Sabah herkesten önce uyanmıştım. Kahvaltıyı hazırladım, çiçekleri suladım, babam için ayran çalkaladım. Bunları yaparken de içimden harfleri tekrar ettim durdum. Mutluluğumu ifade edecek tek bir kelime bile yoktu. Sırf bu yüzden Korca'nın kölesi bile olabilirdim, istediği her şeyi yapabilir, götürmek istediği her yere gidebilirdim. Yine bunları düşündüğüm belli olmuş mudur diye sağımı solumu kontrol ettim. Annem uyandı, bana baktı, koşar adımlar ile yanıma geldi, çenemi avucunun içine alarak umut ile sordu. "Bir hal var sende, gözlerin ışıl ışıl. Bak doğruyu söyle aşık mı oldun birine?" Annemin bu tavrı beni rahatsız ediyordu. Evdeki fazlalık bir eşyaymışım gibi davranmasından hoşlanmıyordum. 'Alıcını buldunsa hadi git' der gibi tavrı ona göre benim mutluluğuma sevinmekti. Çenemi çektim avuçlarının içinden, "Maalesef ki hevesin kursağında kalacak anne, birini bulduğum falan yok." Annem omuzlarını düşürerek sofradaki salatalıktan alıp ağzına attı. "E ne bu aceleci halin o vakit." "Çizimim yarım kaldı dün, onu tamamlamak için nehre gideceğim." Annem hiç beklemediğim bir tepki verdi, şaşırttı beni. "Ben de geleyim senin ile." Kızardığımı sanıyorum, ne diyeceğimi bilemedim, soğukkanlı davranmaya gayret ederek, " Sen mi geleceksin, sıkılmaz mısın?" diyebildim. İğneleyici tavrını takınarak " Aslında sen de gitmesen, bugün Günyazı için geleceklermiş bizi de çağırdılar, belki gelenlerin başka yakınları da vardır onlar da seni görmek ister." Dedi, kızgınca atıldım, " Ben hiçbir yere gelmiyorum." Annem alındı böyle çıkışmama " Fena bir şey mi istiyorum be kızım, evlen çocuğa karış, mutlu ol, bu istediğim. Fena bir şey mi mutluluğunu istemek?" annem yine kendini acındırıyordu, "Ben yeterince mutluyum, sizin ile bu evde sen de bunu anla artık anne" dedim bir hışımla odama girdim defterimi elbisemin içine saklayarak çıkıp nehre doğru yürüdüm. Annemin böyle çıkışması ilk defa işime yarıyordu. Benim ile gelmek istemesi böylelikle suya düşmüştü.
Nasıl bir hız ile nehre vardığımı bilmiyorum. Acaba koşar adımlar ile gittiğim onun tarafından da fark edilmiş midir? Nasıl fark edilmesin vardığımda nefes nefeseydim. Prens beni dün çalıştığımız yerde bekliyordu. Yere harfleri yazmış, kafasıyla bir şeyi onaylıyormuş gibi yaparak harflere bakıyordu. Onu gördüğüm yerde durdum, o kadar çok umut dolu geldi ki o an bana, bütün gün boyunca onun harflere bakışını izleyebilirdim. Çok asil duruşunun yanı sıra çok mahcup bir ifadesi vardı. Ben prensleri şımarık, kendini beğenmiş, bilmişlik taslayan kişiler olarak düşünüyordum. Bu neden ile şaşırtıyordu beni mahcup tavrı. Kafasını çevirdi, derin bir nefes vererek ona doğru yürüdüm. Beni tebessüm ile karşıladı. "Hoş geldin." İlk defa cesaretimi topladım gözlerine baktım "Hoş gördüm." dedim. Gerçi ben ilk defa bir erkeğin gözlerine bakıyordum. Onun kim bilir kaç tane cariyesi vardı? Rahattı o yüzden konuşurken. Benimse sesimin yanı sıra tüm hücrelerim de titriyordu. Bu yüzden uzun cümleler kurmuyordum.
Yeri işaret etti, içlerinden herhangi bir harfi sordu söyledim, sonra başkasını, sonra başkasını. Hepsini doğru cevaplıyordum. Şaşırmıştı ve şaşırdığını da gizlemiyordu. "Bir günde bunları ezberlemeden öğrenmiş olman çok güzel." dedi. Şaşırmıştım, çünkü hepsini bir gecede ezberlemiştim. Yüzüne bakmadan konuştum. "Ezberlemeden mi? Ezberledim ya." Yüzünde tatlı bir tebessüm oluşmuştu sanırım, belli belirsiz duyulan ses tonundan bu anlaşılıyordu. "Hayır ezberlemedin, ezberlemiş olsaydın sorduğum harfi hatırlamak için duraksardın. Ama sen duraksamadın, çünkü öğrendin. İkisi farklı şeyler." Ne dediğini tam olarak anlamamıştım ama güzel bir şey olduğunun farkındaydım.
Bütün gün yine çalıştık. Bir dolu kelime öğrendim, nasıl yazıldıklarını ve okunduklarını. Sanki göklerin üstündeydim. Özgürdüm artık. Nadya'daki bütün çocuklardan farklıydım. Mutluydum. Bugün fark ettim ki dün anneme mutluyum derken aslında eksikmişim. Mutluluğun ne demek olduğunu ya bugün öğrenmiştim ya da eksikliklerim tamamlandığı için mutluluk hissim üst sınıra ulaşmıştı. İlk gün düşündüğüm şeyin arkasındaydım Korca'nın kölesi olabilirdim. "Gel" dese bir an düşünmeyecektim. Akşam yine oradan bulutların üstünde ayrılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayyazı
Short StoryOkumak aşkı ile yanan Ayyazı ile onun aşkı ile yanan Korca'nın masalı.