"Ash...gelmedi."
"Hı? Bir şey mi dedin Eiji?"
"Ha? Y-yok birşey! Ben iyiyim." dedim sahte gülümsememi sergileyerek.
Ash gelmemişti.
Acaba mektubu mu almamış mıydı?
Diğerleri konuşurken bende tekerlekli sandalye de dışarıya bakıyordum.
Gökyüzü bugünde çok güzeldi, ışıl ışıl ve her taraf parlıyordu.
Kuşlar özgürce uçuyor fakat ben içerinin gürültüsünden seslerini bile duyamıyorum.
Bu güzel günü vedalaşmaların mahvetmesi çok kötü.
İnsanlar birbirlerinden ayrılıyor. Aynı zamanda arkadaşı olmayan insanlar başka arkadaşlıklar ediniyorlar.
Japonya, Tokyo uçağı yakın zamanda kalkacaktır. İyi uçuşlar dileriz.
Ah, ne çok anılar biriktirdim.
Yeni arkadaşlıklar, yeni maceralar -hemde nasıl maceralar...- ve yeni yerler keşfettim.
Onun haricinde çok fazla üzüldüm, bazı şeyler gözümün önünde kayboldu.
Yeni aksiyonlarla baş başa kaldım.
İlk deneyimlerimi yaşadım; ilk defa silah tuttum ve ilk defa birini silahla vurdum ama ne yazık ki hala kullanmakta hala berbatım, hahaha!
Kim bilebilir di ki tatil diye gittiğin bir yerin ölümüne sebep olacağını?
O kadar hızlı geçti ki zaman. Bazen geri dönecek gibi olup tekrar yanlarına döndüm.
Kendim kaşındım. Ölümü riske aldım ve onun yanında kaldım.
Neden bilmiyorum... Bir şey beni ona çekiyordu.
Ama bir şeyden emindim. O bedeni küçük kalbi büyük bir insandı.
Ağladığında tek yanında olabileceği insan bendim sonuçta çünkü ikimizde biliyorduk ki ben çok saf biriyim.
Bana birşeyler öğretirken ya da yemek yerken çok eğlenceliydi hele o tayfası yok mu? Nasıl da korkuyorlardı!
Ölmekten korkmayan birinin balkabağından korkması baya komik, değil mi?
Eh, sonuçta iyi ve kötü günlerin ardından sonunda herşey sona erdi.
Banana fish özel devletler tarafından gözaltına alındı.
Çocuk tecavüzleri artık son buldu ve tacizciler hapise atıldı.
Son olarak Dino artık öldü.
Artık onun için huzurlu bir bir dünya kaldı. Tayfası içinde tabii ki.
Ve şimdi, konuşmalar sona ermişti. Bütün tayfa bir yerde toplanmış bana saklarken gördüm.
O kadar mutlu olmuştum ki onları gördüğüme!
Sadece Ash burada değildi.
Keşke son bir kez görebilseydim onu.
En iyisi bu muydu bizim için?
"EİİJİİ!" diye seslendi bana Sing.
"ARKANA BAK!" dedi büyük bir gülümseyerek.
Hızlıca arkamı döndüm.
Orta boylu siyah bir bavulla, ten rengi uzun ceketiyle karşımdaydı.
Gözlüklü Ash.
Bana doğru gülümsüyordu.
"Ash(u)" diyebildim sadece büyük bir heyecanla.
Ask koşarak bana doğruyu geldi ve bana sarıldı.
Gözyaşlarımı tutamadım. İyi olmasına o kadar sevindim ki! Üstelik mektubumu da almıştı!
"Eiji." dedi bana. Elini yanaklarıma getirdive baş parmaklarıyla gözyaşlarımı silmeye başladı.
"Sonunda bende senin gibi uçacağım." Kıkırdadım.
Gülümseyerek başımla onayladım.
"Ee o zaman, niye ağlıyorsun? Gitmiyor muyuz?"
Ayağa kalktı ve beni sürükleme görevini Ash üstlendi.
"O zaman, Konichiwa Japonya! Biz geliyoruz!"
Son gaz basarak koşarak uçuş kapısına yöneldik.
"Hadi yaşlı dede uçağı kaçırcaz!"
İnanmıyorum, kendimi gülmekten alıkoyamıyorum!
O kadar mutluyum ki şuan!
Diğerlerin tepkileri ise bize acı dolu bir gülüşle ağlayarak el sallamaktı.
Kolay değil sonuçta bir patronun istifa etmesi.
Belki bizim tayfada arkamızdan gelir?
Bakalım bu sefer nasıl maceralar yaşıyacağız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banana Fish One Shot
FanfictionAlın size iyi son sjsjsj ⁝⁞⁝⁞ʕु•̫͡•ʔु☂⁝⁞⁝⁝ İyi okumalar~