Ağlamak geçici mi?

54 6 1
                                    

Kimse kalmamıştı etrafımda herkesi göndermiştim yanımdan. Ne Beril ne Esra hiç kimse.. Korkma diyorlardı sürekli hiçbir şey olmayacak, Hüsamettin Hocaya söyleriz o halleder diyordu kızlar. Anlatamıyordum ki korkmadığımı, boğazımın yutkunması gözlerimin yağışı bitse belki anlatabilirdim. Sadece beni yalnız bırakın diyebilmiştim. Sağolsunlar yalnız bırakmışlardı. Neye ağlıyordum diye düşündüm bir an gerçekten de büyük bir şey yok muydu derken aslında hiç susmamıştım ki o an sadece nefes almaya ihtiyacım vardı. Göğe bakmak beni her zaman rahatlatırdı belki bu seferde öyle olurdu ama insan görmeye hazır mıydım? Emin değilim. Namaz, namaz kaçıyordu. Dini korumaya çalışırken kendi dinimden oluyordum az kalsın.. Koşarak lavabodan çıktım ve mescite doğru yol aldım ve aman Allahım bu nasıl göz bu nasıl bakış hayır hayır rezil olmuştum Gökçe kalk çabuk ayağı.

-Öözür dilerim ben kusura bakmayın görmedim.

-Estağfurullah siz kusura bakmayın iyi misiniz yardim etmemi ister misiniz?

-Yo yo teşekkür ederim iyiyim ben iyi günler.

-Hayırlı günler size de.

Ayy bu halimde bile sakarlık yapmıştım ya helal olsun bana da Zeynep olsaydı şimdi bissürü laf ederdi bana belki de etmezdi sonuçta boş yere değil namaza yetişmek içindi bu acele bu sefer gerçekten hızlı ve dikkatli olmalıyım ki hem namazımı kılayım hem de başıma başka bir şey gelmeden evime gidebileyim.

Secdede ağlamak başımız ve gözümüzle yapacağımız en güzel işti değil mi? Utancımdan yapacak tek şey gözyaşlarımla temizlenmeye çalışmaktı. Rabbim beni affederse ben de kendimi affedebilirdim veya Rabbim   beni her türlü affederdi de ben kendimi bilgisizligimden habersizliğimden dolayı affedecek miydim  bilmiyordum. Eve hala gitmek istemiyordum bir Osmanlı çayı iyi gelir miydi darmadağın olmuş bu yüreğime? Oysa içerlerde bir yerde kalmak istemiyordum en iyisi Tophane'ye gitmekti evet evet temiz havanın manzaranın en güzeli orada olurdu zaten. Metroyla değil de otobüsle gitmek daha mantıklı olduğundan otobüsü tercih etmiştim. Nasıl da kalabalıktı çok şükür ben oturacak cam kenarında bir yer bulmuştum da düşünecek biraz daha vaktim olmuştu.

Neden hiç cevap vermemişti ki bana? Sahiden diyecek bir şeyi mi yoktu yoksa benimle ilgilenmemişti bile mi? Oysa hiçbir şey diyemeyecekse nasıl hoca olurdu ki üniversitede. Kafam o karışıktı ki anlayamıyordum. Bu kadar derse girmiş bu kadın benim gibi bir öğrenciye cevap veremeyecek kadar boş muydu? Bence olamazdı basbaya beni başından savmıştı. Belki de 1. Sınıflardan böyle bir tepki beklemediğinden afallamıştı. Olamaz mıydı? Belki. Bu zamana kadar hiç düsünmesem bile bu derste kalma ihtimalimi görsem iyi olur veya çok iyi çalışmalıyım ki beni bırakamamalı söylediğim doğru dersten kalmayı falan taktığım yok fakat ben takmıyorum diye annemde takmıyor değil ki. Hem dersten kaldığımı hem de sivri dilliliğimden dolayı kaldığımı ögrenirse bana kızdığı yetmezmiş gibi çok da üzülür. Belki kendim için değil ama annem için kızların dediği gibi Hüsamettin Hocayla konuşmalıyım bu konuyu. Hüsamettin hocayı siz tanımıyorsunuz değil mii! O benim canım ya. Şu okulda diğerlerini ayrı onu apayrı severim. Ayrıca danışman hocamız ve bölüm başkanımız olduğundan bjr sorun olduğunda ona gitmemiz en iyi yol.

Tophane yolları yokuştan gel de çıkar beni bu gülünçten. Böylesi ancak dizilerde olurdu ama, tevafuklarda bir yere kadar değil mi? Eveet görmemişti yani ben öyle zannediyordum bir rezillik yeterdi hem gerçekten bir güne bu kadar aksiyon yeterdi dee artardı bile. Ohh tamam oturmuştum ki göremezdi ki off Allahım niye bu kadar takmış ve heyecanlanmiştım ki? Al tarafı bugün çarpıştığım hatta karşısında düştüğüm çocukta Tophane'ye gelmiş ve karşılaşmıştım. Yani tevafuktu evet evet olabilirdi yani. Bir anda nasıl da bütün dertlerimi unutup onun heyecanina dalmıştım bana da hayretler olsun. Ahaa bildiğin kalktı çocuk gidiyor gidiyoor döndü hayır gördü mü beni bu tarafa mı geliyor o kafanı çevir Gökçe bakma hayır bakmasana geliyor valla geliyor ve geldi.

-Selamunaleykum bir şeyiniz yoktur umarım tekrardan özür dilerim

-Aleykümselam ama dediğim gibi ben özür dilerim ayrıca küçük bir kazaydı önemsenecek bir şey değil. Ilginiz için teşekkürler.

-Böyle olsun istemezdim aceleniz vardı belli ki ben de hiç dikkat etmedim ki umarım geç kalmamışsınızdır.

-Yok hayır gayet yetiştim.

-Pekala öyleyse. Ben Hamza, psikoloji bölümündenim tanıştığıma memnun oldum.

-Ben de Gökçe, sosyoloji bölümündeyim.

-Allah emanet olun.

-Siz de.

Neydi bu şimdi ben bu erkekleri hiç anlamıyordum basbaya tanışma mıydı yoksa bildiğin özür müydü? Böyle şeylere gerek var mıydı ki? Ama maşallah yakışıklı çocuktu. Ne saçmalıyordum ben tamam tamam sustum. Böyle bir şeyi aklımdan bile geçiremem ne idügü belirsiz biri icin beynimi kullanmak da hakka giriyordur eminim en çok da kendi aklımın hakkına. Sonuçta hayatta bir sürü dolu şey varken örneğin bugün kü soru böyle birisini düşünmek yapılacak en son şeydir. Burada da yalnız kalamadığıma mı yoksa çocukla tekrar karşılasmamıza mı yanayım bilemedim. Oysa düşünmeyecektim biliyirum ama bu çocuk beni nasıl görmüştü ki yani görmesi zordu ama elinle koymuş gibi ayağa kalktıktan sonra anında yanıma geldi otururken görmüştü belki de ama baktiğını hiç görmemiştim ki. Demek ki bakmıştı benim ona baktığım gibi o da bana bakmıştı ve benimle konusmaya karar vermişti. Bu konu hakkında gelebilecek en son nokta da buydu zaten.

Telefonum çalıyordu ve arayan Zeynepti hayırdır inşallah sonuçta birazdan evde görüşecektik zaten niye arıyordu ki?

-Gökçecim nerdesin?

-Tophanedeyim. Gelicem birazdan hayırdır?

-Hmm hiç eve gelmesen de ben senin yanına gelsem nasıl olur evde çok sıkıldım yemekte yapmadım hem dışarıda yemek yer sonra da bir şeyler yaparız?

-Olur çok iyi olur hem de bekliyorum o halde çabuk gel.

-Tamam canım ucarak gelicem.

Ayy ya kuzusu sanki beni anlamış gibi ne de güzel plan yapmış. Şimdi onunla her şey yoluna girer ben de güzel bir rahatlarım.

Bursa'da ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin