Jungkook, yeniden onu izliyordu. Aşkını. Onun güzel yüzü ruhuna işlemişti. Onu seviyordu. Hep sevmişti. Ama o kendisini sevmiyordu. Anlamıyordu Jungkook, neden sevilmiyordu ki. Neden onu sevmiyorlardı. Onda ne sorun vardı.
Kendini iyi hissetmiyordu. O başkalarına gülüyordu, kendisine değil. Başkalarına kolunu sarıyordu, kendisine değil. Başkalarını öpüyordu, kendisini değil. Ama küçük prens onun kendisine gülmesini, kendisini öpmesini, kolunu kendi omzuna atmasını istiyordu. Belkide o Jungkook'un varlığından bile haberdar değildi.
Onu istiyordu, hemde çok istiyordu. Yanına gidip ona herşeyi açıklamak istiyordu. Ama yapamıyordu. Korkuyordu. Korkusu yenecek ve onun yanına gidecekti.
Namjoon, onu cesaretlendirdi. Jungkook ona doğru ilerledi.
"Jimin, konuşabilir miyiz?"
"Eziklerle iletişime geçemiyorum. Bilmiyor musun? Fazla aşağıda olduğunuz için duyamıyorum. Git şimdi."
Jungkook, ağlıyordu. Gözünden yaşlar süzüldü. Kırılmıştı. Arkasından gelen ayak seslerine aldırmadı. Ama sandığı kişi değildi arkasından gelen.
"Jungkook, özür dilerim, jimin adına" Kim Taehyung'dı gelen.
Jungkook gözünü sildi.
"Sorun değil. Alıştım artık."
Taehyung, Jungkook'un gözyaşlarını öpmüştü. Jungkook şaşırmıştı.
"Üzülme, tamam mı Küçük Prens ?"
"Tamam."
Taehyung, Jimin'in yanına geri döndü. Jungkook ise şaşkın bir şekilde arkasından bakıyordu.
"Küçük Prens" gülümsedi Jungkook. Bu lakabı sevmişti.