Draco, yatakta tıpkı bir bebek gibi kıvrılmış uyuyan eşini izliyordu. Yüzünde kurumuş göz yaşlarının izleri, hacmini kaybetmiş saçları, sıyrılan pijamasından görünen belindeki çatlaklar ve art arda yaptığı düşüklerin sebep olduğu bacaklarındaki varislerle, düğün fotoğrafındaki kadına benzemiyordu artık. Hayır, Draco hala eşini çok güzel buluyordu, rahatsızlık duyduğu konu Hermione'nin solmuş görüntüsüydü. Ne karnına ve kalçalarına yerleşen fazla kiloları görüyordu ne de yüzündeki mimik çizgilerini. Sakinleştiricilerin verdiği derin uykudayken eski Hermione gibiydi ama Draco biliyordu ki uyandığı anda gözlerini görecekti, o hüzünlü, kırgın, suçluluk dolu bakışları.
Savaştan sonra beklenmedik şekilde yakınlaşmışlardı. Önceleri iş icabı karşılaşıyorlardı; nezaketen selamlaşmalar, kısa sohbetler. Zamanla arkadaşlığa evrilmişti bu zayıf bağ. Ardından bir anda aşık olmuş, Malfoy ailesinin itirazlarına rağmen evlenmişlerdi. Narcissa kolay yola gelmişti, Lucius ise uzun zaman geçici heves olarak gördüğü genç kadını istememiş, sonunda zor da olsa kabullenmişti. İlişkileri mesafeliydi ama en azından bir araya geldiklerinde kıvılcım çıkmıyordu eskisi gibi.
Evliliklerinin onuncu yılıydı, otuz yaşından beri çocuk sahibi olmak istiyordular. Görüntüde olumsuz bir durum yoktu ama Hermione'nin tüm gebelikleri ilk üç ayda sonlanmıştı. Beş yılda yaşanan dört düşük ve iki dış gebelik hem fiziksel hem de zihinsel izler bırakmıştı. Hermione öfke kontrol problemi yaşamaya başlamıştı ve depresyondan muzdaripti. Sıkıntılar birbirini tetikliyordu, duygusal dalgalanmalar yeme bozukluğuna yol açıyor, yeme bozukluğu kilo aldırıyor, fazla kilolar uyku kalitesini düşürüyor, düşen uyku kalitesi depresyonu derinleştiriyordu. Hiçbir şeye enerjisi kalmamıştı, sağlıklı düşünemiyor, verimli çalışamıyor, insan içine çıkamıyordu. Sevdiği, zevk aldığı her şeyden uzaklaşmıştı. Draco bu yolun sonunda ne olduğunu biliyordu, o yüzden uyuyan eşini izlerken verdiği kararı uygulamak için ne gerekiyorsa yapacaktı.
Draco'nun mutsuzluğu çocuk sahibi olamamaktan değil, eşini günden güne kaybediyor oluşundandı. Hermione'yle çıkmaya başlamadan önce konuyu hiç etraflıca düşünmemişti. Elbette bir gün baba olacağını düşünüyordu, hatta kendisi tek çocuk olduğu için mümkünse iki çocuk istiyordu. Ama o kadardı, ötesi olmamıştı. Evlilikleri ilerleyip de çocuk konusu açıldığında istemeye başlamıştı gerçek anlamda. Hermione o kadar sevgi dolu ve merhametliydi ki savaş bile köreltememişti kalbini. Üstelik hala saflığını koruyordu. Bir çocuğun değil, yetişkin bir kadının masumiyeti vardı onda, yani en nadir görülen türden. Çocukları olmalıydı, anne olmalıydı. Draco'nun iyi bir baba olamayacağına dair kaygıları anlamsız kalıyordu, Hermione tek başına bir düzine çocuğa yeterdi.
Ancak bütün denemeleri başarısızlıkla sonuçlandığında, Hermione günden güne solarken, önceliğinin sevdiği olduğunu görmüştü. Hermione varsa her şey önemsizdi, sahip olmak istediği tek aile sevgili cadısıydı.
Ertesi sabah uyandıklarında Hermione uzun zamandır görünmediği kadar iyi görünüyordu. İlaçlarla da olsa kırk sekiz saat kesintisiz uyuyunca gözlerine canlılık gelmişti. Draco kahvaltı hazırlarken kısa bir duş alıp mutfağa geçti.
Kahvaltıda genel olarak sessizdiler, kahve fincanlarını alıp bahçeye çıktıklarında Draco konuşmak için iyi bir zaman olduğuna karar verdi. Haftalardır ilk kez karısını pijama dışında giyimle görüyordu, gerçi kilolarını saklamak için kazağını çekiştirip duruyordu ama bu da ilerleme sayılırdı. Saçları temiz ve taranmış, yüzü hala solgun olsa da canlıydı. Ama durumun geçici olduğunu önceki tecrübelerden biliyordu Draco. Güçlü kalmak için gösterdiği direncin ne kadar kırılgan olduğunun farkındaydı. Son gebeliğin etkileri yıkıcı olmuştu, kendini toplaması uzun süreceğe benziyordu. Kameriyedeki koltuklara yerleşip yıllar sonra tekrar başladıkları sigaralarını yaktıklarında Draco konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muaşaka (Karşılıklı Aşk) Dramione - Tek Bölüm
FanfictionSavaş sonrası. AU. Yetişkin içerik. Draco ve Hermione'nin evliliğine gölge düşüren sorunların çözümü mümkün mü? "En iyisi ayrılmamız Draco, vakit varken." "Yapma Mione, beni terk etme..."