İzler

75 3 0
                                    

Gün doğmuştu,yatağın diğer tarafına uykulu bir şekilde kolumu attım.Bir baktım ki MJ orada yoktu.Stres yapıp evin içinde,ismini haykırarak koşturdum.Mutfağa daldım sağa,sola tedirgin şekilde baktım.Çünkü eğer bir not bıraktıysa, her zaman olduğu gibi yemek masasına bırakmıştır diye düşündüm.Şükürler olsun ki,bu gün tiyatro provasına gideceğini ve benim nasıl bir tembel duvar sürüngeni olduğumun notunu bırakmıştı.Ayrıca canım sevgilim bana kahvaltıda hazırlamıştı.Bir an düşündüm,acaba bana neden notunda tembel bir duvar sürüngeni olduğumu yazmıştı.Sonra hemen kafamı,duvar saatine çevirdim.Birde baktım saat 1'di.O an çözmüştüm "tembel duvar sürüngeni" olma nedenimi.Aslında dün gerçekten uyuyamamıştım.MJ sorup durmuştu iyimisin diye.Ona çaktırmamak için hep geçiştirip,pozitif şeyler uydurmuştum.Win-Win bir durum olmadı ama en azından o gece sadece ben uyuyamamıştım.Yavaşça sirkilip,cüzdanımı çıkardım.Ne kadar param kaldı diye bakmıyordum,orada Ben amcanın gülerken ki bir resmi vardı.Bana güç veriyordu,ayrıca cebimde ne kadar ekmek param kaldığını görmek için bir bahaneydi.Neredeyse 250 kağıt kalmıştı.Geçici bir iş bulmalıyım diye düşündüm.İleride, koltuğun üstünde duran gazeteye ağımı atıp onu kendime çektim.Ve hemen gözlerimle iş ilanlarını aradım.Bir sürü,saçma gece kulübü ile ilgili iş ilanlarını geçtikten sonra adam akıllı ve tam bana göre bir iş buldum."Eğlence parkında Bodyguardlık!".Camı açıp hemen aşşağıya atlayıverdim.Motorumu bulup,hızlıca bindim ve işe doğru yol aldım.Oraya varıp iş verenlerle görüştükten sonra görevimi ve orada ne yapacağımı falan öğrendim.Neyse günün sonuna gelmiştim,saat akşam 8 gibiydi.Apartmanıma doğru gider iken,Empire State'i gördüm.Motorumu aniden yana çektim.Çünkü hem örümcek hislerim zil çalıyor hemde o yeşil sis,Empire State binasının ucunda ortaya çıkmıştı.O sis dünkü gördüğüm sisti,sanırım yeni düşmanımı bulmak üzereydim.Hava karanlıktı o yüzden muhtemelen onun tarafından çalınan kostümümün bende kalan maske parçasını,hep olduğu gibi sırt çantamdan çıkardım.Ve başladım binanın tepesine tırmanmaya.Tepeye vardığımda sislerin içinden bir insan silüeti ortaya çıktı,ne olduğunu bilmiyordum ama bana birini hatırlattı.O kişi Yeşil Cin,yani kollarımda ölen en yakın arkadaşımın babası Osborn'du.O bana sadece dik dik bakıp,pişmanlıklarımı dile getirmeye ve benden ne kadar nefret ettiğini anlatmaya başladı.Bana usulca yaklaşırken yavaş,yavaş bir canavara dönüşüyor gibiydi.Çok korktum ağzımı bıçak açmadı ve eklemlerim hareket edemiyor gibiydi,galiba bu sondu.Beni boğazımdan tutup yere sertçe yapıştırdı.Sessiz bir kıkırdama duyarken,bayılmadan önce kafasında fanus olan bir adam görüp,yerde yığılıp kaldım...

Ağ Kafalar-Çoklu evrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin