Kapı hafifçe çalındığında Belle sonunda iple çektiği o saatin geldiğinin farkına varmıştı. Onu tekrr görmenin heycanı vardı üstünde.
Girin.
Kafasında mavi şapkası ve lacivert hırkasıyla o yine gelmişti,dün oturduğu koltuğa tekrar oturdu Steve. Rahtalmış gibiydi sanki bir şeylerin gerginliğini atmıştı üstünden.
"Başla Steve, görüğüme göre bir şeyler olmuş."
"Dün marketteydim ve bir kadın gelip bana bağırmaya başladı. Her şey için beni suçladı. Tüm kayıplar için beni suçladı ve elime bu fotoğrafı verdi."
Cebinden çıkardığı fotoğrafı Belle'nin masasına bıraktı ve ellerini başının arasına aldı. Belle ona sarılmak istiyordu, kahramanını böyle göremek onun küçük çaplı bir şok yaşamasına sebep olmuştu.
Çaresiz görünüyor diye düşündü Belle fazlasıyla çaresiz...
Fotoğrafa bakmak için eline aldığında iki küçük çocuk ona gülümsüyordu, önlerinde kocaman bir doğum günü pastası vardı ve sanki dünyanın en güzel şeyi karşılarındaymış gibi gülümsüyorlardı.
"Bunlar Dany ve Darcy, o olaydan sonra kayıplara karışan iki kız kardeş. Lanet olsun sadece 2 yaşındalardı!"
Önündeki masaya bir tekme attığında Belle hızla kalkıp yanına gitti, Steven Grant Rogers ağlıyordu.
Ona sarılamayacağını bildiği için sadece omzunu sıvazladı ve köşeden bir bardak su alıp ona verdi.
Zavallı Yüzbaşı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
terapist | steven grant rogers
Документальная проза"Kendinizi suçlamayın bay Rogers, herkes bir şeyler kaybetti." Mavi gözleri dolu doluydu. "Bazen sadece 70 yıl buzun altında kaldığım zamana dönmek istiyorum."