O sabah yine bıkmış şekilde Endülüs deki billuriye dükkanına gitmişti. Her şey bu kadar sıkıcı olaması yetmezmiş gibi berbat bir patronu vardı . Patronu uzun boylu pala bıyıklı kaslı ve kel biriydi. İnatçı ,cahil ,kaba biri olması da ayrı bu özelliklerinden biriydi .
Yinemi bu iş. Bu işten sıkılmıştı ama eskisi gibi bir çoban olmak istemiyordu , o yüzden bu insanlara katlanmak zorundaydı.hayatı son zamanlarda çok değişmişti herşeyin değişmesinin asıl sebebi Emevi komutanı Tarık bin Ziyad bu topraklara ayak basmıştı. Kendisi Alevi kökenli soylu bir aileden geliyordu ama babası onu red etmişti ülkede çoğunlukla hristiyanlar yaşıyor ,müslümanlar yönetiyor ama kendisi Alevi yaşıyordu . Aslında ülkeden İspanyolların çekilmesi Leh'ine olmuştu İspanyollar zulümle yönetiyor ve katolik olmayanları aşağılıyor haddini aşanlara ise çeşitli işkenceler uyguluyordu .
Dükkana giren müşteri bu düşüncelerden kurtulmasını sağlamıştı ve yirmi dakikadır temizlediği kristal avize taşını bırakıp müşteriye yaklaştı
Adam zayıf ama iyi giyinimliydi müslüman bir soylu olduğu anlaşılıyordu. Yavaş yavaş gezerken bazen kendisine bakıyordu onu takip ettiğinden miydi acaba ? Acaba onu takip etmeyi bıraksamıydı? Bu sorulara cevap ararken adam ona dönüp
- bu tuz kristali ne kadar tutar. Diye sordu
Ona cevap olarak
- 42 gümüş tutar keçi için mi alıyorsunuz acaba?
- adam güldü ve. Hayır motif yapmak için. Dedi
-şaşırmıştı tuzu kim süs olarak kullanırdıki. Merakımı mazur görün ama niye tuz kullanıyorsunuz. Diyiverdi
- işten çıkınca sahildeki kale duvarına gel anlatayım. Dedi ve çıktı
YOU ARE READING
Yolculuk
AventuraHayatını bir felsefeye oturtan Cem bu görüşleri yüzünden bir yolculuğa çıkması gerekir ve Burada kendi kişisel kaderi ile baş başa gelir