Uyandığımda kendimi Yankı’nın dizinde buldum.O da duvara başını yaslamış uyuyordu.Saatin kaç olduğundan haberim yoktu.Yani sabah mı yoksa hala gece mi bilmiyordum.O yüzden uyandırmadım.Derken kaldığımız yeri telefon sesi doldurdu.Sesle Yankı yerinden sıçradı.Ona öfkeyle bakmaya başladım.O da bana ‘aha sıçtık’ cinsinden bakıyordu.Çünkü çalan telefon Yankı’nındı ve bana yanımda yok demişti.Bu yüzden bizi saatlerce burada tutmuştu.Allah’ın belası.Biz hala birbirimize bakarken telefon çoktan susmuştu.Bir açıklama yapmasını bekliyordum ama o hala mal gibi suratıma bakıyordu.
“Acaba birşey söylemeyi düşünüyor musun yoksa ben sana olan küfürlerime başlayayım mı?”diyerek açılışı ben yaptım.
“Ne söylememi istiyorsun?” bunu masumca söylemişti.
“Madem telefonun yanında niye söylemiyorsun?Söylemedim madem niye birilerini çağırmıyorsun annem ne kadar merak etmiştir haberin var mı senin?”bende bunu bağırarak söylemiştim.
“Ya tamam özür dilerim oldu mu?”
“Bu mu yani?Özür mü diliyorsun?İnanamıyorum sana ya.”
“Ne dememi istiyorsun?”
“Hiçbir şey deme tamam mı hiçbir şey deme” ayağa kalkıp devam ettim
“Şimdi o söylemediğin telefonunu çıkar birilerini ara yardım iste ve bundan sonra benim karşıma asla çıkma.” bunu söylediktem sonra hızla arkama döndüm ve aradığı kişi gelene kadar bakmadım da konuşmadım da.
Dışarı çıktığımızda gecenin bir yarısı olmuştu.Hemen eşyalarımı alıp kendime taksi beklemeye başlamıştım.Yanıma gelip götürebileceğini söyleyince istemedim ama bu saatte zor taski bulacağımı söylediğinde el mahkum bindim.Hiç konuşmadan evime getirmişti.Arabayı durdurup inmemi bekledi.Kapıyı açıp çıkacakken de kolumu tuttu.Ne var der gibi bakınca konuşmaya başladı.
“Bak gerçekten özür dilerim.Başka hiçbirşey söylememi bekleme benden.Soru falan da sorma çünkü neden yaptığımı bilmiyorum.O zaman yok dedim ve öyle oldu yani.Bilmiyorum.Senden affetmeni falan da beklemiyorum.İstediğin gibi davranabilirsin.İstersen vur istersen bağır.Ne istersen onu yap.Ama...özür dilerim.” Baya uzun bir konuşma olmuştu ve benden özür diliyordu.
“İyi.” bunu diyebildim sadece.O da bunu beklemiyormuş gibi bana şaşkın baktı.
“E başka?”
“İyi dedim ya daha ne istiyorsun?”
“Ne bileyim bu kadar sakin olacağını düşünmemiştim.”
“Sakin falan değilim zaten.Şimdi sen arabadan iniyorsun.Benimle birlikte eve geliyorsun.Anneme de gerekli açıklamayı sen yapıyorsun.İster doğruyu söylersin.Yani bile bile orda saatlerce kilitli kaldığımızı.Ya da yalan söylersin karışmıyorum.Hadi.” dedim ve indim.Onu hala otururken gördüm.
“E hadi kime diyorum?İnsene.”
“Peki tamam.A birşey daha istediğim herşeyi söyleyebilir miyim?”
“Ne gibi?”
“Ne bileyim işte bizde olduğunu çok meşgul olduğumuzu saatin nasıl geçtiğini anlamadığımızı falan.”
“Saçmalamayı kes ve yürü.”gülerek karşılık verdi.
“Tamam tamam.”
Konuşmamızın ardından hemen kapıya doğru yürüyüp zile bastık.Açıkçası şu anda acayip korkuyorum.İlk defa böyle birşey yaşıyorum ve eminim ki annem beni kesecek.
Derken annem kapıyı açtı.Bir bana bir Yankı’ya bakıp durdu.En sonunda konuşmaya başlayan ben oldum.
“Merhaba anne.Nasılsın?” ne dediğimi açıkçası bende bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Dediğin
Novela JuvenilTanıtım İmkansızı sevmek?ne kadar güzel olabilir ki?Ya da ne kadar zor?Ama en önemlisi de ne kadar imkansız? Bizim hiç seçme şansımız olmadı.Bu hikayenin en masum insanlarıydık belkide.Ama şu var ki:Aşk bazen yetersiz kalır.Körü körüne bağlanırsın...