Sağanak yağmurun altında koşarak yetişmeye çalışıyordu kadın ona.Ayağı takılıp düştüğünde dizini asfalt sıyırıp geçmişti.Ellerine cam kırıkları batmıştı.Kafasını kaldırdığında durup onu seyreden adamı gördü.Uzun bacakları,geniş omuzları,çizgili takım elbisesi ve rugan ayakkabısı.Hafif uçları ıslanmış sarıya yakın kumral saçları.Ve büyük şemsiyesi ile karşısında duruyordu.İlk başta canını yakan şeyin eline batan camlar olduğunu düşündü.Sonra ayağa kalktığında farkına vardı.Her bir adımda kalbine binlercesi batıyordu.Adama yaklaştıkça buz mavisi gözleri kalbini dondurdu.Güldü kadın.Yüzüne dokundu adamın ."Nesin sen, bu dünyadaki cennetim falan mı?" kalbi adamın tebessümüyle tekledi.Sanki tekrar bu hikayeye inanırmışçasına sevdi adamın sakallarını.Bilseydi tekrar yıkılacagını gidermiydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanrı Kabulu
Short StoryGöz yaşı mi geceye ayak uyduruyordu yoksa her bir satır şarkı mı batıyordu kalbe?Neydi bu hezeyan? Neydi bu his aşk mı?Sevgi mi?