57: gece yarısı (+)

15.7K 1.2K 96
                                    

Zaman çimento gibi akıyordu. Taehyung hızlıca telefonuna baktı. En son telefonuna baktığı zaman üzerinden 1 saat 1 dakika geçmişti, ya da ona öyle gelmişti. Cam pencereleri olan boş bir sokak dışında bakacak hiçbir şey olmaması aşırı derecede sıkıcıydı, ama beklemekten başka yapacak bir şeyi yoktu. Yavaş yavaş hoş olmayan bir rüyaya dalıyordu, ya da bu paranoyak bir fantezi miydi?

Birden bir uğultu hissetti ve şaşkınca kalktı. Uyuyakalmış olmalıydı çünkü en son gördüğü zamana kıyasla hava kararmıştı. Uğultu tekrar oldu. Siktir.

Bu kadardı. Gelmişti. Taehyung hızlıca telefonuna baktı ve saatin 8 olduğunu gördü. Kapıya koştu ve yolda halıya takılıp sendeledi, ama sonunda elini kapının koluna koyabildiğinde durdu ve bir nefes aldı. Son bir kez derince nefes aldıktan sonra kapıyı açtı ve karşısında siyah dar kot ve siyah kazak giymiş kocasını gördü.

"Tae üzgünüm geciktim ama trafik-" dedi Jungkook hızlıca, gergin olduğu belliydi, ama Taehyung'un kollarını beline sarıp göğsünü göğsüne yasladığını hissedince sustu. "Özür dilerim." dedi Taehyung fısıldar gibi,sesi yumuşak ama biraz kırgın çıkıyordu,"her şey için." Jungkook'un etrafındaki kollarını sıkılaştırdı.

Jungkook kulağının yanındaki sessiz hıçkırıkları duyabiliyordu. Onu bu kadar üzgün görmek kalbini kırmıştı. Ona sarılı oğlanı sakinleştirdi ve ellerini kafasının arkasından geçirip saçlarını okşadı.
Taehyung Jungkook'un sıcaklığından ayrılmak istemiyordu ama ayrılıp konuşmaya ihtiyaçları vardı.
"Yaşanan her şey için pişmanım," dedi Taehyung ve burnunu çekti. Bu noktaya gelmeleri için bir sürü şey yaşamış olmaları gerektiğini düşündü. "Seni hak etmiyorum Jungkook ve eğer tekrar birlikte olmamızı istemezsen anla-"

"Dur." Jungkook Taehyung'un yanaklarını avuçladı, "bundan ders çıkaracağız ve ilişkimiz eskisinden bile daha güçlü olacak, söz veriyorum." Alınları birbirine değdiğinde Jungkook'un dudakları Taehyung'unkine hafifçe değdi. Taehyung aralarındaki mesafeyi kapattığında karnında bir ateşin yükseldiğini hissetti. Öpücük yavaş ve yumuşaktı, ama yine de tutku doluydu. Jungkook'un eli Taehyung'un kulağının altındaydı, nefesleri birbirine karışırken parmağıyla yanağını okşuyordu. Taehyung parmaklarını sırtından aşağı indirdi ve kalp atışını kendi göğsünde hissedebilmek için onu kendine daha da yaklaştırdı.

Jungkook çekildi ve Taehyung'un elini tutup parmaklarını birleştirdi, ardından onu merdivenlere yönlendirdi. Odalarına ulaştıklarında ikisi de yorganın altna girdi. "İlk çıktığımız zamanları hatırlıyor musun, birbirimize sarılırken uyuyakalırdık?" dedi Jungkook gülümseyerek ve Taehyung'u göğsüne çekerek. "Hatırlıyorum," dedi Taehyung yumuşakça ve kafasıyla Jungkook'un boynuna sokuldu. Bundan daha mükemmel bir şey olamazdı. Nasıl tanıştıkları hakkında soru sormak istedi ama bunu kendine bir sürpriz olarak bırakmaya karar verdi. Sonra fark etti ki gitmesine az bir vakit kalmıştı.

Jungkook uyuduktan sonra Taehyung Bilinmeyen'in dediği yere gitmek için çıktı. Kendini daha önce hiç görmediği boş bir sokağın ortasında buldu, zaten etraf karanlıktı bu yüzden çok bir şey göremiyordu. Gece yarısıydı.

Taehyung sokağı inceledi ama kimse yoktu, ya da en azından o kimseyi göremiyordu. Bilinmeyen'i beklemeyi düşündü ama saniyeler dakikalara dönüyordu ve ürkütücü karanlık içine işlemeye başlamıştı. Bilinmeyen gerçek kimliğini söylecek miydi ki?

decade, taekook |✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin