Anne: Yavrum beni yine kliseye getirmişsin.Niye?
Dimitra (sen):Ne demek istiyorsun?
Anne: Birazdan başlıyor!Girişte durma.Biri omzuma dokundu. Arkamda oturmamı bekleyen bir adam var.
Dimitra:Pardon!
Ayım başladı ve seslerin uğultusu gitgide azaldı. Kimseye engel olmamak için bende oturdum.Papaz: Tanrı'nın yolları ne denli anlaşılmazdır!Bu cümleyi ne kadar sık duyar değil mi?
kimseniz bu cümlenin ne anlama geldiğini biliyor mu?Kalabalıktan ses:Kaderimize hakim olmalıyız!
Papaz:Bu cümle,evlatlarım,kaderimizi öngöremediğimiz anlamına geliyor.Bütün sebep -sonuç ilişkilerini anlayamayız. Ama zaman gelecek anlayacaksınız.Arkadan gelen çan sesine döndüm... Arkamı tekrar döndüğümde papaz da ayım için gelen tüm insanlar yok olmuştu.
Dimitra:Anne?
Çanların sesi gittikçe yükseliyordu. Ayağa kalkıp teredüt içinde durdum ve yaklaşıyormuş gibi yükselen çan sesini dinledim.Kararımı verdim şimdi yapacağım seçimin hayatımı değiştireceğini bilsem de arada kalmıştım.Ne yapmalıyım sence? Kapıyı aralamak mı? Yoksa pencereyi açmak mı? Uzun bir düşünmeden sonra kapıyı aralamayı seçtim ve araladım... Bir anda ürktüm çünkü kapının gıcırtısı tüm klisede yankılandı.Dışarıda kimse yoktu.
Dimitra:Dışarısı ne kadar sıcak,içerisi ise mahsen kadar soğuk.Çanların sesi bir anda kesildi.Cesaretimi toplayıp klisenin kapısını açtım . Bir ormanda gibiydim.
Dimitra: Neredeyim ben?Şehri bulma ümidiyle ileri bilinmeze doğru yürümek zorunda kaldım.Ağaçlar arasında kaybolan klise çoktan geride kaldı.
Dimitra:Anne! Anne! Beni duyuyor musun? Herkes nereye kaybo...
Birşeye takılıp yere düştüm.Ağızımda kan tadı vardı.
Dimitra:Ayy!
Kalkıp silkindim fakat o an neye takıldığımı gördüm.
Dimitra:Aaaa!Bu ne... CESET mi?!
Polis:Başka neye benziyor sence?
Beklenmedik bir şekilde yabancı gördüğüm için korktum.
Dimitra : Şükürler olsun! Burada tuhaf bir şeyler oluyor. Herkes nereye kayboldu? Bu...bu kim?
Polis: Kim? O mu?
Polis güldü.
Polis:Senin ilk kurbanın.
Dimitra: Ne diyorsunuz?
O an kanlı ellerimle bir bıçağı tuttuğumu gördüm.(inanın dikkatinizi çekti..kanlı bıçak)
Şoktan parmaklarım gevşedi ve bıçak kan çekmiş toprağa düştü.
Polis: Ya sen ne düşündün?Kimsenin bunu öğrene miyeceğini mi? Onu öldüren sen değilsen artık katil olamayacağını mı?Her şey doğru sen bir katilsin ha ha ha !
Dimitra: Kesin şunu!
Polis: Soğukkanlı bir katilsin ha ha ha ha!
Bu hikayenin olayları geçmişin ve geleceğin farklı zaman dilimlerinde gerçekleşir. Ter içinde uyandım.Buruşmuş battaniye ayaklarımın dibinde bir yerdeydi , koltukta uyuduğum için boynum tutulmuş.Göğsüme dokunup deli gibi atan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım.Kulaklarımda hala polisin kin dolu kahkahası yankılıyordu.O sırada kapı çaldı.Saat 18:06'yı gösteriyordu.
Dimitra:Kim bu acaba?Akşama kimseyi beklemiyordum.
Kapı arkasında kimse yoktu.Yerde bir zarf vardı.
Not:Bayan Hill'den cenazeme davetiye.
Dimitra:Ne tuhaf...
Koltuğa oturup zarfı inceledim. İçimde bir yerde tekrar gölge dolu rüya dünyasına düşmüşüm gibi his vardı. Zarfı ışığa tuttum.Ve açtım.
Dimitra: Hmmmm el yazısı ile yazılmış.
