ワイン ❁

59 6 2
                                    

Jungmun Sahili,Jeju Adası
11.06.2015  23.14

Hafif bir esinti.

Saçlarımı arkaya doğru tararken, bir yandan da yüzümü okşuyordu.

Çakıl taşları ve kumlarla bezenmiş kıyıya tüm hıncıyla vuran dalgalar.

Gözlerim kapalı.

Ellerim karnımın üstünde kenetlenmiş.
Soğuk, yorgun bir ceset gibi dinleniyorlar.

Ayaklarım, çıplak.

Sağ ayağımı hafifçe hareket ettirdim.

Zemin, ılık.
Zemin, hareket ediyor.
Kum. Sahilde olmalıyım.

Gözlerimin kapalı olmasına rağmen etrafın karanlık olduğunu fark ettim.
Nerede olduğumu, ne yaptığımı, saatin kaç olduğunu bilmiyordum.
Sanki bir hiçliğin ortasındaymışım gibi.
Kalkmak için uğraşmadım, veya gözlerimi açmak için.
Uzun süredir hissetmediğim bir duyguyu hissediyordum.

Huzur.
Dinginlik.
Bedenim olabildiğince gevşek.
Zihnim terk edilmiş bir ev kadar boş.
Sessiz.
Zihnim, sessiz.

Kalkmak, nerede olduğumu anlamak, saatin kaç olduğunu öğrenmek istiyordum.
Lâkin, bedenimi başka biri kontrol ediyormuşçasına hiçbir eylemi gerçekleştiremiyordum.
Beynim sarhoş olmuş, bedenimi dinlemiyordu.

Jungmun Sahili,Jeju Adası
12.06.2015  01.57

Kaç saat bu şekilde yattım, hiçbir fikrim yok.
Rüzgarın ağaç yapraklarıyla yaptığı senfoninin ve kıyıyı döven dalgaların dışında, başka bir ses duydum.
Gittikçe yaklaşıyor, yaklaştıkça ses daha net duyuluyordu.

Adım sesi olmalı.
Biri bana doğru geliyor.
Açıkçası, umurumda değil.

Adım sesleri tam dibimde durdu.
Beynim o kadar pelte olmuştu ki, bu ıssız olduğunu düşündüğüm yerde ne halt yediğim veya yanıma gelen kişinin kim olduğu zerre umurumda değildi.
Bedenim kendisini uçak moduna almış gibi.
Bilmediğim bir süre dibimde dikildikten sonra yavaş hareketlerle yanıma uzandı.

Bu koku,
Lilyum.
Lilyum kokuyor.

Yanıma uzandığında burnuma dolan zambak kokusu ile pelte olmuş dingil beynim yavaş yavaş kendine gelmeye başladı.
Bedenimi hâlâ hareket ettiremiyordum.
Konuşmaya çalıştığımda ise ağzımdan sadece anlamsız mırıltılar çıktı.
Yanımdaki kişinin derin bir iç çektiğini duydum.
Uzandığı yerde bana daha da çok yaklaştı.

...

Artık nefeslerini yanağımda hissediyordum.

Tanrım, Lilyum ile kutsanıyordum resmen.

Koku her bir yanımı kaplarken, huzur tüm hücrelerimi ele geçirmişti.

Sonunda bedenim uyanmış, zihnim ayılmıştı.
Bitkin kollarımı yukarı kaldırıp esnedim.
Ne kadar zamandır uyuduğumu bilmiyordum ama, her hareketimde çıtırdayan eklemlerimden uzun süre derin bir şekilde uyuduğumu anlamıştım. Öyle ki gözlerimi hâlâ açamamıştım.
Gerinme işim bittikten sonra uzandığım yerde sağıma döndüm.

Kağnı taşıyan göz kapaklarımı yavaşça açtığımda, bir çift büyük gözle karşılaşmayı beklemiyordum.
Yeni uyanmış beynim, az önce olanları idrak edince şaşkınlıktan gözlerim büyüdü.

Daha demin ne kadar huzurluysam, şu anda ise o kadar gergindim.

Rengini baldan almış büyük gözler bana bakmayı sürdürüyordu.
Ben ise şaşkın gözler ve hafifçe aralanmış dudaklarımla onun gözlerinin içine bakıyordum.

[ b i t t e r s w e e t ] yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin