Elimi kalbimin üstüne koyarken titrek bir nefes bıraktım dışarı. Duvardaki saate bakarak son kez teyit ettim gelişini. Saat tam yedi buçuk olduğu vakit pencerenin tülünü ufaktan araladım. Hiç şaşmaz ya yine oradaydın. Vazgeçemediğin alışkanlıklarının içinde daha da büyüdün o an gözümde. Üstelik ben ölçüp biçmeyi de sevmezdim.
Yine siyah botlarını takınmışsın ayağına, zeminde ses çıkarmamasına dikkat ettiğini biliyorum. Bir bebeği uyandırmak istemiyormuşsun da parmak uçlarında yürüyormuşsun gibi görünüyor camın ardından, halbuki ben biliyorum; sen yalnızca bebekleri değil kimseyi incitmezsin, ağlatmazsın. Bugün bütün hevesimi toparladım ve yıllar önce yapmam gereken şeyi yaptım. Seni önce bir fanusa hapsettim sonra ciğerimi infilakın eşiğine sürükleyen tütün illeti gibi sardım narince, en pahalı ama en işe yaramaz çakmağımla ucunu ateşe verdim. Seni içtim Yasemin, artık beni öldüren bir zehir değil senin güzelliğindir.