Zarfı açtım. Sevgili Dimitra, mektup geniş bir el yazısıyla yazılmıştı."Şaşkınlığını anlıyorum.Belki de tuhaf hikayeler anlatan antika dükkanın sahibini belki çoktan unutmuşsundur" yazıyordu."o yüzden sana kendimi bu şekilde hatırlatmak istedim.Artık çocuk değilsiniz.İyi bir hayat peşindesiniz."diyor ve mektubun altında saati ve cenaze yeri yazıyordu.Ne kadar garip bir mektuptu bu tıpkı bayan Hill gibi.Kırışmış ama sevgi dolu yüzünü hatırladım.Başkalarının bilmek istediği şeyi sadece o biliyormuş gibi bakardı.Kalbim nedense daha hızlı atmaya başladı ve sırtımdan soğuk terler akmaya başladı.
Dimitra:İnanamıyorum...
Bi kez daha mektuba baktım.Uzun zamandır SaintFour'gitmemiştim.Birdaha dönmemek üzere terk etmiştim.Şimdi ise bu mektup...Belki gitsem iyi olur...
Zorunlu olarak gitmeliydim.Cenaze yarın gitmem gerek.Kıyafet olarak siyah bir tulum giydim.Uyumaya gidiyor ve kötü bir rüya görmeye başladım.Uçuş nasıl geçti anlamadım bir anda kendimi SaintFour'da buldum.
Dimitra:Hiçbir şey değişmemiş.Sanki hiç gitmemişim gibi.
Orada okulum vardı hep nefret ettiğim. İşte evim taksi durdu.Ama evde kimse yoktu taksiye geri bindim.
Dimitra:Annemler cenazeye gitmişler bile.
Kısa süre içinde klise atısı göründü. İşte Bayan Hill'in cenazesi.Aklına dünkü rüya geldi.Papaz bile buradaydı.Kaçmak istedim.Çok az tanıdığım kadın ile her şeyi bırakıp geldiğime şaşırdım.Ama kaldım.Annemler de burada olmalı.Anne:Selam tatlım
Dimitra:Anne! Bende seni arıyordum.
Anne:Keşke buluşabilmemiz için Bayan Hill'in ölmesi gerekmeseydi.
Papaz:Dimitra?Senin gelmeni beklemiyordum.
Annemle banka oturdum.Klisede kendimi her zaman huzursuz hissederdim.Papaz'ın sözlerini dinlemeye çalışsamda işe yaramıyordu.Misafirler arasında en iyi çocukluk arkadaşım Candy'yi gördüm.Onunla göz göze geldim.
Dimitra:Demek ki geçmişi düşünmek başkaları içinde zormuş.
Sonunda tören bitti.Herkes dağılmaya başladı.
Anne:Eve mi gidiyoruz?
Dimitra:Yola giderken sohbet edebilmek için panik içinde konu arayıp durmak? Yok sağ ol.Ben en iyisi yürüyerek gideyim.
Anne:Yürüyüş mü yapacaksın? Yoksa benimle gelmek mi istemiyorsun sadece!?
Dimitra: Yok... Ne diyorsun?
Anne:Tabi....Nasıl istersen...Evde görüşürüz o halde.
Klisede artık neredeyse kimse kalmamıştı.Orada yapacak başka bir şey yoktu.
Dimitra:Hoşçakalın Bayan Hill.
Dışarı çıktım.Gökyüzünü bulutlar kapladı.Taksi çağırdım. Ama taksi çağıracağım sırada bağlantı koptu.
Dimitra: Ne oluyor?
Neyse bir yürüyüş iyi olur.Yanlışlıkla ormana kadar gitmişimve eve döneceğimde bir çatırdama sesi duyuldu.Ağaçların arasından biri çıkıp bana doğru ilerledi.Hemen eve doğru kaçtım.
Bobby: Bekleseneeee!
Sesin tanıdık olması beni durdurdu.
Dimitra : B.. Bobby?
Bobby:Benim ya?Başka kim olacak?
Dimitra:Bilmem beni korkuttun.
Bobby:Demek sende buraya geldin?
Dimitra:Neyse gitmem lazım.Zaten tesadüfen geldim buraya.
Bobby bana ormanın içindeki ağaç eve yani çocukluğumuzun ağaç evine bakmayı teklif etti. Ben hayır dedim.Ama bu girmemizi engellemedi ve girdim.Herşey eskisi gibiydi.Fakat mumlar... Onlar neden yanıyordu?
Dimitra:Kim var bu evde?
Candy:Ne tesadüf!
Candy de ağaç evdeydi.Oturup uzun uzun sohbet ettik. Sonra ormana geri döndüm...
Ormanda biri vardı.
Genç:Ne hava ama!?İsmim Luke.
Dimitra:Dimitra
Candy:Lanet olsun! Luke!
Dimitra:Evet !
Böyle böyle eskileri anlattılar.Eve doğru giderkensokak lambaları kapandı.Ve tekrar geri yandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SaintFour Gölgeleri
Mystery / ThrillerGarip rüyalar,bir cenaze için terk ettiği şehre tekrar gelmekve oradan gitmeye çalışmak.... Her ormana gidince birini... Burada çok tuhaf şeyler oluyor!