Sen güzel bir düştün,
İmkansızdın,
Ben yine de,
O düşün peşine düştüm.~Nazım Hikmet
Bölüm şarkısı: Yüzyüzeyken Konuşuruz - Boş Gemiler
~~~~~
Kucağımdaki son koliyi de odamın içine bıraktıktan sonra yatağımın üzerindeki telefona yöneldim. Bir şarkı açıp sesini yükselttim ve tekrar yatağın üstüne bıraktım. Ardından kitaplığıma doğru adımladım.
Kitaplık düzenlemek en iyi terapi yöntemiydi bana göre saat epey erken olmasına rağmen odamı düzenlemeye devam edecektim.
İstanbul pek bilmediğim bir şehirdi. Yeni evimizin bulunduğu semte yani Beşiktaş'a ise daha önce hiç gelmemiştim.
İç geçirerek üzerinde kocaman harflerle kitap yazan kolilerden birinin kapağını araladım. İçindeki kitapları özenle raflara yerleştirmeye başladım.
İşime o kadar odaklanmıştım ki kapıdan gelen miyavlama sesiyle birlikte irkilmiştim. Ayağa kalktım odamın kapısına yöneldim. Kapıyı yavaşça araladım kapıyı aralamamla birlikte odamın içine doğru bir tüy yumağı fırladı.
Odamın içine fırladığı gibi araştırma yapmaya başlayan kedim biraz eşyaları kokladıktan sonra yatağımın üstüne tırmandı gözleri yumulduğunda hafif tebessüm ettim. En azından bir süre odamın içinde bulunan eşyalara zarar vermezdi.
Odamı toparlamak beni sıkmaya başlayınca aşağıya inmeye karar verdim. Odamın kapısını geçebileceğim kadar aralayıp dışarıya baktım koridorun tüm ışıkları saat sabahın dördü olmasına rağmen yanıyordu. Odamdan çıktım ve koridor boyu ilerlemeye başladım. Işıkları kapattım.
Merdiven basamaklarının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve merdivenin trabzanına tutunup basamakları adımlamaya başladım. Zemine ayak parmak uçlarımla basarak mutfağa doğru ilerledim.
Aralık kapıdan içeriye baktım. Mutfakta kimse yoktu. Adımlarımı kapıya doğru yönelttim. Kapıyı açtım ve evden dışarıya çıktım. Bahçede olmasını beklediğim Huriye teyze görünürde yoktu. Koşarak bahçeden çıktım ve kendimi sokağa attım.
Kulaklıklarımı taktım ardından kaldırımda özgür bir kuş misali koşmaya başladım. Belki dışarıdan deli gibi görünüyordum ama bu benim umurumda değildi. Dışarıda babamın katı kuralları ve cezaları yoktu. Eve geri dönene kadar özgürdüm. Adımlarımı yavaşlattım. Normal adımlarla yürümeye başladım.
Babam çok disiplinli bir adamdı eğer benim ondan izinsiz dışarıya çıktığımı öğrenirse istisnasız fazlasıyla kızacaktı. Ama beni çalışma odasındaki evcil papağanı gibi kafeste tutacağını sanıyorsa fazlasıyla yanılıyor olmalıydı.
Deniz görüş açıma girdiğinde kumsala doğru ilerledim. Kumların üzerine oturdum. Deniz fazlasıyla durgundu oysa benim ruhum çok hiddetliydi. İkisinin tezatlığının birbirini tamamlaması ise hoş bir tesadüftü. Ufka daldı gözlerim, gökyüzü ve denizin birleştiği yerin ötesinde kimbilir hangi insanlar yaşıyordu.
Babam neredeyse tüm birikimini yatırıp amcamla ortak bir hastane yaptırtmıştı ve yıllar sonra hayali olan hastane yöneticiliğini elde etmişti. Bizi fazlasıyla disipline boğup aklınca bize annemizi unutturmaya çalıştığının farkındaydık ama bunu ona söylemeye hiçbirimiz cesaret edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kelebek
Literatura KobiecaNot: bu hikayeyi yazmaya yeni başladığımda hikayeye bir isim bulamamıştım ve henüz düşünme aşamasındaydım. Ben düşünürken annem bana bakıp "mavi kelebeğin hayalleri" diye bir hitapta bulundu ve bende tam o anda "işte bu" dedim. Hikayenin ismi "mavi...