bugün okulun çatı katındaydım. geçen sene burada bir öğrenci intihar ettikten sonra öğrencilerin çıkması yasaklanmıştı fakat hademe odasında anahtarın yerini bildikten sonra pek sorun olmuyordu.
çatı katının en köşesine sırtımı yaslamış bir şeyler karalıyordum. çizdiğim şey hakkında pek kafa yormadım. sadece üst üste çizikler attım durdum. bu benim kafa dağıtma yöntemimdi. sıkılınca bir kenara çekilir öylece bir şeyler karalardım. resmi bitirdiğimde ise genelde beğenmez ve yırtar atardım.
bu sefer öyle olmadı. parmak uçlarım kalemi kaba bir şekilde tutarken onun nazik surat ifadesi kağıdın üzerine dökülmüştü. bütün ayrıntıları kağıdın üzerinde uzanıyor, beni yerle bir etmek için pusuda bekliyordu. bugün böyle olmamalıydı. ben bu resmi beğenmeyip çöpe atmalıydım ve bütün bu aptalca şeyleri kafamın içinden çıkarmalıydım.
lakin bunların hiçbiri olmadı sadece tedirgin bir şekilde eskiz defterini kapatıp çantamın içine attım ve kalemlerimin eskiz defterimle aynı kaderi paylaşmasına izin verdim. arkamda bir şey bırakmadığıma emin olunca hızlıca oturduğum yerden kalkıp merdivenlerden ikişer ikişer inmeye başladım.
bu binadan hızlı ve sessizce geçmem gerekiyordu çünkü şu anda üçüncü sınıflar telafi vizelerini veriyordu ve dolayısıyla etraf çok sessizdi. şu anda yakalanırsam neden burada olduğum ile ilgili bir mazeret bulamazdım.
giriş katına ayağımı bastığım anda koridorun girişindeki sınıfın kapısı hafifçe aralandı, hızlıca bir duvar arkamdaki tuvalete girip kapıyı kilitledim.
eğer bir gözetmene yakalanırsam ders saatleri içinde alanım olmamasına rağmen neden bu binada olduğumu açıklayamayazdım.
birkaç saniyenin ardından tuvaletin kapısı zorlandığından yerimde sıçradım. bunu beklemiyordum, şayet kapıyı çalan bir öğretmense eğer disipline gidecektim.
nefesimi tutmuştum ve kapıya yaslanmış, bekliyordum.
o sırada yumuşak bir ses kapıyı tıklatırken konuştu. "seni tuvalete girerken gördüm, korkma gözetmen falan yok ve lütfen kapıyı aç." cümlesini bitirmesine izin vermeden hafifçe kapıyı araladım.
kapının kenarına yaslanmış elleriyle yüzünü siper etmiş bekliyordu. o an bir şeyler söylemeyecek kadar şaşkındım onu tekrardan görebileceğimi hiç düşünmemiştim.
ağzım benden habersizce birkaç kelime geveledi, "şey, ben buralar-" cümlemi bitirmeme izin vermedi, "tamam, sorun değil. tuvalete girebilir miyim?" derken yüzünü kapatmadığı eliyle içinde bulunduğum tuvaleti gösterdi.
onu daha fazla bekletmemek adına hızlıca tuvaletten çıkmak istedim fakat çıkarken omzum kapı koluna çarptı ve gürültülü bir ses çıkardı.
"oh, iyi misin?" dedi ve ilgili bir şekilde koluma dokundu ve dokunduğu yer cehennem ateşinin içine atlayan bir meleğe olduğu gibi günaha bulandı.
kolumu hızlıca kendime çektim ve kafamı sorun yok anlamında salladım. o da önemsemedi, zoraki bir şekilde kafasını salladığını ve minik ellerinin izin verebildiği kadarıyla gülümsediğini görebildim ve sonra tuvalete girdi.
zoraki bir şekilde gülümsediğini anlayabildim çünkü o gün, yani kediyi beslediği günden beri yaklaşık üç gün oluyordu ve o anki gülümsemesini aklıma kazımak için yeterince vaktim olmuştu.
evde, okulda, derslerde, bahçede her zaman onu düşünmüştüm. onu ve gülümsemesini. bu üç gündür mutlu olmamı sağlayan yegane şeydi.
ve mutsuzdum çünkü o beni görmemişti. o, orada kediyi beslerken ben, kenarda durup öylece onu seyretmiştim. ve ruhu bile duymamıştı.
hayal kırıklığına uğradığımı hissediyordum. omuzlarımı düştü, savsak adımlarla çıkışa doğru ilerledim. bütün enerjim bedenimden çekilmiş gibiydi. ama yine de onu tekrar görmek güzeldi.
ve fikriyle kıkırdadım, elleri çok güzeldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/189618482-288-k182065.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2U
Fanfictionve seni gördüm. ben, bize kimsenin ulaşamayacağı bir dünya biçiyorken, sen size bakıyordun. cinsel içerik bulundurur! roseanne park ✘ jennie kim © gayroot | 030719