1. Bölüm

30 3 0
                                    

Her yeni bir sayfa açtığınızda umutlarınızla başlarsınız. Mutlu, neşeli, hüzün olmadan, öfke olmadan yaşamaya çalışırsınız. Ama bir anda her şey yerle bir olabilir. Şunu düşünün bir bardak zehrin içine temiz bir su damlası atın. O su damlası zehri temizlemez. Ama bir bardak tertemiz suyun içine bir damla zehir atın. İşte o zaman o su zehirlenir. Hayatımızda böyledir. Tertemiz hayatlarımızın içine bir damla zehir düştüğünde hayatımız zehirlenir. Yaşama tutunacak bir dal ararsınız ama zehir her yanınızı kapladığı için temiz bir dal bulamazsınız. İşte hikayemiz başlıyor.

1. Bölüm İlk Tokat

Yeni bir sayfaya her şeyi geride bırakarak başlıyorum. Ben Damla. Damla Başkurt.12. sınıfa geçtim. Önceki senelerimde pek iyi bir yaşantım olduğu söylenemez. Ne zaman bir sorun olsa cezasını ben çekiyorum. Sırf annemin gözyaşlarını görmemek için acılara dişimi sıkıp ağlamamaya çalışıyorum. Ama olmadı annemin göz yaşları dinmedi. Aksine kendi canına kıydı. Ve bunun sorumlusu Babam.
Onu eskisi gibi sevmiyorum. Yüzünü dahi görmek istemiyorum. Yurtta kalmak istediğimi söyledim. Ama annemin ölümünden sorumlu olduğunu bildiğim için göndermedi. Sanırım ele vereceğimden korktu. Ama cezalarından da eksilmedi. Evet dayak yiyen bi kızım. Hiçbir suçum olmadığı halde dayak yiyen bir kızım. Keşke bende canıma kıyabilsem en azından kurtulurdum. Ama yapamadım. O cesaret bende yok. Hiçbir zamanda olmadı. Keşke bir anda biri tarafından öldürülsem. Haberim olmadan. Ne güzel olurdu değil mi?
💠
Yeni okuluma giriş yaptığımda ne yapacağım az çok belli. Müdürün odasına gideceğim, sınıfı mı öğreneceğim ve sınıfa geçeceğim. Basit işler değil mi? Umarım bu senemi sorunsuz atlatırım. Sessiz sakin bir sene istiyorum çok mu? Kendi halimde takılıcam arkadaşta istemiyorum. Sadece sessizlik. Dikkatimi çeken okulun tabelası oldu. "Baykar Koleji"   okulun merdivenlerini çıkmaya başladım. Merdivenlerde okulun kendisi gibi kocaman. Merdivenleri çıktıktan sonra okula girdim.

Ama şimdi müdürün odasının nasıl bulacağım? Birine sorsam? Ben düşünmeye devam ederken ileri de hocaya benzeyen birini gördüm. Belki o bana yardımcı olabilir? Ürkek adımlarla hocaya yürümeye başladım. Sonra durdum. Nedenini bilmiyorum ama nedense içimden bir ses onunla konuşmamam gerektiğini söylüyor. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyorum. Ama arkadan tam bir hocaya benziyor. Belki de öğrencidir. Bilemiyorum.

Birinin bana seslenmesiyle bir anda irkildim. "Hey! Çömez ne dikiliyorsun orada yolunu mu kaybettin?" bu ses az önceki hoca sandığım kişiye aitti. Demek gerçekten öğrenciymiş. "Ne o dilini mi yuttun? Konuşsana!" o üstüme geldikçe ben geri gidiyorum. Sırıtan ifadesi beni iyice sinir etmeye başladı. Olduğum yerde durdum. İyice yaklaştı. O an içimden bir deli cesaret ortaya çıktı. Ne olduysa o an oldu. Elimi kaldırıp yüzüne tokat attım. Sonra kendi yaptığım şeye baktım şok olmuş bir şekilde.

Ben birine tokat atmıştım. Hemde hayatımda İlk kez. Yüzü yan düşmüş bir şekilde duruyor. Ama bir dakika?! Neden hala sırıtıyor? Sırıtarak bana bakmaya başladı. Tek elini kaldırıp saçımın bir tutamının uçlarını eliyle tuttu. "Hmm. Bu çömez dilsiz ama cesareti çıktı. Diğil mi gençler?" arkadan "evet abi." gibi destek veren sesler çıkardılar. Onu itip merdivenlere yöneldim. Arkamdan o iğrenç gülüşünün ardından konuşmasını duydum. "Attığın tokadın hesabını vericeksin çömez!"

Onu takmamaya çalışarak müdürün odasını aramaya koyuldum. Uzun uğraşlar sonucu odayı buldum. Kapıyı tıklayıp bekledim. İçeriden "gel" sesini duyunca içeri girdim. "Sen Damla olmalısın. Değil mi?" başımı salladım. "Senin bulunduğun sınıf 12/E kızım. Babanla az önce konuştuk. Senin başarından bahsetti. Umarım burda da yeteneklerini sergilersin. Oğlum sana yardımcı olur. İyi anlaşacağınızı umuyorum. İyi dersler kızım. " vay be? Babam benden bahsetmiş. Başımı sallayarak odadan çıktım.

Sınıfı bulduğumda önünde durdum. Derin bir nefes alıp kapıyı tıkladım." Gel "sesini duyunca kapıyı açıp içeri girdim." Merhaba. Ben yeni öğrenciyim. Geçebilir miyim? "sesim hocanın duyabileceği şekilde çıkmıştı. Hoca eliyle geçebilirsin işareti yaptı. Başımı sallayıp arka boş sıralara baktım. Bi yer bulunca oraya yöneldim. Ama yanında oturan kişiye bakınca şaşkına uğradım. Sıraya gelince kısık olan sesimle konuşmaya başladım. "Oturabilir miyim?" tokat attığım çocuk (adını daha öğrenemedim.) bana bakıp pic smile yaptı. "Bilmem oturabilir misin?" halime bakıp sırıttı. "tamam otur." aramızda biraz mesafe bırakıp oturdum. "Teşekkür ederim." dedim. Başını sallayıp başını sıraya koydu.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Derse öyle odaklanmışım ki zilin çaldığından haberim yoktu. Yanımdaki çocuk beni dürtükleyince ona baktım. "Kalk." başımı sallayıp kalktım. Ben buyum işte. Kimseye kafa tutamaz, karşı gelmez biriyim. Dediklerini istemediğim halde yapar çekilirim. Sıradan kalktıktan sonra yerime geçtim. Bana baktığını hissediyorum. "Kantine gitmiycek misin?"  neden beni düşünüyor ki? Ah! Yoksa boynumdaki morarığı mı gördü?

"Sana diyorum." eliyle çenemi tutarken bi anda gözlerim doldu. Ağrıyan yeri tutunca canım yandı. "Hey. Neden ağlıyorsun?" çenemi bırakınca alel acele gözlerimi sildim. "yok bir şey. Boşver. Hem kantine gitmek istemiyorum." Başını salladı. "iyi sen bilirsin." dedi ve gitti.

Öğle molası bittikten sonra sınıfa toplanmaya başladılar. Ben kahvaltı yapmadığım ve öğle yemeğimi yemediğim için biraz halsizleştim. Paramı harcamak istemiyorum. Çünkü o evden defolup gitmek istiyorum. Başımı sıraya yasladım. Sanki başımı kaldıramayacak gibiyim. Uykum ağır basıyordu.

Birinin dürtüklemesiyle gözümü araladım. Hangi ara uyumuş olabilirim ki? "Hey çömez kalkda yerime geçiyim." başımı sallayarak kalkmaya çalıştım. Kalkamayınca gözümden yaş geldi. Çocuk elini alnıma koydu. "Ateşinde yok. İyi misin?" gözümden sadece yaş geliyordu. Konuşamıyordum bile.

Çocuk bana yardım edip kaldırmaya çalıştı. Başım o kadar dönüyor ki çocuğun üstüne düştüm. Kendime lanetler ettim. Bir daha asla yemek yememezlik yapmıycam kesinlikle. Çocuk koluma girip ayağa kaldırdı. Başım otomatikman omzuna düştü. Çocuk bir anda beni kucağına aldı. "Yürüyemeceğini biliyorum çömez. Yanlış anlama." başımı salladım. Başımı boyun girintisine koyup yüzümü saklamaya çalıştım. Kimsenin beni görmesin istemiyorum. Ama ne fark eder ki gören gördü. Tek sorun babamın duymaması. Zaten ondan nefret ediyorum. Bir de bunu duyarsa kesinlikle yaşatmaz beni. Ama yanımda o çocuk var. Beni ondan korur mu? Kendimi kandırmaya gerek yok. Bu dünyada bana da yer yok. Fazlalıkmışım gibi hissediyorum. Var olmaması gereken bir fazlalık. Annem. Beni de şefkatli kollarına alır mısın? Seni çok özlüyorum annem. Keşke yanında olsam. Beni al anne. Sensizliğe boynumu bükmekten yoruldum. Beni de çek al yanına lütfen annem lütfen...

İlk bölüm nasıldı?
Bu kitabımı yeni baştan yazıyorum. Öncekinde bocaladığımın farkındayım. Yorumlarınızla bana fikir sunabilirsiniz.
Siz okuyucular olmasa inanın tiyatro yazardım. Gerçi onu da yazıyorum.
Eveettt.... Pamuk eller votelere...
Sizi çooookkk seviyorum 💖 💖 💖 💖

BİR UMUT(Düzenleniyor.) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin