Her şey kim taehyung'un sanal platformda yazılan bir kitaba yorum yapmasıyla başladı.
mr.kim; "bu başroldeki çocuk neden bana aşırı benziyor?"
tamamlandı.
Jae Rim hazırlanmak için bize gelmişti. Şuan da sırayla birbirimizin hem saçını hem de makyajını yapıyorduk.
Jae Rim, siyah, kolları tüllü ve boyu tam dizine gelen bir elbise giymişti. Ben onun aksine, kadife, kırmızı, askılı bir elbise giymiştim. Hem göğüs hem de sırt dekoltesi vardı ve boyu dizlerimin dört parmak üstündeydi. Vücudumu sarıyordu.
İşimiz bittiğinde, aynadan kendimize baktık ve "woaw!" diye bağırdık. Bağırışımızın üzerine annem geldi ve bizi baştan aşağı süzdü. "üzgünüm sun hye ama jae rim senden daha güzel olmuş." dediğinde kaşlarımı çattım. Pislik yapıyordu! Jae Rim de teşekkür edip yanağına öpücük kondurdu. "çocuklar içeride sizi bekliyorlar tanrı aşkına hadi! Ağaç ettiniz çocukları!" deyip içeriye yollandığında onların ne zaman geldiklerini düşünmeye başladım. Hiç zil sesini duymamıştık bile!
Annemin arkasından biz de yollandık. Koltuktan Jimin ve Jin oturuyordu. Bizi gördüklerinde ayağa kalktılar ve bizi süzmeye başlamışlardı. Jimin, Jae Rim'den gözünü alamaz ve piç piç sırıtırken annem yandan bakış attı. "hadi hadi başka yerde bakışırsınız. Kızlarım size emanet bakın ona göre!" dediğinde Jin, "tabii ki de efendim, siz hiç merak etmeyin." dedi. Siyah takım elbise giymişlerdi. Tanrım, kim bilir Taehyung nasıl olmuştu?
Kapıya doğru ilerledim, daha fazla Jae Rim ile Jimin'in bakışmalarına dayanamayacaktım. Jin'in koluna girdim ve "görüşürüz anne!" dedim ve aşağıya inmeye başladık. Kalbim çok hızlı atıyordu, tanrım.
"çok güzel olmuşsun, prenses." diyen Jin'e gülümseyerek baktım. "siz de çok yakışıklısınız, prens." dedim. Apartmandan çıktığımızda diğerlerini görememiştim. "diğerleri nerede?" diye sorduğumda kapımı açtı oturmam için. "mekandalar bizi bekliyorlar." deyip kapımı kapattı ve sürücü koltuğuna geçti. Arkamızdan Jirim çifti de geldikten sonra balonun yapılacağı yere doğru hareketlendik.
Vardığımızda, arabadan indik ve Jae Rim, Jimin'in, ben de Jin'in koluna girmiş bir vaziyette mekana doğru ilerledik. Henüz çok fazla kişi yoktu, sanırım erken gelmiştik. Bizim çocuklar görüş açıma girdiğinde birkaç yabancı dişi varlık tarafından etraflarının sarılması sinirimi bozmuştu. En önemli de Taehyung onlarla konuşup gülüyordu!
Jin'in kulağına "bu kızlar da kim?" diye sorduğumda "bilmiyorum." diye yanıtladı.
Masaya vardığımızda kızlar bizi fark edip uzaklaşmışlardı. "selam millet!" dediğimde hepsi bize döndü.
Tanrım Taehyung, senin şuan eşsiz tablonu çizebilmek için bütün ressamlar kavgaya girerlerdi.
Taehyung beni süzdükten sonra kaşlarını çattı ve "selam." dedi.
Namjoon, "çok güzel olmuşsunuz kızlar." dediğinde Jae Rim, "siz de beyler." demiş ve Jimin'e göz kırpmıştı.
Zaman ilerledikçe mekan dolmaya başlamış, masaların hepsi sahiplerini bulmuşlardı. Bu balo aslında ikinci baloydu, ilkinde öğretmenler vardı. Öğrenciler, rahat olamadıklarını ifade etmişler, tekrar yapmak için hazırlıklara başvurmuşlardı. İçki de vardı. En fazla iki bardak içmeyi düşünüyordum, bünyem dayanıklı değildi. Eğer eve çakırkeyif gidersem babam beni bir hafta odamdan dışarı çıkarmazdı.
Birkaç parça müzik çaldıktan sonra dans müziği çalmaya başlamış, yanı başımda duran çift anında ortaya yere ışınlanmıştı. Ah şunlar!
Hoseok, Namjoon, Jin sevdiği kızları dansa kaldırmaya gittiklerinde masada ben, Yoongi, Taehyung ve Jungkook kalmıştık. Yoongi yanıma gelip "benimle dans eder misiniz, güzel bayan." dediğinde, "tabii ki de majesteleri." deyip uzattığı eli tuttum ve kalabalığın ortasına ilerledik.
Taehyung'un dansa kaldırmasını dilerdim oysa.
Yoongi'nin eli çıplak belimi bulduğunda, soğukluğuyla titredim. Müziğe ayak uydurmaya başlamıştık.
