8. Bölüm - Belkide Sonumuzdu?

435 25 2
                                    

Bu bölüm karakterlerin mutlu gözükmelerine rağmen içlerinde yaşadıkları fırtınaları anlatması oldu, yani onların iç dünyasını yazdım. Kitabın adına ve amacına uymaya adım atan ilk bölüm oldu belkide, bilemiyorum. Her neyse, votelar düşmüş biraz üzüldüm :/ Yinede 400 okuyucu beni çok mutlu etti :D
Bölüm Şarkısı: Katy Perry - Wide Awake

2 hafta sonraki yarışmalar nedeniyle okulun 2 haftalık bir tatile girmesi, Arthur'u zorda olsa A sınıfına geçirebilmenin şerefi ve yanlız bir şekilde yatağımda uzanmanın mutluluğu yüzümdeki gülümsemeyi büyültüyordu.

Ailem ne yapıyordu? Yaşadıklarından bile emin değilken rahat olmam fazla bencil ve düşüncesizce değil miydi? Aramalarım, mesajlarım boşaydı. Onlara ulaşamıyordum. Ama ölmediklerine inanıyordum çünkü değer verdiklerimden birine zarar gelse ne kadar uzakta veya yakında olsun bende acılarını hissediyordum, sanki hepsiyle onların bilmedikleri bir bağ kurmuştum...

İşte bu yüzden düşünmemeliydim her düşündüğümde mutluysam üzülüyor, üzgünsem psikopatça gülebiliyordum.

Ama şuan düşünmek için harika bir zamandı.

Tavanı dikizlemeye devam ettim.

Yanlışlar. Biten hayatlar. Yakılan cesetler. Kalbine kazık sokulanlar. İnsanlar. Ağlayan bebekler. Yapayalnız çocuklar... Hepsini yaşıyor gibi görmeye başlamıştım.

Belkide biz Dünya'nın elimizden kayıp gitmesine sebep oluyorduk. Hepimiz bir hayalin peşinden gidiyorduk umutlarımız, hayallerimiz tükendiğinde bizi hayata bağlayan ip kopuyordu ve beklenen son ölüm geliyordu. Peki ya insanların 'Yaratık' diye hitap ettiği biz ne olacaktık? Bizim her zaman bir umudumuz var mıydı? Yada bizi burada tutan bir neden? Hayır.

İşte orada Aşk geliyordu. Birgün hepimizin kalbinde umutların hayallerin ruhsuz bedenlerimizde canlanmasını sağlayan mükemmel bir şeydi o. Ne yaratıklar ne de insanlar fark etmezdi. Son umudun tükenirken seni bulurdu Aşk... Ruhunu teslim ederken gelirdi. Bazen seni üzerdi, ağlatırdı ama seni canlı tutardı. Aşk yaşamak için sebepti belkide? Belkide Sonumuzdu?

Ben kimseye aşık olabilecek kadar yakın değildim her zaman duvarlarım vardı. O duvarlar yıkılmazdı çünkü onlar sönmüş umutlardan oluşmuştu.

O duvarlar yıkılmazdı belki ama ya biri o duvarlardan seni çıkarırsa? İşte Aşk buydu... Kurtarıcın.

Her zaman bir umudum vardı, gülümsemek için bir sebep, işte bu beni o duvarların arkasında karanlıkta kalmaktan kurtarıyor bir Güneş gibi parlıyordu. Şimdi düşünüyorumda Vampirler ruhsuz birer canavar değildi, ruhsuz olan insanlardı, umutları tükenmiş olanlar. Gözlerimi açtım şuana kadar kapattığımı fark etmemiştim. Yataktan kalktım ve aynanın karşısında durdum. Gözlerim koyu kırmızı ve bir kurtun gözleri gibi koyu bir sarı rengini almıştı. Bu gerçekten müthiş görünüyordu. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Bu gözlerimdeki duygu yoğunluğunu giderirdi ve mavi haline geri dönmesini sağlardı.

***

Justin'in Gözünden

İnanmak... Şuan aceleyle işine koşturan kadının, elindeki balona bakıp gülen herşeyden habersiz çocuğun, iki kuruş için dilenen adamın koşulsuzca yaptıkları şeydi belkide bu? Bu umut Belkide Sonumuzdu?

Kötü zamanlarında yanında olacağını düşündüklerin senden uzakken hiç düşünmediğin birinin yanında olması kaderin bir oyunu muydu? Ashley... Beni aldatmıştı ve yanımda tesadüfende olsa Isabella vardı. Büyük haksızlıktı! O zaman yanımdaysa bu karmaşık zamanda da yanımda olmalıydı! Burada değildi, kimse yoktu... Yanlız kalmak mı iyiydi yoksa yanında birinin olması mı, bu sorunun cevabını net veremiyordum işte.

Sanırım kafamın içindeki seslerden bu uçurumdan atlayara kurtulabilirdim. Ama bu kaybetmek olurdu ve ben kaybetmezdim, ben Justin Bieber'dım. Küçük bir ışıktan Güneş'i çıkarabilirdim.

Sadece şuanda birinin yanımda olmasını istiyordum...

Buradan sonrasını Katy Perry - The One That Got Away ile okuyabilirsiniz.

Rehberde onun adını buldum ve aradım. Bugün ona telefon sapıklığı yaptığım telefonu yanıma almamıştım böylece benim olduğumu anlamazdı.

"Alo?" Dedi.

"Merhaba."

"Seni tanıyor muyum?"

"Imm... Evet hatta nefret bile ediyorsun."

"Justin?" Yuh! Nefret bile ediyorsun diyince hemen adımı söyledi. Bu kadar çabuk bulacağını düşünmemiştim. "Beni neden aradın? Numaramı nereden buldun? Söylesene!" Diye devam etti. Çığırmasından dolayı telefonu biraz kulağımdan uzaklaştırdım.

"Unutma ben Justin Bieber'ım, her istediğimi yapabilirim."

"Hı hı kesin. Her neyse boşver. Ne olduğunu söylede filmi izlemeye devam edeyim, beni oyalıyorsun!" İşi vardı işte, gelmezdi. Gerçi işi olmasa bile gelmezdi o ayrı mesele.

"Isabella... Her neyse boşver, gelemezsin zaten."

"Justin! Söyle hadi!"

"Aquamari tepesinde bazen yamaç dalışı yapılan bir yer varya oradayım. Gelebilir misin? Önemli." Telefon yüzüme kapanınca gelmeyeceğini anladım. Yaklaşık 10 dakika sonra biri adımı seslenince arkamı döndüm. Gelmişti.

"Selam?" Dedi el sallayarak. Hafif gülümsüyordu, ona gelmesini işaret edince tereddüt etmeden yanıma geldi ve oturdu. "Buraya geldiğini bilmiyordum. Burası sadece benimdi." Hadi ama o yokken ben buradaydım.

"Sen yokken ben buradaydım. Burası benim!" Gözlerini devirdi. Uzun bir sessizlik oldu, sadece dalgaların kayalara çarptığında çıkan ses duyuluyordu.

"Sencede beni buraya neden çağırdığını söylemen gerekmez mi Justin?"

"Evet evet," Sadece yanlız olmaktan sıkıldığım için onu çağırmıştım bir sebep yoktu ki. Aklıma gelen fikirle ona döndüm ve babamın bana anlattıklarını ona anlatmaya başladım. Sonlara doğru zaten çatık kaşlarını daha çok çatabilirmiş gibi bana baktı.

"Bu cidden saçmalık Justin."

"Aynı fikirdeyim." Batmaya hazırlanan Güneş'e baktım onu 14.00 civarında çağırmıştım, bu kadar zaman olmuş muydu?

"Aslında seni iyi olmadığım için çağırmıştım." İtirafıma karşı burukça gülümsedi, kabul etmeliyim bunu beklemiyordum.

"Biliyordum."

"Nasıl? Nerden anladın?"

Kafasını yavaşça salladı ve "Yorgun, umutsuz ve bıkmış görünüyordun, ne alaycı bir yüz ifadesi yada huzurlu bakmıyordun. Bir farklılık olduğu belliydi. Buraya gelmemin asıl sebebi: benimde aynı durumda olmam ve yanımda birinin olmasını istemem." Ben birşey demeden bana sarıldı ve sessizce ağlamaya başladı. Onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

"Lütfen, seninde buna ihtiyacın var. Biliyorum!" Haklıydı. Bu seferlik böyle olabilirdi. Sonra ne olacağını düşünmek yerine bu anı yaşayıp kollarımı beline doladım.

"Belkide Sonumuzdu?" Dedim fısıldayarak.

"Belkide Sonumuzdu bu yaşadıklarımız?" Diye devam etti.

"Belki..."

Sizi Seviyoruum!

-TumblrGirlll

Dark Love (Vampires And Wolves)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin