27 Haziran, Pazar

420 10 3
                                    

Evcilik oynar gibiydik bugün.
Dilek, Sıla, Esin ve ben giyinip süslenip evli barklı arkadaşımız Melis'e 'hayırlı olsun' ziyaretine gittik. İnanabiliyor musun?
Fevkalade düşünceli arkadaşlar olarak, Melis balayından döndükten sonra birkaç gün geçmesini bekledik. Bekledik ki, kız şöyle bir yerleşsin, kendine gelsin. Sonra da, ellerimizde çiçekler arkadaşımıza resmî ziyaretimizi gerçekleştirdik.
Bu ziyaret sırasında dikkatimi çeken Melis'in tavrıydı. Nasıl anlatsam... Öyle mutluydu ki... Şimdi sevgili kiraz ağacım, sen beni yanlış anlamadan açıklamaya çalışayım. Sevdiği kişiyle birlikte olduğu için elbette mutlu olacak, bunda şaşılacak bir şey yok... yok da... benim anlatmak istediğim, bizi karşılarken, evini gezdirirken, bizler için pişirdiği keki, pastayı ikram. ederkenki mutluluğu...
Yani... sanki evlenmiş olmanın getirdiği bir mutluluktu bu. Aslında bunda şaşılacak bir şey yok ama ben Melis'in böylesine evcimen oluvermesini, ev hanımlığını bunca evmesini doğrudu pek beklemiyordum. Bizleri nasıl bir keyifle karşıladı, çay servisini yaparke nasıl fırıl fırıl dömdü etrafımızda, görmelere değer
Acaba evlenince ben de mi böyle olacağım?
Böyle mi hissedeceğim?
Evine gelince... Tek kelimeyle süperdi! Büyük nir sitenin içinde, iki katlı evlerden birinin alt katında oturuyorlar. Alt kat olunca o güzel bakımlı bahçenin içinde gibisin. Ayrıca, sitenin yüzme havuzu, tenis kortu, jimnastik salonu da var, azizim. Evin içiyse mecmualardaki evi anımsatıyordu. Modern ve sade. Byaz kanepeşer, koltuklar; cam masalar, modern desenli halılar, gizli ışıklar, enfes bir müzik seti ve dev ekranlı bir televizyon...
Eh, bir insan daha ne isteyebilir ki...
Ve Melis yine Melis'liğini göstermiş, bu modern evde romantik bir çay sofrası hazırlayarak hoş bir tezat yaratmıştı. Bahçeye bakan geniş pencerenin önüne yuvarlak bir masa yerleştirmiş üzerine de yere kadar inen beyaz dantel bir örtü sermişti. Beyaz porselen çay takımı, yuvarlak bir tabakta vişneli pasta ve uzun bir servis tabağındaysa dilimlenmiş limonlu kek duruyordu.
"Haydi buyrun," dedi ve hemen ekledi. "Her şey ev yapımıdır, afiyet olsun."
"Havan batsın!"
"Kızım sen şü güzellik enstitüsünden vazgeçsen de yeme içme işine girsen..."
"Bak onu da yapabilirim." diye göz kırptı Melis. "Ama şimdilik sadece ev hanımlığı yapmaya niyetliyim. En azından dğzeniöi oturtana kadar..."
"Ne düzeniymeş bu?"
"Kaan'ın alışkanlıkları, benim alışkanlıklarım... Kaçta gelir, kaçta gider... Ne yer, ne içer... Neyi sever, neyi sevmez... Ve ben bu yeni dğzende nelere öncelik vereceğim, neyi, nasıl yapacağım gini şeyler işte..." diyerek açıklamasını yaptı 'evli barkli' arkadaşımız.
"Beni korkutuyosrun Melis. Bunca ince eleyip sım dokumaya gelemem ben."
"İlahi Dilek sen Serra'yla tam dört yıl yaşamadın mı?"
"Yaşadım"
"Eee, siz birbirinize uyum sağlamak için bazı konuları, öncelikleri, zamanlamaları düşünmediniz mi?"
  " Valla ne yalan söyleyim ben düşünmedim." deyince kahkahalar patladı.
  "Ama," diye devam etti "ikimiz için herşeyi düşünen bir Serra vardı. Hesap, kitap; iş bölümü programı, komşularla ilişkiler... Ne bileyim her şeyi ama her şeyş Serra düşünde." Sonra sırtıma okkalı bir şaplak indirip, "Aslan arkadaşım benim." dedi "Melis şu soruyu sormasa onca yıl senin yaptıklarını böylesine aççık ve seççim biçimde farkınsa olmayacaktım."
  "Serra, nasıl katlandı. şu sorumsuza..."
  "Canım o kadar da gamsız değildim herhalde ama şunu itiraf etmeliyi ki, nasıl olsa her şeyi Serra düşünür, Serra yapar diye ona dayanıyordum."
  "Eh, bunu bilmen de bir şeydir." diyen Sıla'yı "Bak gıdıklarım seni," diyerek tehdit etti Dilek.
  "Biz harika bir ikiliydik," diye savumdum xan arkadaşımı. "Birbirimizi tamamlıyorduk değil mi Dilekçiğim?"
  "Evvet," dedi benim deli kız, o meşhur kahkahalarından birini patlatarak. "Ben dağıtıp, sen toplayarak..."
  "Hiç de değil! Kendi dapınıklığını heo sen kendin toplardın."
  "Sıkıysa toplamayaydım," dedi Dilek gözlerini devirerek. "Bakmayın siz Serra'nın yumuşak başlj göründüğüne... Öyle bir otoriter ki..."
  Çay faslı bitince koltuklara yayıldık. Melis sordu, "Dilek, senin düğün hazırlıkları nasıl gidiyor? Şaka maka derken iki ayınız kaldı."
  "Üff, hiç hatırlatma Melis."
  "Aaa, şuna bakın," diye güldü Melis

-DEVAMI GELECEK-

Şimdi Düğün Zamanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin