Affetmek bir erdemdir çünkü. Ben hayatım boyunca hep affettim, bazıları bana aptal diyor, bazıları saf, salak...
Bazen kendi kendime bende diyorum bunu, merak etme.
Çünkü aldatıldım, affettim, dayak yedim, affettim, dost kazığı yedim, affettim, bırakıp gittiler, terk ettiler, yine affettim...
Ama neyi affettiğimi unutmadım. Yeri gelince de hep suratlarına vurdum, ne de olsa affetmenin de bir şekli var değil mi?
Kimileri affedince her şeyi unutur, biliyor musun ben o insanlara çok özeniyorum. Onlar unutuyorlar ama ben unutamıyorum. Affediyorum evet, ama bana yaşatılanlar bir hastalık gibi beynimi kemirmeye devam ediyor.
Önce terk ediyor ve gidiyor diyelim, sonra geri dönüyor. Kıyamıyorum, "tamam, tekrar barışalım" diyorum.
Ama beynimde, beynimin içinde her gün suratına karşı her gün bağırıyorum içten içe avazım çıktığı kadar."Yine gideceksin değil mi, yine bırakacaksın, yine terk edeceksin beni!" diye kendimi yiyorum. Bir süre sonra da kendimi bir güvenlik duvarının içine kilitliyorum. Herkes, her an gidebilirmiş gibi yaşamaya başlıyorum.
Gidiyor yine. Giderler çünkü.Yaşadıklarım geçiyor gözümün önünden bir bir.
"Ne hale geldin be oğlum?" diyorum kendi kendime.
"Ağladın, eve geldin ev bomboş, cama çıktın ama yine de nefes alamadın, başka odaya gittin duramadın, kokusu hapsolmuş orada. Koca evde, koca hayatta kendini koyacak bir yer bulamadın..."Kısacası,
"Mahvoldu be oğlum, yazık ettin kendine" diyorum.
Öyle boş boş bakma kendine aynalarda, toparla kendini. Bunu söylemek zor olsa da, bir gün elbet söylersin. Bir gün elbet silmelenir, kendine gelirsin. Yeni başlangıçlara doğru zor da olsa bir adım atar ilerlersin.
Aradan günler geçer, tam yaralarım iyileşiyor dersin,
Bir gece çıkıp gelir, yürüdüğün yoldan geri çevirir yine.
"Sensiz yapamam" der, gözlerine dalar gidersin, gülümser. Her şeyi unutursun yine.
Sil baştan, başa dönersin.
Yine de her şeyi olduğu gibi koyamazsın eski yerine, bir kere gideni olduğu gibi geri getiremezsin.
Bakıyorum da şimdi, sanki o eskisi gibi kokmuyor artık. Gülüyor, ama biliyorum, eskisi gibi gülmüyor ya da gülüşü aynı ama içimde o güzel duyguları uyandırmıyor. Dışarı çıkıyoruz, sanki elimi tutan başkası. Daha sıkı tutuyor belki de elimi, ama "ne olurdu terk etmeden önce de böyle tutsaydın elimi?" demekten kendimi alamıyorum. Çünkü kendimi biliyorum, elimi her zaman böyle sımsıkı tutsaydı, her şey çok başka olabilirdi.
Kendimi kilitlediğim o güvenlik duvarından çıkaramıyorum artık kendimi, ne yaparsa yapsın çıkaramıyorum, kendimi eskisi gibi adayamıyorum ona. Çünkü her şey ne kadar güzel görünürse görünsün, derinlerde bir yerde, biliyorum. Biliyorum sevdiğim, biliyorum kadınım...
Yine gideceksin.
Kalsan bile, affetsem, unutsam, her şeye yeniden başlasak bile, dışına bir adım atmaktan bile korktuğum kendi güvenli duvarımın içinde, eskisi kadar sevebilir miyim seni?
Biz, eski biz olabilir miyiz artık sence?Bir kere giden, gidebilen, sonsuza dek gitmemiş midir zaten?
Bir günah siliniyor her acıma.
Başka birine anlatmak gibi kendini,
Yıllarca büyüttüğün bedenini
Aşk denilene satmak gibi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ NEDEN SEVMEDİN? (ALINTI) Zeus KABADAYI
PoetryVasiyetim şu... Varsa param, hepsini bağışlayın. Vücudumda kullanılabilir ne kadar organ varsa ve kime ne yarıyorsa, dağıtın. Ama kalbimi vermeyin. Kalbim sadece ona ait ve hep öyle kalacak. Ben ondan başka kimseyi sevmeyeceğim, sevemem. Çünkü onun...