Sıkılmaktan patlayacak derceceye geldiğimde kameramı alıp video çekmeye karar verdim. Evet bi blog kanalım var ve epey bir takipçiye sahibim.
Bu arada, ben Sarah. Kistik fibrozis hastasıyım, yani bir tür akciğer hastalığı. Bu yüzden tüm zamanlarımı hastanede geçirmek zorundayım. Artık o kadar alıştım ki buraya, bu oda benim odam ve hastane benim evim gibi. Yaklaşık 2 yıldır buradayım, çok üzülmüştüm ilk duyduğumda, ama artık üzülmüyorum. Daha çok sıkılıyorum. Bu yüzden bir youtube kanalı açtım ve hastalığımla ilgili şeyleri, tedavilerimi, günlük yaşamımı içeren videolar çektim. Galiba insanlar beni sevdi, ha?
Kameramı ayarlayıp kaydetmeye başladım.
"Selam millet! Sanırım yakında öleceğim çünkü burası çok sıkıcı! Her neyse- "
Lafımı bölen kapının açılmasıydı. Kafamı çevirip baktığımda Noah'ın geldiğini gördüm.
Noah.
Noah'la bağımız çok farklıydı. Bunu size anlatmak inanın çok zor. Arkadaş gibiyiz, birbirimizin yanında rahat ve samimiyiz. Ama arkadaş değil de gibiyiz. Kalbimi çarptırıyor şerefsiz. Sevgilide değiliz, ne bileyim, mesela hiç öpüşmedik. Ama bunu eksikliğini de hissetmiyor gibiyim. Sanki arkadaş ve sevgili durumunun arasında sıkışmış gibiyiz. Ama bu halimizi seviyorum. Nasıl anlatacağımı bilemiyorum, ama kesin olarak bildiğim bir şey var: Onu çok sevdiğim ve onunda beni çok sevdiği. Onu kaybedersem neler olur hiç bilmiyorum. Galiba şu ana kadarki en kötü şey olur.
Noah tam 1 haftadır gelmemişti. Normalde haftada en az 2 kez gelirdi. Ve bu durum beni üzer. Neyse, onuda anlıyorum çünkü hayatta uğraşması gereken tek şey ben değilim. O bir ünlü, bir dizide oynuyor, çekimler, galalar, röportajlar, comic conlar ve çok daha fazlası. Ayrıca onunda bir youtube kanalı var. Bir anda bu kadar abonesinin olması haksızlık değil mi? Neyse Noah Schnapp, iyi gidiyorsun. Yakında bana yetişirsin. [Kıpıscık. Havalı göz kırpma.]
"Jess! Ben geldim! "
Noah bana hep Jess der. Neden dediğini bende bilmiyorum.
Arkamdan sarılıp yanağıma bir öpücük bırakmaya yeltendiğinde arkamı dönüp gücümüm yettiğince onu ittirdim.
"Defol git! "
Kollarımdan tutup kollarımı kendi beline doladı ve o da sıkıca bana sarıldı.
"Seni çok özledim Jess. "
Belindeki kollarımı boynuna çıkardım ve sıkıca sarıldım.
"Nerelerdeydin? "
"İşlerim vardı, çok özür dilerim gelemediğim için. Aklım hep sendeydi. Hem bak sana ne aldım. "
Ondan ayrılıp yatağın üstüne bıraktığı poşeti aldım. Külah almıştı.
Gönlümü nasıl alacağını biliyor şerefsiz.
Yani külah derken boş dondurma külahı, ne yapayım herkes çikolatalı süt bağımlısı olmak zorunda mı?
Koşarak ona sarıldım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Ay. Çok. Teşekkür. Ederim. Bebeğim. Seni. Çok. Seviyorum. "
Elime geri poşeti alıp içinden 2 tane külah aldım ve birini Noah'a attım. Yakalayıp güldü ve göz kırptı. Bu arada bakışları hala açık olan kameraya döndü.
"Bu bizi çekiyor mu şuan da? "
"Ay ben onu açık unuttum yaa. "
Gidip kamerayı aldım ve kapatma tuşuna bastım.
"Kamera demişken... "
Noah'a dönünce pis pis sırıttığını gördüm ve bende sırıtarak kafa salladım.
Ulan şu konuşmadan, bakışarak anlaşmak var ya? Hayvan gibi güzel hareket.
Telefonumu elime alıp birlikte olan bir fotoğrafımızı instagrama koydum ve altına da şöyle yazdım; Noah'la birlikte çekeceğimiz soru - cevap videosu için soruları hazırlayın millet!
Anasayfaya girdiğimde Noah'ın da benzer bir şey paylaşmış olduğunu gördüm. Şimdiden bir sürü yorum gelmişti. Evet, bu soru - cevap olayını bayağı bi düşündük.
Şimdi ise biraz beklememiz gerekecekti. Bu arada film izlemeye karar verdik ama Noah sürekli esneyip duruyordu. Filmi durdurup ona döndüm.
"Yine gece uyumadın değil mi? "
Anlamsız ve boş bakışlarından cevapı anlayabilmiştim. Filmi kapatıp laptopu kenara koydum.
Bu arada yatağa oturmuştuk ve ben Noah'ın kolunun altına kıvrılmıştım.
"Bence biraz uyuyabiliriz. " dedim ve ona daha çok sokulup beline sıkıca sarıldım.
"Bencede. "
Onaylayan sesini duyduğumda gülümsedim ve gözlerimi sıkıca kapattım.
. . .
Noah ve Sarah arasındaki tuhaf ilişki çok güzel değil mi?
Benim çok hoşuma gidiyor. :') 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta • Schnapp
Fanfiction"Hastayım ben, öleceğim. " "Hayır, ölmeyeceksin. Ölemezsin. " .