GÖKYÜZÜNDE Kİ AY'ım

29 2 1
                                    

              -   İKİNCİ BÖLÜM-
           
             DOĞUM GÜNÜ

Bugün çok erken kalktım çünkü bugün benim doğum günümdü
ama kimsenin umrunda değildi.16.yaşıma girecektim.Annem ve babamın yanına gittim ve onların üstüne atlayıp uyandırdım,ama yine de hatırlamadılar,çok sinir bozucu . umursanmadığım zamanlarda keşke doğmasaydım diyorum ,ee kesin sizde diyorsunuzdur.Annem ve babam uyandıktan sonra yanağıma bir öpücük kondurdular,ama yine doğum günümü hatırlamadılar.Annem evi düzelttikten sonra kahvaltı hazırlamaya gitti.Babam ise gazete okuyordu her zaman ki gibi.Annem beni fırına gönderdi normal bir günmüş gibi.ayol valla  çıldırmama az kaldı.Fırına gittim niye kimsenin umrunda değildim anlamıyorum,benim gibi biri dünyaya geldi onlara yaptığım yaramazlıkları sayamam bile,beni unutmaları imkansızdı.Benim doğum günümü fırıncı bile hatırlamadı,ama onun mutlaka hatırlaması lazım;8 yaş doğum günümde kafasına pasta fırlatmıştım o adam beni unutamaz,peki Nermin abla? Ben onu hep korkuturdum hatta bebeğinin benim yüzünden düşük yaptığını söylerler hep o da unuttuysa pes yani."Of doğum günümü kimse hatırlamıyorsa  ne yapabilirdim ki ,en önemlisi de ya Ateş hatırlamıyorsa o da unuttu mu beni of.'' galiba işleri akışına bıraksam iyi olurdu.Eve geldiğimde annem ve babam sofradaydı.Annem sofrayı biraz süslemiş gibi vay be annem poğaça bile yapmış hayret.Güzel bir kahvaltıdan sonra dışarıya çıkıp, bekledim tıpkı küçüklüğümde ki gibi duvara oturup ayağımı salladım.O geliyordu,bir insan bu kadar yakışıklı olmayı nasıl beceriyor yav çok tatlı be.ben onana gülümseyerek ''Ateş'' dedim.O ''efendim Zeynep" dedi,gülerek ya çok sevimli bu çocuk.imalı şekilde ''Ateş bugün günlerden ne'' dedim.o da hiç bir şey anlamamış gibi ''Salı'' dedi.Ay off ne anlamaz millet ya anlayın bugün benim doğum günüm ben sıfatımı bozmadan''Peki ayın kaçı'' dedim.O yine bir şey anlamamış gibi ''5 Şubat'' dedi. ÖÖFFFF bu işi daha fazla kurcalamıyacam kimse doğum günümü hatırlamıyor."Ben,eve gidiyorum görüşürüz!!'' dedim atarlı şekilde. O da dudak büzüp ''Neden ama?'' diye sordu neden mi oğlum doğum günümü hatırlamadın bir de hayatımın aşkı ya bundan daha çok acı verebilecek bir şey olabilir mi acaba bir de kalmamı bekliyor oldu canım '' biraz karnım ağrıyor da.'' dedim.O ''Peki kendine iyi bak'' dedi,ayyy ne kadar boş dedi bunu be.Evde durmak istemiyordum herkes aynıydı o yüzden annemden izin alıp dışarıda gezeceğimi söyledim o da hemen izin verdi kurtulmak ister gibi,bugünde herkes bir tuhaf anam.Gideceğim yeri biliyordum,kimsenin bilmediği sadece benim bildiğim tek yer Ya da ben öyle sanıyordum.Kimsenin bilmediği o, Cennet gibi çiçeklerin olduğu,çimenlerin yemyeşil oluşu ve Güneş'in güzel değdiği tek yerdi . Çimenlerin üstünde uzanırken bir yandan da hayatı sorguluyordum.bir sesle irkildim''Hey sen orada ne arıyorsun!'' dedi. ben de onun gibi atarlı bir şekilde ''Burası benim yerim!'' dedim ve devam ettim.''burayı bir tek benim bildiğimi sanıyordum'' dedim sakinleşmiş gibi.o da ukala şekilde ''Kusura bakmayın,bayan çok bilmiş ama burayı bende çok önceden biliyordum'' dedi.Bende onun gibi ukala bir şekilde ''Eeee seni buraya getiren ne ?'' dedim.O acı bir gülüş çıkarttı