0,1

26 9 1
                                    

~12 Aralık 1987~

Zihnimiz bize oyun oynuyor olabilir mi?
Gördüklerimiz ne kadar gerçek?
İnsanlar ne kadar güvenilir?
Ya deliler gerçekleri gördükleri için deli deniyorsa?

  Önündeki bilgisayarı sertçe kapatıp arkasına yaslandı. Dışarıdaki soğuk masasındaki gaz lambasını titretirken sandalyesini arkaya itekleyerek yatağına ilerledi.

    Yatağın üzerindeki fotoğrafı eline alarak saate baktı.
   04.08
Tekrar elindeki fotoğrafa yöneltti bakışlarını ama bu defa daha uzun baktı, içindeki yaşam sevincini biraz olsun yeşerten o fotoğrafa.

Kendini kaybolmuş ve kimsesiz hissetmek.
5 yıl önce tattığı bu acımasız duygu onu daha da hissizleştirmişti.

O bu lanet şehre hapsolmuş binlerce hayattan sadece biriydi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

16,19

Paltosunu askılıktan hızla çekip anahtarları cebine tıkıştırdıktan sonra kapıyı yavaşça araladı.

2 yılın ardından sokağa çıkma yasağı artık tüm gün değil akşam 16.00'dan sonraya alınmıştı.

Kafasını dışarı uzatıp uçuşan kar tanelerini izledi. Daha sonra soğuktan buz tutmuş sokak lambaları ve terkedilmiş evlere dikti gözünü. Doğduğundan beri bu kasabadaydı ama artık eskisi gibi değildi. Hapishaneye dönmüş olan bu kasabaya dışarıda kimseyi almıyorlardı içeriden de kimse dışarı çıkamıyordu.

Tereddüt ederek ayağını eşiğe uzattı. Etrafta dolaşan askeri arabalar göz atıp kapıyı sıkıca kapattı.

Soğuk rüzgar eşliğinde yürümeye başladı. Market yaklaşık 10m uzaktaydı, arabalar artık çalışmadığı için yürümek zorundaydı.

Elleriyle paltosunu iyice kapatıp kollarını bağladı, şapkasıyla da yüzünü kapatmıştı.

Karşıda hissettiği gölgeyle duraksadı. Kafasını kaldırdığında karısının verdiği özlemle gözlerinden yaşlar damlamaya başladı.
'Ah Maried.' Belli belirsiz gülümsedi 'Nerelerdeydin?'

'Seni bekledim canım. Buradan kurtulup bizi bulacağına eminim.'

'Ama nasıl? Bana yardım et.'
Kadın endişeyle arkasını döndü.

'Geliyorlar gitmeliyim.'

'HAYIR MARİED BEKLE!'
Karısına doğru koşup kollarını doladı ama bir boşluğa sarılmaktan başka bir şey yapamamıştı.

'Yine mi konuşuyor?' Dedi askerlerden biri.

'Evet.' Diye yanıtladı bir diğeri.
O sırada komutanlarından biri yerde duran adama yaklaştı.

'Ne yapıyorsun aptal?'

'Siz izin verseniz de vermeseniz de ben bu kasabadan çıkıp karımı ve kızımı bulacağım.'

'Sen bir delisin.' Kulağına eğilerek
'Karın ve kızın öldü lanet herif.' Dedi aynı zamanda sırıtıyordu.

'Şimdi evine defol git. Yoksa seni de onların yanına yollarım.' Dedi eliyle az ilerideki binayı işaret ederek.

Sinirle ayağa kalktı ve adamın yüzüne baktı.
'Cehenneme git orospu çocuğu.'

Komutanın yüzüne sertçe tükürdü. Başına gelecekleri biliyordu ama bu heriflerin ne sakladığını bulması gerekiyordu.

Adam eliyle yüzünü sildikten sonra konuşmaya başladı.

'Bunu ödeyeceksin.' Arkasını dönüp askerlere doğru konuştu.

'Götürün şu deliyi.'

Askerler hızla gelip onu yerden kaldırdılar. Zorla arabaya bindirildikten sonra araba hızla yol aldı.

Binanın kapısında durdu ve askerler yaka paça onu arabadan indirdiler. Binaya soktuklarında kaçmaya çalıştı.

                   BEN DELİ DEĞİLİM!

ÇIKARIN BENİ BURDAN!

    Kulaklarında çınlama ve ensesinde
   hissettiği ağrıyla yere yığıldı.

     Ucunu göremediği karanlık koridora
        son kez bakmaya çalıştı.

Eliyle karanlığa uzanıp kalan son gücüyle
                           bağırmaya çalıştı.

İNAN BANA!

        Gözleri karanlığa hapsolurken bedeni
                                     ve
     zihni çoktan gömülmüştü.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TrutshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin