2

39 1 0
                                    

 Arkamı dönünce elimi çeneme dayayıp tanrıyı birkaç kez süzdüm.  Hırpalanmış, büyü nedeniyle boğazında yaralar-çoktan kabuk bağlamış yarıklar-oluşmuş, bir kolu kırılmış ve gereğinden fazla yaşlı bir duruş sergiliyordu. Sanki son 5 dakika içerisinde altı-yedi yıl yaşlanmış gibi…

 Sessizliği bozan ben oldum tabi ki…-Kimsin? (tamam, biraz kaba kaçtığının farkındayım ama bunca derdimin arasında, hiç yoktan bir tanrıyla laflamak hiç benim tarzım değil)

-Ben 2. bölgeden Hermes.

-Olimpos’tan geldiğinin farkındayım zaten.

-Peki, ben kiminle konuşuyorum?

-Bir dakika. Burada soruları ben sorarım. Dreon’da ne işin var?

-Zeus adına buradayım.

-Kimin adına demedim. Neden dedim.

-Böyle kaba olmana gerek yok. Beni onun elinden kurtardığın için sana teşekkür ederim. Sana borçluyum.

-Affedersin. Normalde böyle kaba saba biri değilimdir. Ben Cassie. Sadece kötü bir gün geçiriyorum. Ve inan bana seni o pislikten kurtardığım için bana teşekkür etmene hiç gerek yok.

 Huzursuzca kıpırdanan tanrı rahat bir iç çekti ve öne doğru eğilip yanmış elimi-elimin yandığını o sırada fark ettim-nazikçe öptü ve yaram kabuk bağlamaya başladı.

-Tanıştığıma memnun oldum Bayan Cassie. Hector’dan Dreon hakkında bilgi almak için burada bulunmaktayım.

 Yüzümün kızardığını hissettim. Neredeyse 5 yıldır –o zamanlar erkeklere karşı bir garezim vardı. Nedenini sonra anlatacağım zaten- hiçbir erkek bırakın elimi öpmeyi, yanıma bile yaklaşamıyordu. Bu durum her ne kadar midemde kelebeklerin uçuşmasına yol açsa da bu tanrıdan daha mühim işlerim var. Şu sıralar bir tanrıyla ufak bir kaçamak yapmanın sırası değil.

-Tanıştığıma bende çok memnun oldum Hermes fakat çok fazla işim var ve sana iyi günler demek zorundayım.

 Yanından ayrılırken gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim. Arkamdan seslendi;

-Seni tekrar görmek isterim, Cassie…

 Hey, hadi ama! Bayan Cassie’ye ne oldu?

-O zaman unutma Hermes, bana borçlusun…

-Unutmam, unutamam… Se…

 Cümlesinin sonunu duyamayacak kadar uzaklaştıktan sonra arkama bakma cüretinde bulundum ve orada hala beni seyrettiğini görünce hızla önüme döndüm… Sanırım böylelikle bugünkü heyecan kotamı doldurmuş bulunuyorum.

 Styks’i görmeme umuduyla evime doğru yürüdüm. Eve vardığımda ilk işim kendimi hemen yatağıma atmak oldu. Başım stresten patlamak üzereydi. Benim hayatımda böyle şeyler olmaz. Bugün ciddi anlamda aksiyonlu bir gündü. Ufak büyücüler ortalığı biraz karıştırsa arkalarını biz toplardık ve bu gerektiğinde uzun yolculukları beraberinde getirirdi. Öyle büyüler yapıyorlar ki düzeltmesi cidden zaman alıyor. Dreon’da işler her karıştığında ucu bize de dokunuyordu.

 Bugün olanlar beni gerçekten düşündürüyor. Hayatımda ilk kez bir tanrıyla karşı karşıya geldim. Bu bir büyücü için gerçekten önemli ve el ayak titreten bir an olmalı fakat ben gitmiş Hermes’i terslemiş üstüne bana borçlandığını söylemiştim. Lanet olsun.

 Bu düşünceler arasında kısa bir uykuya daldım. Uyandığımda kapım çalınıyordu. Hemen yataktan kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı çalışından-SOS verirmiş gibi tıklatmalar-Daisy’nin geldiğini anlayıp hemen kapıyı açtım. Dreon’da olan her şey çok çabuk yayılır. Neden geldiğini tahmin edebiliyorum…

Sybella'nın KehanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin