GİRİŞ

7 2 1
                                    

   Kapıyı anahtarımla açıp içeri girdim.Odama ilerleyerek perdeleri açtım. Güneşin bütün evi aydınlatmasına izin verdim. Elimdeki mp3 ve kulaklığı yatağa fırlatarak üzerimdeki eşofmanları hızlıca çıkarmaya başladım. Saate baktığımda saatin daha 7.35 olduğunu gördüm. Genel olarak fazla uyumayı sevmezdim. Gece ikiden sabah altıya 4 saatlik uyku bana yetiyordu. Ellerimle anlıma düşen saçları geriye doğru yatırarak banyoya ilerledim. 

  Aynaya baktığımda sabah koşusunda bayağı iyi iş çıkardığımı karın kaslarımdan ve şakaklarımdan akan terle anladım. Kolumdaki kilometre ölçen saate baktığımda yanıldığımı anladım. Normalde 8 km koşarken bugün sadece 6.5 km koşmuştum. hırsla saati çıkararak aynanın önüne koydum. Gözlerim bir an kaslı kollarımdaki dövmelere hemen ardından da yılan figürünün altındaki yara izime gitti.

  Gözlerimi aynadan çekip suyu ayarlamaya duşa girdim. Son kez elimle suyu kontrol ettim ve kendimi suyun altına attım. Nane aromalı şampuanımı hızla saçımla buluşturup güzelce yıkanmaya başladım. Ellerim koluma indiğinde öfkeme yenik düşerek sıcak suyu kapatıp soğuk suyu sonuna kadar açtım. Soğuk su beni etkilemiyordu. tek bir hücrem bile buna aldırmıyordu artık. O zamandan beri...

  Ellerimi saçlarımın arasında hızla ileri geri gezdirerek eski anıları kafamdan atmaya çalıştım.

Sadece çalıştım...

Banyodan çıkıp siyah bornozumu üzerime geçirdim. Saç havlumu elime alarak saçlarımı kurulamaya başladım. Yatağın üstüne oturarak kendime dinlenmek için müsaade ettim.

 Telefonumu elime aldım ve sayılı arkadaşlarımdan olan Akına mesaj çektim.

kime: Akın

Dövüş bu akşam. Fırtına da ol.

 Gönder tuşuna basıp telefonu bilmediğim bir köşeye fırlattım. Ayağa kalkıp hızla üzerimi giymeye başladım. Bej renk bandajı özenle göğüs kafesime sarıp gri, paçaları dar eşofmanımı da altıma çektim.

  Mutfakta koşuya çıkmadan önce hazırladığım kahvaltıyı-her ne kadar  istemesem de- yaptım. Dolaptan enerji içeceğimi ve köpek mamasını alarak salona geçtim. Salonun köşesindeki kaba köpek mamasını  boşaltarak Dumanı çağırdım.

"Duman gel oğlum buraya!" tek seferde sözüme itaat ederek yanıma geldi ve mamasını yemeye başladı. Elimle kafasını okşayarak" Aferin oğluma" diyerek sevgi göstermeye çalıştım. Kırdığım dizimi dikleştirip bodrum kata indim. ışıkları açıp etrafı incelemeye başladım.

  Sağ köşeden sızan sabah ışığı içerisini azda olsa aydınlatıyordu. Tavandaki büyük örümcek ağları buraya asırlardır girilmediği hissini veriyordu. Şahsen beni tavandaki değilde spor aletlerimin üzerindeki tozlar ilgilendiriyordu. 

  Sol tarafımdaki raftan bandajımı alıp ellerime sarmaya başladım. Tavanda asılı olan kum torbasına ilerledim ve şöyle bir elimle itekledim. Yerimde hafif hafif sekmeye başlayarak ellerimle karşımda sanki gerçekten de bir rakip varmış gibi yüzümü korudum. 

  Yumruklarımı sağlı sollu geçirdiğimde kum torbası daha da sallanıyordu ve bu da benim daha sert darbelerle ona saldırmama sebep oluyordu. Yaklaşık 12 saat çalıştıktan sonra dövüş saatinin yaklaştığını farz ederek yukarı çıktım. 15 dk nefesimin düzene girmesini bekledikten sonra kapıya yöneldim. 

  Beyaz spor ayakkabılarımı, asker yeşili ceketimi giydim. Son anda askıda asılı olan siyah sırt çantama telefonumu atarak yola çıktım.bir kaç adım ilerledikten sonra tanıdığım bir sesle adımlarımı yavaşlattım.

  "şşşt dar paçalı nereye böyle yine maça mı?"bana yetişmeye çalışan Zehraya döndüm. Her seferinde dar paçalı pantolon ve eşofman giymemden ötürü bana böyle sesleniyordu. Siyah ispanyol paça pantolon ve omuzları açık su yeşili dantelli bluzuyla sade ve bir o kadar da güzel bir kombinle kendi tarzını konuşturuyordu. "evet" diye karşılık verdim."ne zamandır uğramadım  yarın geliyimde bir bakıyım yokluğumda evini hangi tür haşeratlar basmış. Dumanı da çok özledim hem" kafamı önüme çevirip yürümeye devam ettim."sana iyi şanslar o zaman ben eve gidiyorum yarın görüşürüz" diyerek sol taraftaki mahalleye yürümeye başladı. 

  Zehra geçmişimden, çocukluğumdan ve memleketimden kalan son kişiydi. Mardinden onunla birlikte gelmiştik. O ailesiyle ben ise tek... Her ihtiyacım olduğunda yanımda olurdu. Hala da öyle haftada iki kere evi temizlemeye ve beni görmeye geliyor. Gerek yok ben bakarım başımın çaresine dediysem de kabul etmedi.

  Adımlarımı sıklaştırarak yürümeye devam ettim ve Fırtına caddesindeki dövüş ringine geldim. seyircilerin çoğunluğu gelmiş ve bahis için görevli kişinin başında toplanmışlardı. Akına el sallayarak yanına ilerledim. Çantamı ve üzerimdeki ceketi çıkartıp yanındaki boş oturağa fırlattım.

  "Bu akşamki rakibim kimmiş?" diye sorarak yüzümü yüzüne çevirdim."bu seferki seni zorlayabilir eski boksörmüş." bu işi amatör olarak yapıyordum ama milli boksörlerden daha iyi bir kondiksiyonum ve daha sıkı bir çalışma planım vardı. Kafamı aşağı yukarı sallayarak "hallederiz" dedim.Akın tedirgin bir şekilde "iyi şanslar ne diyeyim"diyerek omuzuma hafif bir yumruk attı. Çantamdaki bandajları alıp ellerime sardım. Akınla dövüşmeye başladığım zamanlar Fırtına caddesinde tanışmıştık. O da o zamanlar boks ile uğraşıyordu fakat ailevi meselelerden ötürü bırakmıştı.

  Demir tellerle örülmüş sahanın içine girip rakibimi beklemeye başladım. Ellerimi yüzümün hizzasına getirerek yavaş yavaş olduğum yerde zıplamaya başladım. Yumruklarımı boşluğa doğru sallayarak vücudumun ısısını korumaya çalıştım.

  Seyircilerin alkışıyla arkama döndüğümde rakibimin ve hakemin gelmiş olduğunu gördüm. hakemin sol tarafına ben sağ tarafına rakibim geçti ve hakemin konuşmasının bitmesini bekledik."evet millet bu geceki kapışmaya kimler hazır bir görelim"diyerek söze başlamasıyla birlikte seyircilerden alkışlar ve çığlıklar yükselmeye başladı."vay canına bu heyecanlı seyirciyi bekletmek istemem o zaman iki rakibi de yerlerine alıyoruz" dedikten sonra bize doğru yaklaşarak sadece bizim duyacağımız bir ses tonu ile her zamanki kuralları sıralamaya başladı.

  "bel altına vurmak,sarılmak,kafa ve tekme atmak yok. iyi şanslar"dedi ve geri geri ilerleyerek yerlerimizi aldık "3,2,1, başla" komutu duyduktan sonra ellerimi yüzüme siper ederek yerimde sekmeye başladım. Gözlerimi rakibimin gözleriyle birleştirerek yapacağı hamleyi anlamaya odaklandım.

  Bana doğru bir kaç adım atıp basit iki yumruk sallayarak geri çekildi. Neden eski boksör olduğunu anlamıştım çünkü fazla salaktı. Beni basit bir kaç hareketle kışkırtıp üzerine gitmemi istiyordu. beni fazla hafife almıştı. Orta derecede bir kaç yumruk atıp onun taktiğini üzerinde uyguladım. Daha çok üzerime geldiğinde sağ tarafına bir kroşe geçirdim ve sendelemesine neden oldum. Gerileyip hafifçe kafasını salladı.

  Tellerin arkasından beni izleyen akına dönüp "her şey yolunda" bakışı attığımda yüzüme inen darbeyle kendimi yerde buldum. seyircilerin güçlü alkışları ve başımda sayılan rakamlarla ne olduğununu kavramaya başladım.

  "9,8,7" akın tellere yaklaşarak " Ayağa kalk! şimdi pes edemezsin öyle değil mi?" diye cevap veremeyeceğim halde sorusunu sordu. "4,3,2"hakem bir demeden ayağa kalktım seyircilere dönmüş gülümseyen rakibimin arkasına geçtim.Omzuna iki kere dokunup bana dönmesini bekledim. Ne olduğunu kavramaya fırsat bırakmadan sağ yumruğumu yüzüne indirdim. Şimdi benim için sayılan rakamlar rakibim için sayılıyordu."10,9,8,7,6" bir kaç kere kalkmaya yeltendiysede başarılı olamadı."3,2,1 ve nakavt" demesiyle seyirciden büyük bir tufan koptu. hakem elimi kaldırıp "bu gecenin kazananı Lerzan!"dedi.Bakışlarımı Akına çevirip fısıldadım "ben eylemlerimi açıklamam dirket gösteririm" dedikten sonra gözlerimi bir noktaya diktim.

  Ben Lerzan bir çoğunuzun düşündüğünün aksine ben bir kızım ve bu da benim hayat ringinde Ayakta Kalma mücadelem!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ayağa Kalk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin