Senden sonra seninle adımladığım yolları tek başıma kaç kere yürüdüm bilmiyorum.Yaktığımız o ateşin külleri hiç dağılmadan hala aynı yerinde duruyor. Tabi bu değişmeyen şeyler gibi değişenlerde var. Mesela yollar kurudu, güneş taa tepede ortalığı yakıyor. O yolları yürüdüğümde artık ayakkabılarım da çamur tutmuyor. Yolların kuruduğu gibi gülüşünle yüreğimde açtırdığın papatyalarda kurudu. Ama ellerim hala buz gibi sevgili, hiç ısınmadı. Birgün seninle eğer karşılaşırsak, sana o kadar kırgı bakacağım ki, hayatın boyunca yüzümdeki o kırgınlığı asla unutamayacaksın. Hani sana bir keresinde demiştim ya "ben çocuklaşırım, saçmalarım"diye. Ve sen o gün bana hayatım boyunca unutamayacağım bir cevap vermiştin. "Sen yeterki çocuklaş, ben yüreğime salıncak kurarım sana."demiştin. Yüreğindeki o salıncağı koparıp atarken hiç mi acımadı bedenin? Hiç mi sızlamadı sol yanın? Sen şuan mutluluğu dibine kadar yaşarken, ben sensizliği saç tellerimden parmak uçlarıma kadar hissediyorum. Sensizlik iliklerime kadar işlendi. Şimdi seni unutmayı isteme benden, nasıl nefes almayı unutabilirim ki? Söylesene nasıl nefes almayı unutabilirim?...