dudaklarından ''Yalnızlık sürükledi beni buraya'' dedi.Ve o yüzündeki acı gülüş kaybolup, ukala şekilde bir bakış attı yeniden ''Peki seni buraya getiren ne?'' dedi.Bu sefer ben kaşlarımı çattım ve ''Doğum günümü kimse hatırlamadı''dedim.O alayca baktı aval aval suratıma ''Pıssss,gerçekten sebebin bu mu?'' dedi.Allah Allah birde dalga geçiyor ya.Ben dudak büzerek''Evet ne var,senin sandığın gibi unutulacak biri değilim ben'' dedim,o da benim taklitimi yapıp dudağını büzerek ''Yaaa nedenmiş o?'' dedi.Bende ona gurur bakışı yapıp''Çünkü kendimi unutturmayacak çok yaramazlık yaptım'' dedim.O göz devirip '' Ne gibi'' dedi.Ben de anlattım başlamaya''Mesela fırıncı 8, yaş doğum günüme geldiğinde kafasına pasta fırlattım,Nermin ablayı hep korkuturdum kadının benim yüzümden düşük yaptığını söylerler hep,Nafiye teyzenin gizlice bahçesindeki elma ağacına çıkıp elmaları yerdim yakalandığımda nasıl bağırdığını hiç unutmam,5 yaşında Numan abinin  kucağında otururken durduk yere yüzüne tükürdüm,bunu neden yaptım bende bilmiyorum,galiba o zaman gözlüklüleri sevmiyordum.''dedim ve devam ettim ''Bu kadar yeter mi?'' diye sordum.O kahkahalarla yerde yuvarlanıyordu ve''Gerçekten o kadar yaramazmısın?''dedi.Bende yine o gurur verici ama ukala bakışımı takındım''Tabiki,hepsi bu bile değil''dedim.O hem kahkaha atıyor hem de şaşkın şaşkın bakıyordu ''Gerçekten seni unutmaları imkansız,senin gibi hiç tanımadım ben'' dedi ve devam etti gülerek ''Kadını sen mi düşük yaptırdın,peki fırıncıya niye pasta fırlattın?''diye sordu.Ben de o zamanı hatırlayıp kaşlarımı çattım''Çünkü fırıncı yürürken doğum günü elbisemi masa örtüsü sanıp sildi,bende sinirlenip kafasına fırlattım bir tabak dolusu pastayı'' dedim.O iki kaşını havaya kaldırıp güldü ''Ne,değişik kızsın sen ya''dedi.Bende onun gibi iki kaşımı kaldırıp güldüm ona ''Değişik değilim fazla yaramazım o kadar '' dedim.''Peki seninle konuşmak iyi geldi'' dedi.Ben de ona gülüp ''Aynen seninle konuşmakta bana iyi geldi,en azından doğum günümü paylaştığım biri oldu teşekkürler'' dedim,bunu derken içtenlikle demiştim.O ayağa kalktı ve bana elini uzattı'' Bayan çok bilmiş; üzgünüm ama gitmem lazım, yeniden görüşmeyi çok isterdim''dedi.Ben el sallayarak ''Görüşürüz,bay ukala'' dedim.O da el sallayıp arkasını döndü ve yürümeye başladı.Ben sadece gidişini izledim o arkasını bana döndü ve ''Bu arada doğum günün kutlu olsun'' dedi.Ben güldüm''Sonunda doğum günümü kutlayan biri oldu ''dedim.Ve o bana son ukala bakışını,son gülüşünü verip''Görüşürüz bayan çok bilmiş'' dedi.Ben de gülücük atıp ''Görüşürüz bay ukala'' dedim.Biliyordum bir daha görüşmeyecektik bu çocukla ,tanımıyordum belki de bir gün karşılaşırdık.O gözden kayboldu.Acaba o çocuk kimdi ? hiç görmemiştim onu.Saat geç olmuştu gitsem iyi olurdu.Eve geldiğimde camdan baktım hiç bir ışık yanmıyordu annem gil nereye  gitmişti acaba ? kutunun içine baktım ve içinde not vardı; kapı açık gir  yazıyordu.''Allah Allah ne oluyor ya'' dedim kendi kendime.Korkmaya başlamıştım. eve hırsız mı girdi acaba diye düşündüm.''Ne yapacağım şimdi'' dedim.Ateş'in bana öğrettiği dövüşleri kullanma zamanı gelmişti o zaman kapıyı Zeynep tarzıyla açmalıydım.Aralık kapıya tekme attım.Kapının oradaki ışığı yaktım ve yüzü kapalı bir adam gördüm ve çığlığı bastım o anda.kapının önünde duran sopayla adamın kafasına sert bir şekilde vurdum.''Allah'ım! ne yaptım ben ya,inşallah ölmemiş tir.'' dedim ve bunu derken adamı 7.5 şiddet deprem şeklinde sarsıyordum uyan! diye.Adam kıpırdadı ve maskesini çıkardı ''Murat abi! senin ne işin var burada!''derken ,lambalar açıldı ve herkes saklandığı yerden çıktı.Neredeyse mahallenin yarısı bizim evdeydi,herkes'' İyi ki doğdun'' diyordu.Gözüm hemen Ateş'i aradı ama onu görememiştim. herkese hoş geldiniz dedikten sonra doğum günü pastam   üstündeki mumları üflemeden önce gözümü kapattım ve dilek tuttum.İçinde Ateş ve benim olduğum bir dilekti bu.Pastaları yerken Tuğçe'yi gördüm,kalan son pastayı ona atmamak için neler vermezdim ki.Pastaları yedikten sonra hediye zamanı geldi ve Ateş ortalıkta yoktu ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Neden gelmemişti benim bugün doğum günümü unutmuş olamaz dedim kendi kendime Ateş yoktu o sırada cidden gözlerim dolmuştu.Etrafa tekrar tekrar bakındım o sırada birinin eli gözlerimi kapadı.Merve abla "Acaba kim?"dedi.Hiç düşünmeden cevap vermiştim ''Ateş'' dedim.Evet o Ateş'ti ama bunca zaman neredeydi ''Nerden bildin'' gülümsedim ''Çünkü burada yoktun.Neden geç geldin?"O düşünür gibi yaptı ''Biraz işlerim vardı da.Al bu senin" Allaaah Ateş bana hediye almış hemde kalpli kutuda.İçindekini çok merak etmiştim.Ateş merak ettiğimi anlamış gibi"Açmıyacakmısın?'' diye sordu.Ben gülümsedim ve kutuyu açtım.Aman Allah'ım! kutunun içi ful çikolata doluydu.Gülümsemeden edemedim ''Ben çok çok ama çok teşekkür ederim.Aldığım en ama en güzel hediye.''Yüzümdeki gülüşü yok edemiyordum. ay cidden kendimi çok aptal hissediyorum gülmeyi kesemiyorum tövbe estağfurullah.Ateş'de sırıtarak bakıyordu bana,kafamı ona çevirdim ve sırıtmaya devam ettim.''Ben bunları dolaba koyayım erimesinler''dedim.Arkama döndüm tam yürüyecekken Ateş arkamdan seslendi''Hayır dur! yani koyma içinde başka bir hediye daha var,'' dedi.Çikolataların içini karıştırdım ve içinden çok güzel bir saat çıktı . Ateş'e şaşkın bakışlarımı sundum''Ama ne gerek vardı,bu çikolatalar bana yeterdi.'' dedim gülerek.O elini saçlarına götürdü ve saçlarını karıştırdı,ben Ateş'in her hareketini iyi bilirdim.Genellikle bu hareketi utanınca yapardı.''Anı kalacak bir şey istedim''.Ben anlayışla kafamı salladım gülerek''Çok teşekkür ederim." O beyendiğime sevinmiş gibi güldü hemde çok güzel bir gülüştü bu sanki ona özeldi ''Güle güle kullan''dedi.Biraz oturduktan sonra dışarıya çıkıp hava aldım.O sırada bahçede otururken o çocuğu gördüm ve seslendim."Hey! bay ukala''önce; gelen sesin ne tarafta olduğuna bir bakındı sonra gözleri beni buldu''Sen..,Bayan çok bilmiş,seninle bir daha karşılaşmak ne güzel'' dedi gülerek bende güldüm ve "Evet güzel bir tesadüf.Gelsene annem ve babam sürpriz parti yapmışlar,doğum günümü kimse unutmamış.''çok heyecanlı bir şekilde demiştim oda güldü bu halime "Seni kimse unutamaz,bayan çok bilmiş."ben ukala bir  bakış attım ve "biliyorum bay ukala"o sırada Ateş geldi ve çocuğa ters ters baktı sonra ban döndü sinirli bir bakış yaydı ortaya neden bilmiyorum ama ilk defa Ateş'ten ürkmüştüm "Zeynep bu kim!"dedi sinirle, neden sinirlendi ki anlamıyorum."Bu bay ukala" dedim.Sonuçta ismini hayla öğrenememiştim çocuğun.Ateş'in gözlerinden alevler çıkacaktı neredeyse sinirli bir şekilde"Ne zamandan beri konuşuyorsun?ben hiç görmedim bu bay ukalayı! deyip bir çocuk gibi iki kolunu birbirine bağladı."Bugün tanıştık"dedim ve araya bay ukala girdi"Neden? konuşamazmıyız"dedi Ateş öfkeli gözlerini bay ukalaya dikti."Sana sormadım,Bay UKALA!!!" Ateş neden sinirlendi anlamıyorum eyer ben orada olmasam birbirlerini öldürecekler kesin.Dayanamayıp Ateş'e döndüm''Neden bu kadar sinirlendin ki?"hiç düşünmeden cevap verdi"Ben sinirlenmedim sadece sordum" sordun mu öldürecektin be çocuğu dedi iç sesim.Bay ukala bana bakıp "Ben gitsem iyi olacak ,bayan çok bilmiş.Nice yıllara"dedi bende ona gülümseyerek"Görüşürüz bay ukala" dedim ve o göz önünden kayboldu.O gitti ve Ateş bana patladı tekrar "Bugün tanıştığın biriyle nasıl bu kadar samimi oluyorsun!" artık sıkıldım bende ona sesimi yükseltip"Samimi falan değilim.neden bu kadar sinirlendin!" o bana göz devirdi ve "SİNİRLENMEDİM!!"dedi sinirlenmedin öyle mi hayla bağırarak konuşuyorsun iç sesimin benim tarafımda olmasın sevindim. Ben de ona inat "Hayır sinirlendin!!!"dedim o göz devirip "İyi sen öyle san ben gidiyorum."dedi ve gitti.Ama onu incitecek bir şey yaptığımı sanmıyorum.Mutfağa su içmek için gitmiştim o sırada Ateş'in Merve ablayala konuştuğunu duydum ve kapını kenarına çömeldim."Abla nasıl diyeceğim,diyemiyorum ki seni seviyorum diye." Ateş birini mi seviyor diye geçirdim.Kendimi kötü hissettirmemek için kendimi teselli ediyordum Ateş kimi sevecek canım.Ama Merve abla her şeyi bozdu"Biraz zaman geçsin öyle,ya da ben diyeyim" aha Ateş kesin birini seviyordu kalbim de bir tıkanıklık oluştu sizde de oluyor mu bu acı.Bir an soluk alamadım nefes almakta zorlanıyordum Ateş birini seviyor! diye geçirdim içimden sonra yine dedim Ateş birini seviyor !!!  bu seferki sesli olmuştu. bu cümleyi 5 kez falan tekrarladım ve her seferinde sesim daha yüksek çıktı."O kadar güzel gülüyor ki güneş görse sönük kalır yanında." Allah'ım çıldıracağım kim bu Ateş kimi seviyor delireceğim ya.kendi kendime konuşurken ellerimle kafama da vuruyordum, iç sesim beni suçlamıştı ve ilk defa  da haklı değildi geç kalmıştım hemde çok geç, neden söylemedim ki deseydim ya seni seviyorum diye aptal kafam! aptal Zeynep! aptal iç sesi! kim bu kesin Tuğçe'ydi kesin, ama Ateş onu sevmediğini söylemişti nasıl olur ya diye dövünürken gözlerimden yaş geliyordu ağladığımın ben bile farkında değildim Merve abla "Ben onunla konuşurum sen yorma kafanı."dedi."Şimdi olmaz abla ben uygun bir zaman bulup konuşurum onunla,kendim söylemek istiyorum her şeyi."dedi Merve abla "Sen nasıl istersen" diyerek yorulmuş gibi nefesini dışarı bıraktı.Aslına bakarsanız Merve abla çok iyi bir insandır ve herkese yardım eder ama ben ilk defa Merve abladan gıcık almıştım onun Ateş'e bir kız için yardım etmesi sinirimi bozmuştu hemde çok Merve abla Ateş'in kuzeni ve 23 yaşında güzel bir kız gamzeleri hele bitiriyor beni.Duygularım darmadağındı çok geç kalmıştım beklemek yerine gidip söyleseydim bunların hiç biri olmayacaktı ama ben bekledim hem de aptal gibi bekledim.Evet beklemek güzeldir ama doğru durakta belkide ben başka bir durakta beklemeliydim ...

GÖKYÜZÜNDE Kİ AY'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin