Esselamün Aleyküm ve rahmetullah bu gün Name-i hicran kitabımın ilk bölümünü yayınladım emeklerim için yıldızları yakmayı unutmayın...
🕊
Her şey bitti derken ben başladım. Her şeyi bitirdim derken dahil oldum her şeye diyordu, dinlediğim kitapta. Açtığım sekmeyi kapatıp, balkonu yöneldim. Etrafımdaki cisimlere dokunarak kapıyı buldum. Ve açtım. Yakında olan bir Sandalyeye oturdum ve yağmuru dinlemeye koyuldum. Küçüklüğümden beri yağmuru dinlemeyi severdim. şu an o kadar isterdim ki Yağmuru izlemeyi, ama lanet olsun ki izleyemiyordum. Doğuştan beri kör bir kızım. Yağmuru izlemekten mahrum kaldığım gibi dünyada bulunan her şeyden mahrum kaldım. Kendimden bile. Ben Lina. lise son sınıfım. Derslerimde gayet başarılıyım. Babamı daha doğmadan evvel kaybetmişim, gözlerimi kaybettiğim gibi. Annem Didem sayılı iş kadınlarından. Tek çocuk olmam hasebiyle annem için çok kıymetliyim. Annemin değişi ile güzellik Abidesiydim beyaz tenli Karakaş, kara gözlü, uzun kirpikli ve küçük bir buruna sahiptim. kıvırcık saçlarımı annemden almadığıma göre babama çekmişim. Tüm eğitimimi evde tamamladım. Bu sene benim için çok farklı olacak. Üniversite sınavına az kaldı. Genelde evde çalışıyorum. Her yere korumalarla gitmek zorunda kalıyorum. Ama bazen yalnız gezebiliyorum. Bazen diyorum ki keşke fakir olsaydım da, gözlerimden ve babamdan mahrum kalmasaydım. Bu sene çok büyük bir doktorun yanında göz ameliyatı olacağım. Tüm kaderim bu ameliyata bağlı ve geçireceğim dördüncü ameliyatım olacak. Bu son şansım olabilirdi. düşüncelerimi gelen telefon zil sesi böldü. Telefonu açıp kulağını götürdüm. Sesinden anladığım kadarıyla, en yakın arkadaşım olan Yağızdı. Fazla Bekletmeden cevabını verdim.
...
Merhaba Yağız.
...
İyiyim. Sen nasılsın?
...
Hiç. Evde tek başımayım. Canım sıkılıyor.
Ben de seni onun için aramıştım. İstersen birlikte dışarı çıkabiliriz?
Tamam. dedim ve telefonu kapattım. Yardımcımız olan Mine'yi çağırdım. Elbise seçmemde, bana yardımcı olacaktı.
İşimi halledip, yağızı beklemeye koyuldum. Sonunda gelmişti. Yağız ile birlikte Dışarı çıktığımda yalnız gidebiliyordum....
Sonunda denilen yere gelmiştik. Belgrad ormanın da gezmeyi çok severdim.
Sonrasında...
Yağan yağmurun şiddeti artmıştı. Bize uzak olan arabayı getirmek için giden Yağız'ı bekliyordum. Yağız iyice uzaklaştığında kendi başıma yürüme başladım. Elimdeki bastonu sağa sola gezdirirken, bir şey takıldığını hissettim. Eğilerek yerde bulunan şeyi kaldırdım. Elimle incelemeye başladım. Bu bir kitaptı. Islanmıştı. oldum olasıca kitapları severdim. Kitabı tekrar yerine Koymak istemedim ve iki kitabıda çantama koydum. Bastonu mu kaldırdım ve yürümeye devam ettim. Fazla uzaklaşmış olacağım ki ortam sessizleşmişti. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yürümeye devam ediyordum arabaların sesinden anladım ki yolun ortasındaydım. Endişem gittikçe artıyordu. Adımlarımı hızlandırmaya başladım. Nereye gittğimi bilmemem, beni daha da tedirgin ediyordu. Koşmaya başladım. Korna ve insan sesi birbirine karışmıştı. Sesleri idrak etmeye çalıştım. Olmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAME-İ HİCRAN (Lina İle İmran)
SpiritualBir taraftan dini buyruklarına sıkı sarılan İmran bir yandan inançsız Lina. 18 yıl boyunca inançsız yaşayıp, karanlığa mahkûm bir kızın nefes kesen hikâyesi. Kendini bulan kadın. ©Telif hakkı saklıdır