunabilir ki? Özellikle de babam beni Pazar günü zorla kiliseye götürüp hayatımı mahvetmişken?" Liam'ın babası sıkı bir katolikti. "Neyse, siz nasılsınız, neler yaptınız bu hafta sonu?"

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin