Pardon bakar mısınız?
-Buyrun.
-B-ben bir su alabilir miyim lütfen?
- ...Buyrun
-Teşekkür ederim.
Kalbimin daha hızlı atmasına sebep olan o mavi gözleri upuzun kirpikleri ile birbirini tamamlıyordu.
(Anons)
"We'll be landing in about fifteen minutes."
(On beş dakika içinde inişe geçeceğiz)
Bu sesin tanıdık geldiğini düşünürken pilotun babam olduğunu anladım.
(Anons)" Please stay in our seat until the air craft has come to a complete stand still and the fast ten seatbelt sign has been switched of beff"
(Lütfen uçak tamamıyla durana ve kemer bağla işareti sönene kadar koltuğunuzdan kalkmayınız.) Uçak artık tamamen inişe geçmişti. Tekerleğin asfaltla buluşması sonucu kıvılcımlar çıkışı tedirginliğimi hala koruyordu neyse ki artık uçuş bitmiş,içimi kaplayan korku bi anda yok olmuştu. Kemerimi çözmek için uğraşırken bir yandan da gözlerim hostesi arıyordu. Tam inecekken onu gördüm deniz gözlüyü. En azından uçaktan inmeden gözlerim bu güzellikle veda edecekti bu uçuşa. Bavulumu aldım ve çıkış kapısına koşar adımlarla ilerliyordum. Havaalanından ayrılmak üzere son çıkış kapısına ulaştım. Şoförüm yanıma doğru geldi.
-Hoşgeldin patron
-Hoşbuldum Mack nasılsın?
-Sağol patron sen?
-Çok iyiyim
-Gözlerindeki parlaklığı neye borçluyuz patron
-Anlatırım yolda diyip arabaya bindim...
-Öhöm öhöm
- Ne oldu?
-Anlatmicak mısın?
- Neyi?
-Gözlerindeki o parlaklığın sebebini
- O kadar belli mi?..Pekâlâ, bugün uçakta bi hostesle karşılaştım.
-Bu gayet normal.
- Hadi dostum anla biraz beni.
-Tamam patron devam et.
-Gözlerini görmen lazım, deniz mavisi gökyüzünün huzuru sanki ondaydı. Yolculuk boyunca düşündüm . Hem heyecanlısın hem korkuyorsun hem merak ediyorsun hem emin değilsin. Ama tatmak istiyorsun, merak ediyorsun. Hem okyanusu keşfetmek istiyorsun hem korkuyorsun ama okyanusun güzelliğini düşünüyorsun korkun hafifliyor hem denizin derinliğine gitmek istiyorsun ama gittikçe derinliğin arttığını,artacağını biliyorsun. Hem merak hem cesaret gerektiriyor. Evet biraz saçma gelebilir sana. Ilk görüşte nasıl bu kadar kapıldığım hemde dakikalar içinde. Bilmiyorum Mack bu kadın beni tarifi olmayan hislere hapsetti.
Mack sırıtarak
- Midende kelebekler de uçuşuyordur senin.
- Ah mide dedinde ben acıktım. Önce yemek yemek için bir yerlere gidelim.
-Seni harika bir yere götüreceğim.
...Nihayet gelmiştik.Açlıktan bayılmak üzereydim adeta. Mack'in gelmesini beklemeden hemen kapımı açıp indim. Mack yüzünde gururlu bir şekilde:
-"Burayı yeni keşfettim, bugün yemekler benden"diyerek bana geçmem için yol verdi.
-Peki buranın nesi meşhur.
-Flatbrød ve kjottboller'ı çok güzel oluyor.
-Immmm hadi o halde içiri girip biran önce sipariş verelim..(7 sene önce)
Ameliyathane katında bacaklarını karnına çekmiş başını dizlerinin arasına almış, bi ileri bi geri sallanıyordu. Yavaşça yanına gittim. Omzuna dokundum. Sıçradı, gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü.
-İyi misin?
Başını hayır anlamında salladı.
-Anlatmak ister misin?
-Ö-öl-öldü öldü gitti öldü anlıyor musun öldü beni bırakıp gitti.
Sinir krızı geçirmeye başladı. Hemen çevreme bakındım, bi hemşire bize doğru koşarak geliyordu.
-Ne oldu, nesi var diyerek bana sordu.-Bir anda sinir krizi geçirmeye başladı.
Hemşire cebinden bir iğne çıkarıp,vurdu. Bu sayede biraz kendine geldi. Hemşireye bakarak
-Nesi var diye sordum.
- Birkaç saat önce kız kardeşini kaybetti deyip sedye getirmemi istedi.
Birlikte sedyeye kaldırdık. Hızlıca onu odaya götürdük.Hemşire serum bağlarken bende aklımdaki soruları sormaya başladım.
-Kız kardeşini neden kaybetti?
-Epilepsinin son evresindeydi. Onları uzun zamandır tanırım.
Mack yavaşça bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı. Hemşire dönüp:
-Kardeşinin ismini sayıklıyor dedi.
Acilden çağrılan hemşire geçmiş olsun dileklerini söyleyip odadan çıktı.Mack'in baş ucundaki koltuğa oturdum, o sırada Mack gözlerini açmıştı. Yüzüme bakarak derin bir nefes çekip anlatmaya başladı.
-Bundan iki sene önceydi annemle babamın evlilik yıl dönümüydü birlikte tatile gitmişlerdi, dönüşte viraja hızlı girmesiyle kontrolü kaybedip bariyerlerden aşağı ters dönüp yuvarlanıyorlar.Tabii bunları doktor ve polisin anlatmasından biliyorum. Akşam üstüydü o gün huzursuzdum. Telefonum çaldı. Hastaneden aramışlardı annem ve babamın trafik kazası geçirdiğini hemen hastaneye gelmemi istediler .
Hemen taksi çağırdım.Kardeşim Elif'e de haber verdim. Hazırlanıp evden çıktık. Takside gelmişti, hemen şoföre hastanenin adını söyledim..
Danışmaya gidip nerde olduklarını sordum .
Hemen ameliyathanenin olduğu kata indik. Tam o sırada bi doktor ve hemşire ameliyathaneden çıktı. Hemen doktorun yanına koştuk.
Durumlarını sorduğumda yüz ifadelerinden anlamıştım zaten .
"Başınız sağolsun " dedi doktor
O günleri çok zor atlattık. Kendimizi toparlamamız uzun zaman aldı. Ben hukuk 3. Sınıf öğrencisiydim. Okulumu mecbur bırakmak zorunda kaldım. Kardeşime hem baba hem anne hem abi olmak zorundaydım. Onun hayallerinin peşinden gitmesine yardımcı olmam gerekiyordu .
Bir süre sonra kardeşimin hastalığını öğrendik. Zamanla bayılmaları arttı. Ve bir süre sonra nöbet geçirmeye başladı. Araba kullanırken nöbeti tutmuş ve kaza geçirmiş ve şimdi.. kaybettim. Dayanacağım hiç kimse kalmadı. Artık hiç olmadığı kadar yalnız ve çaresizim..
Çok zor zamanlar geçirdiğinin farkındayım ama güçlü olmak zorundasın ağlamak istiyosan ağla bu seni güçsüz yapmaz . Ama şunu bilki ben her zaman senin yanında olacağım Bundan sonra beraberiz, her zorluğun üstesinden beraber geleceğiz.Kürşat elini karnına koymuş vaziyette:
-Mack nerede kaldı bu yemekler? Ben çok acıktım.
-Patron sen böyle sabırsız mıydın ya?
- Söz konusu yemek olunca sabrım hemen tükeniyor.
- Sen bu kasları nasıl yaptın hâlâ anlamış değilim.. Heh işte geldi yemekler..Afiyet olsun
Kürşat ağzı dolu bir şekilde:
- Sonodo..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLLAGE
RomanceYerden metrelerce yükseklikte başlamıştı her şey. Kalbimin daha hızlı çarpmasının sebebi okyanustan farksız olan bir çift göz mü yoksa başka bir şey miydi? Öfkenin ve sevginin başrolde yer aldığı bu serüveni heycanla okumaya var mısınız? ~ Bu hikaye...