∮beyaz tuşlar, siyah lekeler∮

366 34 65
                                    

y-n: alt tarafı oneshot olacaktı, gelin görün ki yazmalara doyamadım. En ufak boşluğumda buna uğrar oldum.
Her neyse, bu son bölüm olsun, mini fic olarak bırakalım :')
ve şey.... öhö(m) öhö(m) ... bilginize(!)

∮Cumartesi 22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cumartesi 22.30

Kalbine hizalanmış bir tabanca var gibi hissediyordu. Küçüğüne bakmak bir nevi tetiği çekmesi için onu zorluyordu. Çekse o tetiği göklere uçacaktı ya, bunu da en iyi o biliyordu. Ancak küçüğü o tetiği çekmek yerine zehrine ilaç olmayı seçip, zarif parmaklarını sıkıca silahın kabzasına sarıyordu. Kalbine hizaladığı tabancayı koparırcasına alıyordu elinden. Tüm bunları onun bir gülüşüyle, bir damla gözyaşı arasındaki incecik çizginin sınırlarında yaşıyordu.

Jaebum, yok olmakla var olmanın harmanlanmış haliydi.

Kışın ortalarına girmelerine rağmen aldığı soğuk duş, vücudunu tekrar diriltirken evin sıcak havası yalayıp geçiyordu yüzünü. Siyah kazaklarından birini geçirdi üzerine, altına da içi polarlı eşofmanı eşlik etti. Küçüğün varlığını henüz evin içinde göremese de yanan şömineye birkaç odun daha atıp evin var olan ısısını bir tık daha arttırmak adına dışarı çıktı. Biliyordu ya, küçüğü kısacık şortlarının rahatlığından vazgeçemeyip havanın soğukluğunu umursamadan açıkta bırakacaktı şekilli bacaklarını.

Kapının dışında kalan klübeden kesili odun parçalarını doldurdu kucağına. Gecenin ayazında ıslak saçlarına sokulan soğuk hava saç diplerini ısırıp geçiyordu. Yeterli miktarda odun parçasını aldığını düşünerek ılık eve geri girdi. Şöminenin içine attı birbir tahtaları. Var olan alev iyice harlanıp sıcaklığıyla yüzünü yalayıp geçti. O sırada beline bir çift kol, ensesine ise küçük bir burun yaslandı.
Ciğerleri, etrafını saran mayhoş kokuyla bayram etti.
Canı doldu.
İçi içine sığmaz oldu.

Kazağının eteklerine tutunan esmer parmakları kendi kemikli parmaklarının arasına hapsetti. Ensesine tüy kadar yumuşak bir öpücük kondu. Islak saç dipleri küçüğünün ufak dokunuşlarının etkisiyle karıncalandı bu sefer.

Jackson özellikle boyun girintisine nefesini bırakarak konuşmaya başladı.

"Saçlarını kurutmalıyız."

Büyük olan dediklerini umursamadan belini saran kolların arasında döndü. Küçüğün yeni boyattığı siyah saçlarının tel tel alnına süzülmüş halini izledi. Her bir tel ok misali saplandı vücuduna. Nefesini kesti kısa kirpiklerin üzerine düşen tutamlar.

recital. jackbum|minific ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin