2

698 32 2
                                    

Sağ ayakla giriniz. Aşağıda malum sahnemiz var, rahatsız olacaklar bu bölümü geçsin. Hadi öptüm bb.

Genç kadın yorganı kafasına çekip sessizce ağlamaya devam etti. Steve'in onu terk ettiği geceden beri günleri çoğunlukla böyle geçiyordu. Arkadaşlarının ve onun yanında sert, umursamaz davranıp odasına çıkıp kapısını kilitlediği anda gözyaşlarını tutamıyordu. Diğer herkes özelikle Clint yaklaşık bir haftadır bu halde olan arkadaşına sürekli yaklaşmaya çalışıyordu ama nafile.

Herkes onları kendi haline bırakmıştı. Ama hiç kimse birbirini böylesine seven çiftin neden ayrıldığını bilmiyordu. Oysa cevap basitti.

Aşk insanın aklını başından alıp götürüyordu ve Steve kendinden çok Natasha için endişeleniyordu. Onun işinde kötüye gitmesi istediği en son şeydi. Yaşadıkları 4 aylık ilişkiyi bu yüzden noktalamıştı. Ama bu iki tarafıda harap etmişti.

Natasha zorlukla ayağa kalktı ve kendini toparlamak adına odasındaki banyoya ilerledi. Üstünü çıkardıktan sonra buz gibi suyun altına girdi. Tek dilediği bu soğuk suyun her şeyi alıp götürmesiydi. Artık toparlanması ve Steve'i aklından çıkarması gerekiyordu. Yeniden bir ağlama krizine girmemek için dişlerini sıktı.

Soğuk suyla biraz rahatladıktan sonra şampuan almak için arkasını dönmüştü ki karşısında gördüğü kişiyle korkuyla irkildi.

Sarışın adam, aynı onun gibi çırılçıplak soyunmuş öylece duruyordu. Elini suya uzattığında ne kadar soğuk olduğunu farketti ve kaşlarını çatıp suyu biraz ılıklaştırdı. Sanki onun banyosuna habersiz girmemiş gibi rahat bir şekilde eline biraz şampuan döktü.

Kızıl kadın bağırmak istiyordu. Ne işin var burada, çık banyomdan diye haykırmak istiyordu. Çenesine bir yumruk atıp ondan hıncını almak istiyordu. Ama sessizce mermerin desenlerini izlemekle yetindi.

Steve, sevdiği kadının arkasını döndürüp şampuanı kısa kızıl saçlarına sürdü ve köpürttü. Bunları yaparken kadını ne kadar arzuluyor olsada hiçbir şey yapmamaya özen gösterdi. Onun sırf cinsellik için burada bulunduğunu düşünmesini istemiyordu. Saçını duruladıktan sonra eline duş jeli ve lifi aldı. Böğürtlen kokusu banyoyu sardığında Natasha hala arkasını dönme cesaretini kendinde bulamıyordu.

Sarışın adam önce kadının sırtına yavaş bir masaj yaptı. Omuzlarından tutup kendine çevirdiğinde genç kadın gözlerini Steve'in göğsüne dikti. Onu arzuluyordu ve gözlerine bakarsa her şeyi unutup şuracıkta sevişeceklerini biliyordu.

Steve elini kızıl kadının iki göğsünün arasından indirdiğinde Natasha gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı.

Sarışın adam nihayet işini bitirip suyu açtığında Natasha elini istemsizce kaldırıp Steve'in göğsüne koydu ve kendinden bulaşan köpükleri duruladı. Daha sonra düşündü, neden bu hale gelmişlerdi? Neden beraber sonsuza kadar mutlu olmak varken onlar saçma bir sebep yüzünden ayrılmıştı?

Gözleri yeniden dolarken kafasını adamın göğsüne yasladı. Steve bir süre sessizce sarıldıktan sonra kadının her yerini duruladığına karar verip suyu kapattı ve onu bir bebek gibi havluya sardı. Kendi belinede bir havlu sardıktan sonra çıkıp yatak odasına ulaştılar.

Natasha aynanın önüne gidip kafasını dağıtmak ve Steve'in çıkmasını sağlamak için eline biraz krem sıkıp dirseklerine sürdü. Sarışın asker daha fazla dayanamayıp arkasına geldi ve fısıldadı.

"Seni çok seviyorum. Seni bu hayattaki her şeyden çok seviyorum." ardından gözyaşı genç kadının omzuna damladı. Natasha sesinin titreyeceğini bildiği için konuşmuyor sadece aynadaki görüntülerine bakıyordu. Diğer herkesin dediği gibi gerçekten yakışıyorlardı.

Steve eğilip dudaklarını kızıl saçlarla buluşturdu. Ardından omzuna bir öpücük kondurdu. Genç kadın istemsizce boynunu yana eğdiğinde kendine küfür etmek istedi. Aşk insanı bu kadar mı gurursuz yapıyordu? Kendi kendine hazırladığı beni neden terk ettin konuşması bu muydu?

"Git. Buradan." dedi fısıldayarak. Gözleri aynada buluştuğu zaman Steve kadını kendine çevirdi.

"Sana bu kadar yakınken senden uzak kalmanın ne demek olduğunu bilemezsin." ve gözünden akan yaşları umursamadan kadına bakmaya devam etti.

"Lanet olsun sana Steve sanki seni sevmiyormuşum gibi konuşma. Beni öylece bırakan sendin." dedi Natasha ve bir adım geri gitti.

"Özür dilerim." Steve için bunu söylemek çok zordu çünkü onu bıraktıktan ve bu kadar üzdükten sonra geri gelip 2 kelimenin sihir yapmasını isteyecek kadar çaresizdi.

Genç kadının sessiz kalması Steve'i yerle bir ediyordu. Ona doğru bir adım attığı zaman Natashada aynı şekilde bir adım geri gitti. Kalçası dolaba çarptığı zaman durmak zorunda kalmıştı. Bir adım daha attığında artık burun buruna duruyorlardı.

"Sana aşığım ve seninde bana aşık olduğunu biliyorum. Bu yüzden beni affetmen için her şeyi yapacağım." dedi sarışın adam.

"Sana aşık değilim. Bu basit bi hevesti." dedi Natasha. Hayatında yüzlerce yalan söylemişti ama en acı verici olanın bu olduğuna emindi. Aşık olmadığı için mi şu an ağlamak üzereydi? Basit bir heves olduğu için mi onu öpmek istiyordu? Sarışın adam ellerini nazikçe kadının beline koyup bedenine yapıştırdı.

"Uzak dur asker." dedi Natasha gözlerini Steve'in göğsüne kitlerken. Saçlarından damlayan sular bedeninden akarken ne kadar seksi gözüküyordu öyle. Kızıl kadın daha fazla dayanamayıp kafasını kaldırdı ve dudaklarını Steve'in dudaklarına bastırdı. Ne kadar istesede ona karşı koyamıyordu. İkiside gözlerinden akan yaşlar eşliğinde birbirini öpmeye başladı. Yavaş başlayan öpücük hızlandıkça yatağa doğru ilerlediler.

Steve belindeki havluyu ardından Natashanın havlusunu çıkarıp attıktan sonra kadını nazikçe yatağa yatırdı. İlk defa sevişmemelerine rağmen, ikiside çok heyecanlıydı. Bir süredir ayrılardı ve özlem ateşlerini harlıyordu.

Sarışın adam dudaklarını, sevdiği kadının çenesinde, boynunda, kulağının altında gezdirirken dokunduğu her yer alev alev yanıyordu. Hızlanan nefesi onu deli ediyordu. Dudakları kadının göğüslerini bulduğunda Natasha dudaklarından kaçan inlemeyi durduramadı. Adamın kafasını arzuyla tenine bastırdığında Steve dudaklarını daha da aşağılara indirdi.

Kasıklarına geldiği zaman Natasha daha fazla bekleyemeceğini fark ederek Steve omuzlarından çekip dudaklarını dudaklarına bastırdı. Uzatmak istemiyordu, onu şimdi içinde istiyordu. Ayrıldıklarında hazırım dercesine bir bakış attı kadın ve bacaklarını araladı. Sarışın adam yerleşti ve yavaşça ilerledi. Tek beden olduklarında ikiside ağzından çıkan inlemeyi durduramamıştı. Sanki şu an bu gezegende değil gibilerdi, kendi yarattıkları dünyada birbirlerini keşfediyorlardı.

Natashanın çarşafı sıkan elini yavaşça açtı sarışın adam ve ellerini kenetleyip yatağa bastırdı. Sanki tek parçaymış gibi uyumla hareket ediyorlardı. Dudakları tekrar ve tekrar birleşirken doyuma ulaşmak üzere olduklarını fark ettiler. Sanki kuvvetli bir fırtınadaymışçasına titrerlerken ikiside aynı anda o cümleyi söyledi.

"Seni seviyorum."

Bir maraton koşmuş gibi terlemiş bedenleri üst üste yığıldığında Steve kendini yana çekti ve yatağa bıraktı. Kızıl kadın ilerleyip adamın göğsüne yattı. Ardından kafasını kaldırıp uzun bir öpücük daha armağan etti adamın dudaklarına.

"Seni bir daha asla bırakmayacağım." dedi sarışın asker kadının yanağını okşarken.

"Asla bırakma. " dedi kadın ve gözlerini belkide hayatının en huzurlu uykusu için kapattı. Uzun zamandır hiçbir şey dilememişti bu kadar zaman sonra ilk defa içinden diledi.

Tanrım, lütfen bizi bizden mahrum etme.




petrichor | romanogers one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin